Terör çifte standart kaldırmıyor!
Batılı güçler fazlaca risk almadan çıkarlarını en yüksek seviyede sağlamak gayreti içindeler. Bu bağlamda yeniden dizayn etmeye çalıştıkları Orta Doğu bölgesinde başkaları üzerinde vekâlet savaşı yürütüyorlar. Terör örgütlerini de bu anlamda kullanılan en etkili araçlar arasındadır.
Bu yüzden PKK terör örgütünün Türkiye'deki kısmını terör örgütü olarak görenler Suriye'deki uzantısıyla birlikte çalışıyor, iş birliği yapıyorlar.
Güç ve Hristiyanlık!
Başta ABD olmak üzere küresel güçler terör örgütlerini bölgede taşeron olarak kullanmaktadır. Bu arada kendilerini de stratejilerinin sahip oldukları güç ve Hristiyanlık değerleriyle güvenceye alabileceğini sanıyorlar.
ABD ve AB'nin Batıyı önceleyen istismar politikası en büyük zaafıdır. Terör yılanı ilk önce kendini besleyen ve üretenleri sokmaktadır.
Söz gelimi AB'nin kurtulmaya çalıştığı mülteci sorunu, AB, ABD ve Rusya önderliğindeki Batı'nın Orta Doğu'yu yeniden dizayn politikasının ürünüdür. Küresel sömürü düzenini sürekli kılmak için ABD önderliğindeki Batı'nın Orta Doğu'ya müdahalesi baş edilmesi mümkün olmayan insani sorunlara neden olmuştur. Vatanlarında özgürce ve barış içinde yaşamalarına imkan verilmeyen Irak ve Suriyeliler denizlerde boğulma pahasına Avrupa'nın yolunu tutmuştur. Batı'nın baş etmeğe çalıştığı mülteci sorunu Batı'nın emperyal politikalarının sonucudur.
Batı'nın yüzleşmek zorunda olduğu acil sorunlardan birisi mülteciler sorunu ise ondan daha can yakıcı olanı bir başkasıysa bu müdahalelerin ürettiği terör sorunudur.
Hatırlanacağı üzere Afganistan'ın Ruslar tarafından işgal ve istilası "El Kaide" adlı terör organizasyonunu doğurmuştur. Irak ve Suriye'nin ABD ve Rusya tarafından işgal, istila ve bombalanması ise "IŞİD" adlı terör organizasyonunu doğurmuştur.
Batı'nın yaşadığı iki yüzlülük!
Batı ülkelerinin 'bana değmeyen yılan kimi sokarsa soksun' anlayışı içerisinde teröre yaklaşması durumu daha da vahim kılmıştır. Terör kendisini üreten mekanizmaları elinde tutanları vurmaya başlamıştır. Avrupa'nın çeşitli kentlerinde yaşanan terör olayları tamamıyla bu olgunun sonucudur.
Son yaşanan terör olayları karşısında Batı'nın takındığı tavır, terörün kendisi kadar vahimdir.
Bilindiği gibi Orta Doğu bölgesine yönelik ABD, Rus müdahalesi, çatışma ve istikrarsızlık getirmiştir. Bu durum Suriye ve Irak devletlerinin çökmesine devlet dışı aktörlerin ve bu arada terör örgütlerinin bölgede egemen olmalarına neden olmuştur.
Terör örgütleri bölgede alenen kitle katliamları gerçekleştirmektedir. Bölge ülkeleri başta Türkiye olmak üzere terörist saldırılarda ciddi zayiatlar vermiştir. AB ve ABD, bu terörist saldırılar karşısındaki iki yüzlü, çifte standartlı bir tavır göstermektedir.
Ankara, İstanbul ve Suruç'ta terör örgütü IŞİD ve PKK'nın gerçekleştirdiği terör eylemleriyle yüzlerce insanın ölmesine neden olmuştur. Batılı ülkeler bu saldırıları kuru bir kınamayla geçiştirmiştir. Aynı saldırılar Paris ya da Brüksel'de gerçekleştiğinde ise çok daha güçlü tepki ve simgesel jestlerle teröre karşı tavır koymuşlardır.
Paris'teki Charlie Hebdo saldırısı sonrasında dünya liderleri Paris'te düzenlenen törene katılıp Fransızların acısını paylaşmışlardı.
Brüksel'deki terör saldırısının ardından da Paris Belediyesi aldığı kararla, saldırılarla sarsılan Brüksel'e destek olmak için Eyfel Kulesi'ni, Belçika bayrağının renkleri kırmızı, sarı ve siyah renkli ışıklarla donatmıştır.
İngiltere de Başbakanlık konutunda terör olayından duyduğu üzüntüyü ve tepkiyi güçlü biçimde gösterebilmek amacıyla Belçika bayrağını yarıya çekmiştir.
İtalya, Almanya ve Hollanda gibi pek çok ülke de önemli anıtlarını Belçika bayrağı şeklinde ışıklandırarak Belçika'ya moral ve manevi destek vermiştir.
Terör bu çifte standart kaldırmıyor.
Nitekim Independent gazetesinin bazı yazarları "Brüksel saldırısından sonra Avrupa'da dayanışma yaşanıyor olması takdir edilir ama aynı dayanışmayı Ankara saldırılarında Türk halkıyla niye yapmadık" diye sordular.
Bu tür soruları biz sormuyoruz. Çünkü nedenini biliyoruz!