Tek tek tek diye tekleyenler
Bir millete diz çöktürmeye çalışanlar o milletin kavram, kurum ve değerlerinden işe başlarlar.
Kavramlarına diz çöktürülemeyen bir milleti teslim almak mümkün değildir.
Bu yüzden düşmanlar milletin efsanelerinden, kahramanlarından, zaferlerinden ve tarihlerinden işe başlarlar.
Barbar, hunhar ve soykırımcı ilan edilerek milletlerin tarihleri ve kültürleri infaz edilir.
Ergenekon destanı bunun için terör örgütüne indirgenir.
Millî gün ve kutlamalar bunun için önemsizleştirilerek geçiştirilir.
"Türk Milleti" diyememek!
Yalnız Ön Asya'daki tarihi bin yüzyıl olan, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti gibi üç büyük devlet kuran Türk Milletinin adını zikredemeyen bir zihniyet Türkiye'yi yönetiyor.
Bu zihniyet Türkçe dört değil Arapça Rabia diyor. O da Mısır'dan ithal edilen bir kavramdır.
"Tek Vatan", "Tek Bayrak", "Tek Millet", "Tek Devlet" anlamında kullanılıyor.
Vatanın, milletin, bayrağın ve devletin tek olarak ifade edilmesi doğrudur. Vatanın, milletin, devletin ve bayrağın bölünmez bir bütün olduğunu anlatır.
Erzurum kongresinde "Millî sınırlar içerisinde vatan bir bütündür bölünemez" diye ifade edilmişti.
Ancak burada önemli bir husus gözden kaçırılıyor.
Sahipsiz vatan, millet ya da devlet!
Tek vatan diyorlar da Türk Vatanı diyemiyorlar. Tek bayrak diyorlar da Türk Bayrağı derken sıkıntı çekiyorlar. Tek millet diyorlar da Türk Milleti diyemiyorlar ve nihayet Tek devlet diyorlar da Türk Devleti diyemiyorlar.
"Tek millet diyoruz. Dikkat edin. Türk demiyoruz, Kürt demiyoruz" diye bir de övünüyorlar.
Millet deyip Türk diyememek garip bir anlayıştır.
Türk deyince diğer bazı grupların tahrik olacağını sanmak da gaflet ötesi bir durum olup Türk Milleti'nin tarihi haklarını inkâr anlamına gelir.
Vatanın, bayrağın, milletin ve devletin Türk olduğunu söyleyememek vatanı, milleti ve devleti sahipsiz bırakmaktır.
Akif bu tehlikeye millî mücadele sırasında dikkat çekerek şöyle demişti: "Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!"
"Kürt Oyları", "Kürt İlleri", "Kürdistan"
Dahası malum bölücü odaklar da Türkiye'nin Güneydoğu'sunda yaşayan bütün vatandaşları "Kürt" sayıyor ve kullandığı oylara da "Kürt Oyları" diyor.
Türkiye'nin malum cenahının lügatinde "Kürt Oyları" var ama "Türk oyları", "Kürt İlleri" var ama "Türk illeri" diye bir kategori yok.
Güneydoğudaki insanların yaşadıkları illere de özellikle "Kürt İlleri" diyorlar.
Her fırsatı kullanarak "Kürt oyları", "Kürdistan", "Kürt illeri" diyenler "Türk vatandaşı demeyelim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diyelim" derken yapmak istedikleri açıktır.
Bütün bunlar özü itibarıyla bir milletten iki millet çıkarma faaliyetlerinin alt yapısıdır.
"Türk" deyince bölücülük, "Kürt" deyince demokratik hak ve özgürlük oluyor.
"Türk Milleti" ve "Türk Vatanı" diyemeyenler de zaman zaman punduna getirip rahatlıkla "Kürdistan" diyebiliyor.
İtibar sahibi olmak!
Türk milletinin canı ve kanı pahasına kurduğu devletlerin yönetimini eline geçiren elitler tarafından tarih boyunca dışlanmış, aşağılanmıştır.
Devletin asli unsuru ve kurucusu olarak ortaya çıkan milletin kültürü, sanatı, edebiyatı, dili çoğu zaman devlet yönetiminden dışlanmıştır.
Selçuklu üzerindeki Fars, Osmanlı üzerindeki Arap ve Levanten etkinliği bunun tipik örnekleridir. Tokatlı Leali'nin şu ifadeleri bu tür bir ıstırabı yansıtmaktadır: "Olmak istersen itibara mahal/Ya Arap'tan yahut Acem'den gel; Acem'in her biri ki Rum'a gelir/Ya vilayet ya sancak kuma gelir".
Bugün de Türk, Türk Milleti, Türk Bayrağı, Türk Devleti ve Atatürk kavramlarına şaşı bakanlar inkârcı ve bölücü tarihi mirasın ürünüdürler.
Milletin kimliğini, devletin sahibini, vatanın adını söyleyemeyenlerin meydanlarda tek tek tek diye teklemelerinin nezdimizde anlamı yoktur, ayıbı çoktur!