TRT'de yeni ekol; "Botokslular"
14. Altın Elma TSM Festivali'ni yazarken, bazı olumsuzlukları belirtmedim. Sebebi başarılı bir organizasyona gölge düşürmemekti. Olumsuzluk dedimse, Amasya'daki programla ilgisi yok. Tamamen kişisel. Örneğin TRT'nin başarılı sunucularından Yasemin Pamukçu'nun son hâli beni şaşırttı. "Ben botoks yaptırdım" diye bağırıyordu.
O güzelim yüzünü nasıl bu hâle getirir? Aynı hataya Umut Akyürek de düşmüştü. Keşke hiç el sürdürmeseydiler. Pamukçu ve Akyürek şu andaki hâlleriyle bir korku-komedi dizisi olan Münster Ailesi'nde -Münster Family- rahatlıkla rol alabilirler.
TRT, aslında bu alanda rekortmen. Yanaklarını doldurtup burunlarını düzelttirenlerin sayısı hayli fazlalaştı. Mesela Tuğçe Pala.
Erkeklerin rağbet ettiği ise "saç ektirme". Nusret Yılmaz'ın kaç kere bu işlemden geçtiğini düşününce şaşırıyorum. Sonunda "kökleri tutturdu" da rahatladı.
Bu arada, evlenip kısa süre sonra boşananların çetelesini tutmak da hayli zorlaştı.
***
TRT Müzik
Madem benim kanalla ilgili magazin yapmaya çalıştım, biraz daha devam edeyim. Bu defa daha ciddi olanlardan söz edeceğim.
Muazzez Ersoy'un haftalık konserleri kayboldu. Doğru-yanlış bilmiyorum ama gerekçe "tasarruf tedbirleri". Kendi adıma şikâyetçi değilim. Darısı diğer torpillilerin başına.
Eski yeni bilmiyorum ancak bir dış yapımı başarılı buluyorum "Ben Şarkı Söylersem." Sonuncusunda İrem Derici vardı. Genç yeteneklerle birlikte okudu. Bunların içinden Hüseyin adlı bir genci çok tuttum. Gitarını güzel kullandığı gibi "Tek Tabanca" adlı parçaya tek kelimeyle bayıldım. İrem de benim gibi çok beğendi. Destek sözü verdi.
...
Gökhan Tepe'nin bestesi Veda Makamı'nı bu kez Bloomberg TV'de dinledim. Sözlerini gazeteci kardeşim Hakkı Yalçın'ın yazdığı bu şarkı müthiş bir eser. Yalçın'ın güftelerini zaten seviyorum.
Tepe, Aslı Şafak'la söyleşisinde bir de müthiş laf etti; "Bazı besteciler ise karanlık taraftan besleniyorlar." Sizce bunlar kim? En ünlüleri hangisi? Onu hepiniz iyi tanıyorsunuz. Hayatı yürütme üzerine kurulu...
***
Rek-lam-lar
Çoktandır televizyonda yayımlanan reklamlarla ilgili bir şeyler yazmadım. Bu aralar, dikkatimi çeken bir kampanya var. "Sahibinden" adlı kuruluşun tanıtımları gerçekten başarılı. Mutlaka dikkatinizi çekiyor. Hani "satılık villa" yazıp büyük bir panonun gösterilmesi bunlardan. Yine aynı kuruluşun"sahibinden araba" denip bunun pastadan yapılması daha da ilginç. Otomobile benzetilen pastanın topluca yenişi daha da mükemmel.
Kötüler de var. İçlerinde bir market reklamı var ki evlere şenlik. Adam mutfağa girmiş, yumurtayı kıramıyor. O kadar acemice tavırlar sergiliyor ki, ben olsam o reklam şirketine para ödemem.
***
Bazı notlar
Yakın dönemde kanımın ısınmadığı iki program var. Biri Levent Erden'in "Başka Bi Kafa"sı. Diğeri Mehmet Turgut'un "Falan Filan"ı. Koca koca ama içi boş lafların yer aldığı hiçbir yapımdan hazzetmeyenlerdenim.
...
"25. Adana Film Festivali"nde ilginç bir çifte tanıklık ettik. Jüri başkanı Tomris Giritlioğlu ve jüri üyesi Tuba Büyüküstün yan yana oturuyordu. Bilmeyenler için yazayım: Giritlioğlu, Büyüküstün'ü keşfeden isimdir. Dikkatini çektiğinde Tuba, dekor bölümünde çalışıyordu. Orada bulup baş rol verdi...
***
Dersimiz Türkçe/Politikacıların Dili
Türkçe konusunda en çok gafı Tansu Çiller'den duyduk.
Gelelim yeni dönem politikacılarına. Başta eski Millî Eğitim Bakanlarından Hüseyin Çelik olmak üzere hemen hemen bütün bakanlar "ana dilde eğitim" dediler. Doğrusu tabii ki "ana dilinde eğitim"dir.
Ana dil: "Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil". Örnek olarak, Latince bir ana dildir. Ondan İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Fransızca vb. türetilmiştir.
Ana dili: "Çocuğun ailesinden -yani ana kucağından başlayarak- ve içinde yaşadığı topluluktan edindiği dil."
Dersimiz Türkçe/Medyanın Dili
İbrahim Karagül, Yeni Şafak: "... Meclisi hatırlayacak, her sözü ölüm getiren -ölü sevici- Selahattin Demirtaş yine imaj adamı."
"Ölü sevici -nekrofil-' cinsel bir sapkınlıktır. Kullanılması gereken ifade "ölü/ölümseverlik."
"Almanca: Totenkult, İngilizce: Dead cult" öldürmekten zevk alan kimse demektir. Cani Adolf Hitler, ölü sevici -nekrofil- değil "ölü/ölümsever"dir.
Ölü sevici olsaydı, elinde kazmayla mezarlıkta karikatürleri yayımlanırdı.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Lafla demokrasi gemisi yürümez. İbrahim Ormancı