Trump sanki Neron!

Kim diyebilirdi veya düşünebilirdi ki, bir ABD Başkanı'nın dünyanın ve özellikle Orta Doğu'nun başına "bela" olacağını ve zaman geçtikçe "barış" için tehlikeli oyunlara girişeceğini.

Gerçekten de, Trump gün geçtikçe Neron'a benziyor.

İsrail'in olmadık istekleri yüzünden Filistin meselesini yeniden gündeme getirmekten kendini alamayan Trump'un Irak ve Suriye'de giriştiği eylemler insanı derin düşünceye düşürüyor.

Her şeyden önce, bir ABD'nin terör örgütleri kuracağını, besleyeceğini ve destekleyeceğini bilmek akıllara durgunluk veriyor.

Son günlerde, savaş gemilerini Akdeniz'e göndermesi ise "Kıbrıs işinde ben de varım" anlamına geldiği kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Oysa, ABD'nin yıllardan beri Afganistan'dan başlattığı "örtülü istila" harekatlarının Irak'ta felce uğradığı şimdi de, bölgemizde paniklediği açıkça görülüyor.

Her şeye maydanoz

Trump'un, Çin ve özellikle Kuzey Kore ile tutuştuğu anlaşmazlıklar, Meksikalılar'a karşı takındığı tavır daha doğrusu "her taşın altından çıkması", hem karizmasını hem de ABD'nin dış politikasını kısa sürede yıprattığı sanılıyor.

Nitekim, önümüzdeki aylarda, ABD Başkanı'nın "acayip kafa tuttuğu" Kuzey Kore lideri ile buluşacağı ve müzakerede bulunacağı haberleri gündemi şimdiden sarsıyor.

Trump'un Başkan olduğu tarihlerde "Şimdi de Trump sendromu mu" başlığı altında YENİÇAĞ'da yer alan yazımızda aynen şu satırlar yer alıyor:

"Kim ne derse desin; ünlü emlak kralı Donald Trump, ABD Başkanlığına aday olduğu günden beri, önce Amerikalıların sonra bütün Dünya'nın ilgisini çekmiş bulunuyor.

Trump, seçilmesinden üstelik Başkanlık koltuğuna "fiilen" oturduğu andan itibaren de, sanki bütün Dünya'ya sendrom yaşatıyor.

Çiçeği burnunda 70 yaşlarındaki Başkanın ülkesine nasıl bir yön vereceği veya dayatmada bulunacağı ve Dünya'nın bundan nasıl etkileneceği kuşku yaratıyor.

Öncelikle, Trump'un Rusya ile nasıl bir politika güdeceği, Çin ile ilişkilere ne gibi "ayarlar" getirebileceği, tabii ki Türkiye ile yeni bir baharı mı tercih edeceği merak ediliyor.

Başkan Trump'un NATO için, AB için daha önce açıkladığı ilgi çekici görüşlerini toparlayıp toparlayamayacağı sorgulanıyor.

Kuşku yumağının içine ABD'nin iç ve dış sorunları da katılırsa tam bir kargaşa beklentisi insanları adeta sarmalıyor.

Sanki, Dünya bir Trump sendromu yaşıyor.

Trump bir "kâbus" gibi dolanıyor.

NATO'da yeniden yapılanma mı?

ABD, Rusya ile yakınlaşacak mı?

Serbest ticaretin sonu mu geliyor?

'Tek Çin' politikasına ne olacak?

Asya'da nükleer silah sayısı artacak mı?

İklim değişikliği sil baştan mı?

... Ve Türkiye ile ilişkiler düzeltilecek mi?

Gibi, her biri dev sorun olan meselelere Başkanın kesin bakış açısı Dünya'nın zihninde "derin" çatlaklıklar oluşturuyor."

Yol gösterici Türkiye

Aslında, ABD'nin Orta Doğu'da en büyük işlevi İsrail ve Körfez ülkelerinin güvenliklerini korumak bir yana enerji yollarının denetimi ile özetleniyor.

Tabii ki, bu pozisyonda da Türkiye'nin konumu büyük önem arz ediyor.

Ayrıca, ABD'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları, "en azından bir süre daha" yürürlükte tutacağını da ifade ettiği hatırlanıyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, gezegenimizde özellikle bölgemizde hatta sınırlarımızda bir "fırtına" yaşanıyor.

Gerçi, Türk Silahlı Kuvvetleri "Zeytin Dalı Harekâtı"nda ne kadar başarılı bir güç olduğunu bir kez daha ispatlaması, başta ABD olmak üzere çoğu devletlerin aklını başına getirmeye ve davranışlarını frenlemeye yetiyor.

Ne var ki, "Yurtta Barış Dünyada Barış" ilkesinin de Türkiye'nin en büyük "yol göstericisi" olduğu da unutulmuyor.

Gezegenimizin, etrafını yakıp, yıkan yeni Neron'lara hiç ihtiyacı bulunmuyor.

Yazarın Diğer Yazıları