Temel sorun bellidir
Türkiye'nin bölgesinde söz sahibi olabilmesi için siyasal gücünü destekleyecek iki önemli şeye daha ihtiyacı var: Birincisi nükleer güç olmaya, ikincisi de bunu destekleyecek ekonomiye.
Henüz millî otomobil üretmeyi başaramayan bir ülkenin siyaseten kendini koruyucu bir takım hamleler geliştirmesi elbette gereklidir. Ancak sonuç alıcı asıl güç, paradan, silahtan ve bununla birlikte yürüyen uluslararası siyasetten geçiyor.
Özellikle bizim gibi Orta Doğu bölgesinde bulunan ülkeler için asıl gerçeklik budur.
Türkiye'yi yönetenlerin göz ardı ettiği husus budur.
Zaman zaman, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir yakınma ile "iki tane İHA istedik vermediler" şikâyeti, bir yönüyle imkânsızlığın ifşası, öte yandan, bu konudaki güçsüzlüğün ve beraberinde getirdiği çaresizliğin göstergesidir.
Ne yaptı Türkiye bu durumu çözmek için?
Kendi insansız hava araçlarını yaptı ve millî güvenliğini korumaya başladı..
Tıpkı bunun gibi..
Önce millî tarım.
Hayvancılık..
Yani başkasına muhtaç olmamak için beslenme kaynaklarının yönetimi ve kontrolü..
Sonra sürdürülebilir, istikrarlı ekonomi düzeni..
Yeter mi?
Hayır..
Bu topraklarda var olmayı sağlayacak nükleer güç lazımdır.
Hâlbuki Türkiye insan kaynaklarını, yönetemediği için en kötü kullanan, hatta kullanmayıp harcayan bir ülke haline getirildi.
Şu anda ülkenin en kritik gündemi tam olarak da bu değil mi?
İstihdam sorununa bağlı olarak taşeronların durumunun ne olacağını tartışmıyor muyuz?
Evet öyle yapıyoruz..
Affedersiniz..
Taşeron işçi sorunu kalifiye bir işgücü sorunu mudur ki onu çözemiyoruz?
Değildir.
Değildir ama kaç yıldır bir türlü çözemiyoruz..
Ne demek istiyorum?
Şunu demek istiyorum..
Türkiye o hale getirildi ki en basit işler sorun haline geldi ve çözülemez oldu..
Hâlbuki biz, tarımı üst seviyede bilimsel ölçütlerle yapan, ileri sanayi ülkesi olmuş, nitelikli insan gücünün istihdamını konuşuyor olmalıydık. Ancak nitelikli insan gücünü hepten yok etmekteyiz. Üniversite mezunları iş bulamıyorsa, yetişmiş kalifiye elemanlar ülke kalkınmasında işe koşulamıyor demektir. Bunun adına sosyal sermayenin harcanması denir.
Çok daha açık bir ifade ile nesiller iş bulamadıklarından yaşlanıyor ve okudukları üniversiteler, kendilerine bir kazanç sağlayacak iş bulamıyor ve bu sebeple de harcanıyorlar demektir.
Harcanan nesiller, sıradan kimseler değildir. Ülkenin mali kaynakları ile üniversitelerde okutularak yetiştirilmiş nitelikli beyin gücüdür.
İşte bu durum, gelecek kaygısı taşıyan herkes için, her ülke yurttaşları için, nükleer güç yoksunluğu kadar önemlidir. Türkiye en kısa zamanda, doğru yönetilen bir ülke haline getirilmelidir. Aksi halde hamaset düzeyinde üretilen politikalarla anlık gülücüklerle yetinmeye devam ederiz.