Galatasaray'da iki kişiye haksızlık yapıldığı inancındayım. İlki Ünal Aysal'ın kovmaya çalıştığı Sabri Sarıoğlu. Uğraşanlar hız kesmiyor. Bu futbolcunun yerine alınanların toplam maliyeti 15 milyon Avro'yu geçti. Hiçbiri de Reis'i kesemedi. Sabri en üç yıl daha oynar. Renk aşkı bir yana olağanüstü hırsı var. İçerden dışardan bulunanların alternatif olmadığı görüldü. Hele geldiği yere, yani Eskişehir'e dönen Tarık'ın durumu meydanda. Üstüne para verilip yollanabildi. Eğer zamanında bir hoca çıkıp Sarıoğlu'na hava topu çalışması yaptırsaydı şimdi Real Madrid'deydi.
İki çalıştırıcı
Gelelim her gün gönderilen Riekerink'e. "Hollandalı teknik adam" tüm saldırılara rağmen yerini koruyabiliyor. İsimleri büyük İtalyanların kazandırdıklarını fazlasıyla elde etti. Hem de hemşehrisi Advocaat'ın bıraktığı "bahşişler" karşılığında. Üstelik adamın eline müzmin sakat Sighthorsson gibi isimleri transfer diye sokuşturdular. Bunları görmezden gelen spor medyamız "Beyefendi Hollandalı"yı aşağılama peşinde. Kimi çapsızların Florya'da basın toplantısına giderken söyledikleri ortada; "Bugün herifi iyice düzelteceğim". Bu ne idüğü belirsizlerin biraz cesareti varsa aynı lafları Fatih Terim için sarf etsinler. Yeri geldi çoktandır merak ettiğim konuyu dile getireceğim. Sahi Terim, Cumhurbaşkanımızın isteğini yerine getirdi mi? Yani maaşını Türk Lirası olarak almaya başladı mı? Futbol Federasyonu'nun bu konuda açıklama yapabileceğini zannetmiyorum. Malum onları da Terim yönetiyor. En doğrusu sorunun cevabını yine kendinin vermesi. Çok zor da değil. İki kelimeden birini kullanacak "evet" veya "hayır".
...
Yine başa dönersek, Riekerink'in ikinci yarıda Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarını Aslantepe'de oynayacağını hatırlatayım. Bu büyük avantaj. Bu sezon Kartal'ın şampiyonluk olasılığı ise zayıf. Tek kişiden oluşan Transfer Komitesi(!) bakalım devre arası kimleri alacak? Şenol Güneş'in havası ise "en büyük benim"e dönüştü. Medyaya getirdiği yasaklar yetmiyormuş gibi ağzını bozduğu söylemleri arttı. Babel'in alınması konusundaki sözleri her şeye tüy dikti. Kartal şampiyonluğu kazanırsa "dünyanın en iyi çalıştırıcısı"na rağmen olacaktır.
***
Fark yaratanlar
Silahsızlanma kampanyasını Umut Vakfı götürüyor. Nazire Dedeman'ın evlat acısıyla başlattığı organizasyona destek verenlerdenim. Birkaç yıldır kendi sorunlarımla ilgilenmekten bunu ihmal etmiştim. Şimdi yeniden karınca kararınca katkılara başladım. Taksim'deki "Yırtık Postal Yürüyüşleri"ni unutamam. Sayın Dedeman'a sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Bir başka sosyal sorumluluk projesi Fark Yaratanlar. Güler Sabancı'nın çabaları ve Cüneyt Özdemir'in katkılarının devam etmesini mutlulukla izliyorum. Bu yıl da "engellilerin gözü kulağı" oldu. Ankara'daki Dem Cafe'den yola çıkıldı. Ve mültecilere yardıma kadar işlendi. Gençlerin katkısı alkışlanacak türden. Bunların arasında çoğunluğu kendileri de engelli olması sevindirici. Cüneyt Özdemir, yurt dışında program yapmaya artık son vermeli. Bizden konuları işlemesi kendisi kadar ekranını da büyütüyor.
***
Türk Müziği kazanamaz
O Ses Türkiye'yi seviyorum. Fazla zaman kaybetmeden seyretmenin formülünü buldum. Tekrarları es geçiyorum. Bitmez tükenmez reklamları izlemiyorum. Acun Ilıcalı başta, jürinin "rep tutkusu"na da çare bulursam işlem tamamdır. Üzüntüm, bu yıl doğru dürüst Türk Sanat Müziği yarışmacısı çıkmayışı. Kazara ışık veren birini görsem bu sefer dönen çıkmıyor. Anlayacağınız Bülent Ersoy yoksa TSM yok. Arada Türk Halk Müziği'ni güzel icra edenleri görünce seviniyorum. Örneğin Muş'lu Dodan söylediği deyişlerle stüdyoyu ayağa kaldırdı. Temennim, kazananın bizden olması.
***
"Demet Akbağ'la Çok Aramızda" tam biterken uzatıldı. Bu hafta Ceyda Ateş, İrem Sak, Yasemen Allen ve Hakan Yılmaz'a yapılan "Eşşek Şakaları" hoştu. Demek ki özen gösterilirse başarı sağlanıyor.
...
Tunç Arslanalp, gece yarısı ve sonrası haberlerini sunan en iyi spiker. Ciddi, hatasız ve vurgulamaları güzel. Aman nazar değmesin.
