TRT Müzik'i rahat bırakın
Başbakan Muş'ta konuşuyor. Aynı anda diğer yayınlar kesilip ona bağlanıyor. Eğer kazara Cumhurbaşkanı açılış yapıyorsa öncelik onun. Bu defa Başbakan gidiyor. a Haber, Ülke TV, TV NET, 24, NTV, CNNTURK, HaberTÜRK, TGRT, Başkent TV hemen bağlananlardan. Bunları normal karşılayabilirim. TRT Haber ve TRT Avaz'ı aynı gruba sokabiliriz. Ancak son dönemde ipin ucu kaçtı. Önceki gün referandum konuşmalarından kaçacak yer aradım. Her taraf işgal altında. Doğal olarak TRT Müzik'e geçtim. Ne göreyim, karşımda Ayhan Oğan. Ak Parti MKYK üyesi. Hani tartışma programında cam masayı kıran kişi. Bu defa önüne "Bilmem ne platformu başkanı" yazılmıştı. Evet propagandası yapıyordu. Peşinden Serdar Karagöz arzıendam etti. Havuz medyasından Daily Sabah'ın mensubu. O da aynı propagandayı sürdürdü. Ertesi gün anlı şanlı bir profesörü "Referandum rehberi" başlığıyla izledik. Milletvekili sayısının artırılmasını savundu. Anlayacağınız işin cılkı çıktı.
Dilmen de başladı
Bu arada İbrahim Sadri'nin hem atv Haber'de hem TRT Müzik'te görev yapıp duble para alması şeklinde örnekleri çoğaltmak mümkün. Tıpkı onlarca futbol yorumcusunun çifte bordroda yer alması gibi. Şimdi de bu takıma Rıdvan Dilmen eklendi. Özetlersek ortada tuhaf bir imece var. "Taraf olanlar" korunup kollanıyor. Karşı taraftakilere hayat hakkı yok. Onlara yapılan Hint paryalarından beter.
Açık yüreklilikle ifade edeyim; Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın'ın müzikle ilgili kitabının TRT Müzik'teki tanıtımına lafım yok. Fakat tek merkezden siyaset yaptırılanlara özel kuşak açılmasını kimse kabul ettiremez. Daha önce yazdım; "Yarı Resmi el Ahram" benzetmesi yaptım. Oysa Mısır'da bile kimi ekranları siyaset dışında tutma geleneği var. İsteğim benim kanalımın, yani TRT Müzik'in politikaya bulaştırılmaması. Kafamı dinlendirecek tek yerim kalmıştı onu da siyaset batağına ittiler!
HIRT ve TIRT
Bu bölümü bir anıyla bağlamak istiyorum. Türk siyasi hayatının en esprili adamlarından biri Osman Bölükbaşı -Deniz Bölükbaşı'nın babası- idi. Tek başına iktidarın tozunu atardı. Mitinglerinde ona oy versin vermesin yüz binlerce insan toplanırdı. Her cümlesi ilgi çekerdi. Demokrat Parti hükümeti onunla başa çıkamazdı. Hatta memleketi Kırşehir'i il olmaktan çıkarıp ilçeye çevirdi. Türkiye radyolarının daha televizyonu yokken, "Tırt" adını takan oydu. Bölükbaşı'nın şikayetinin sebebi partisine hiç yer verilmemesiydi. Arada, bir DP yöneticisi ona "Hırt" diye yüklenince tepesi tam attı. Konuşmalarının birinde aynen şunları söyledi; "Tırt'ı çok olan memlekette, bırakın bir de Hırt olsun". Galiba yakın dönemde Tırt sayısı epey fazlalaştı!
***
Yaşamayan Türkçemiz
İstinye-Çubuklu arasında feribot seferleri başladı. Eskiden de benzeşen bir uygulama vardı. Bu hat Paşabahçe'den alındı Çubuklu'ya kaydırıldı. Faydası ortada. Üstünde durmak istediğim haber kanallarının bayan muhabirleri "arabalı vapur" deyip duruyorlar. Buna Türk Dil Kurumu'nun izin verdiğini öğrendim. TDK'ya bir sorum olacak; Peki o zaman yolcu vapuruna niçin "yolculu vapur" demiyorsunuz? Burada da doğru olan "araba vapuru" demek. Yabancı kelime kullanılmıyor savunması da yapamazlar. Bu kızlar "arabalı vapur" ve "feribot"u bir arada söylüyorlar.
Bir başkası rakım diyor. Bari "Yeni rakı" densin! Doğrusu râkım olacak. Yani telaffuz ederken a uzatılacak. Şarj cihazına şarz diyenler bunlar. Tahîn'i "tahin" şeklinde konuşanları dinliyoruz. Sonuç her ekranın mutlaka bir Hüseyin Movit'e ihtiyacı var.
...
Bozacı-şıracı ve soyacı. Yazılı medyaya yansıyan bir haber ekranlara da malzeme oldu. Adana'da fırınlarda GDO'lu soya kullanımı epey gündemde kalacak gibi. CNNTURK'te konuyu işleyen Başak Şengül, Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı'nın görüşlerine müracaat etti. Halil İbrahim Balcı'nın kuruluşunu savunuşunu dehşetle izledim. Önce ihbarcı gıda mühendisini suçladı. Hatta "Çıkan yasayla bunlar işsiz kaldı" dedi. Yetmedi "Binlerce denetim yapılmakta"yı ekledi. Oysa sözünü ettiği kontroller eksik gramaj ve temizlik konusunda. Hızını alamadı Hürriyet gazetesini "Bu asılsız haberi nasıl yapıyor" diyerek hedefe oturttu. Fırıncıların başkanı Balcı, meslektaşlarını savunmada gözü kara. Hiç olmazsa araştırmaların sonucu alınsın, bile demiyor. Anladığım tek şey bir atasözünde mevcut; "Bozacının şahidi şıracı"!
***
K. Baykarael, bir sürü espri yolladı. Bunlardan bir kaç tanesini yayınlıyorum:
* Yusuf Erikçi(17) YGS için sert konuştu; "Vesayet döneminden kalma 180 puan barajını tanımıyorum".
* Recep İvedik'i izleyenlerin, Reis filmini seyretmiş olarak kabulünü öngören KHK yayınlandı.
* Merkez Valisi Avni Bulcaklı, Rotterdam Belediyesi'ne kayyım olarak atandı.
* Anadolu Ajansı; "Referandum sonuçları elimize ulaştı".