Trump Yahudilerden daha ne bekliyor?
R. T. Erdoğan dün "Güçlü olmak haklı olmak değildir." diyor.
Ne yazık ki "güçlü" olan kazanmıştır. Dünya kurulduğundan beri böyle... İslâm tarihini incelerseniz -burada sık hatırlattım- Hz. Peygamber'in, güçlü bir kabileden gelme sebeplerini öğreneceksiniz. İbn Haldun'un, Mukaddime'sinde bu konu işlenmiştir. Yazmıştım.
Bir "Müslüman" olarak, Kudüs'e gittiğinizde, Kubbetü's-Sahra'nın, Mescid-i Aksa'nın avlusuna girerken, kapıda, İsrail askerlerinin barikatıyla karşılaştınız mı? Ben karşılaştım ve içim sızladı. Zorluk çıkardılar anlamında söylemiyorum. Müslümanların kutsal mekânına, Müslüman olmayan askerlerden izin alarak girmenin ezikliğinden bahsediyorum.
Bugün Kudüs başşehir, yarın Mescid-i Aksa yerine Süleyman Mabedi... Yahudiler, "Arz-ı Mev'ûd" (vaat edilmiş yer) dedikleri Filistin'de devlet kurmanın erişilmez hazzını duyuyorlar.
"Güçlü olan haklı çıkıyor" ama... Gücün gücü çağırdığı da bir hakikat. El-Feth ve irili ufaklı bir sürü "örgüt" güce direnmek için ortaya çıktı. Filistin'de, yine güçle bir mesafe alındı.
İsrailli gazeteci Ari Şavit'in "Vaat Edilmiş Topraklarım" kitabından dün bahsetmiştim. Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, Ari Şavit de bana "Yapma meslektaşım! Söylemek istediğim bu değil!" desin, kitabı, bir çıkmaza sürüklenmenin hikâyesi... Ari Şavit, "Arkadaşım ve aynı zamanda da düşmanım" dediği Muhammed Dahla ile konuşmasını naklediyor:
" 'Benle konuşun,' diyor Filistin kökenli İsrailli avukat olan Muhammed Dahla. 'Benle konuşun, bana elinizi verin, beni muhatap olarak alın. Çünkü beğenin ya da beğenmeyin, sizler Orta Doğu'da azınlıksınız. Ve sizin milletiniz Eurovision şarkı yarışmasında yarışsa da ve Avrupa liginde basketbol oynasa da, atlası açıp bakarsanız göreceksiniz ki, etrafınız üç yüz elli milyon Arap ve bir buçuk milyarlık bir Müslüman nüfusla çevrili. Öyleyse, gerçekten de bu yapay olarak inşa edilmiş Yahudi devletinde gizlenmeyi sürdürebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Kendinizi bu Yahudi demokrasisinin çelişkisinden koruyabileceğinize gerçekten de inanıyor musunuz? İsrail devletinin Yahudi karakteri üzerinde ısrarcı olmak, kılıçla yaşamak demek. Ve zaman ilerledikçe bu durumu devam ettiremeyeceksiniz. Dünya değişecek, güçler dengesi değişecek, demografı değişecek. Aslında demografi halihazırda zaten değişiyor. Arap-Müslüman dünyada hayatta kalmanın tek yolu benimle kuracağın müttefiklik. Ben senin tek umudunum. Eğer bunu bugün yapacak olmazsan yarın çok geç olabilir. Bir azınlığa dönüştüğünüzde beni arayacaksınız, ancak o zaman ben burada olmayacağım. O zaman gelip çattığında, bana ne teklif edersen et ilgilenmeyeceğim. Dostum, o gün geldiğinde artık çok geç olacak ." (s. 341-342)
Bu satırları yazan İsrail'de ünlü bir gazeteci ve televizyon yorumcusu. Keşke o 13. Bölüm'ü tümüyle verebilseydim. Bu kadarcık kısım bile İsrail'in var olup olmayacağını bir "Yahudi"nin kaleminden tartışmaya açıyor.
Ari Şavit son satırlarında: "Bir zamanlar barışa dair umut vardı, ama artık buralarda barış olmayacak." diyor.
"Niçin"i, Muhammed Dahla'nın söylediği satırlarda gizli.
Trump, Kudüs'ü başşehir tanıma kararını verirken savaşmaya da kararlı olduğunu gösteriyor.