Berlin'de "İbni Rüşd-Goethe Camii" adı altında kendilerini "liberal İslam" olarak niteleyenler bir cami açtılar.
Bu camide kadın ve erkek, başörtülü ya da başı açık, Sünni-Alevi, Müslüman-Hristiyan-Yahudi fark gözetmeden bütün dinlerin, cinsiyetlerin ve mezheplerin birlikte ibadet ettikleri görüntüleri medyaya düştü.
Camide imamlığı da bir kadın yapıyor!
Bu, Alman devletinin siyasal çıkarlarına hizmet eden bir "Alman İslam'ı" yaratma projesidir.
Alman derin devleti, bu adımıyla 'İslamcılar İslam'ı reforme edemiyor, bunu ancak Almanya olarak biz yapabiliriz' mesajı vermiş oluyor.
Batı'nın Hristiyanlığı emperyalizmin aracı haline getirdikten sonra sıranın İslam'a geldiği anlaşılıyor.
Hristiyan Luther görevini tamamlamış sıra Müslüman Luther yaratmaya gelmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı 'İslam dininin esaslarını hiçe sayıyorlar' diyerek projeyi bir din mühendisliği olarak niteledi.
ODTÜ'deki solcuların tuvaletle sınavı!
"ODTÜ'de cinsiyetsiz tuvalet", "ODTÜ'de karma tuvalet"le ODTÜ ülke gündemini bir kez daha meşgul etmiştir.
Olayın aslı şu; 400 ODTÜ'lü öğrenci üniversitede cinsiyetsiz tuvalet talebinde bulunmuş.
Sonra da bu öğrenciler tuvaletlerin kapısına "Bu binadaki tuvaletlerin hepsi 400+ öğrencinin talebiyle cinsiyetsizleştirilmiştir" ifadelerinin yer aldığı pankartlar asmış.
ODTÜ'deki öğrenci mevcudu dikkate alındığında 400 öğrencinin fazlaca marjinal kaldığı açıktır.
Yine de böyle bir teklifin yapılabilmiş olması düşündürücüdür.
ODTÜ'nün adı üzerinde teknik ve mühendislik projeleriyle değil, cinsiyetsiz tuvalet ve bölücü aktivitelerle dile gelmesi üzüntü vericidir.
Cinsiyetsiz tuvalet gericiliktir!
Sekiz bin yıl önce tuvaletler cinsiyetsizdi.
Bugün Efes Antik Kenti'ni ziyaret edenler sekiz bin yıl önce yapılmış 'Umumi Tuvalet'i göreceklerdir.
Aralarında bir bölme olmadan yan yana dizilmiş ve mermerden yapılmış alafranga tarzı tuvaletleri göreceklerdir.
Efes'teki tuvalet en eski umumi tuvalet olarak biliniyor. Bunlar yaklaşık 50 kişilik ve herhangi bir duvarı olmayan tuvaletlerdir.
Hatta bu umumi tuvaletlere soğuk günlerde, önceden köleler oturtularak ısıtılmaları sağlanırmış ve aynı zamanda da kentin hararetli siyasi ve felsefi tartışmaları insanlar, tuvalet ihtiyacını giderirken yaparmış!
Dahası eski SSCB'de de yan yana dizilmiş, aralarında bölme olmayan tuvaletler vardı.
Ar, haya, utanma duygusu olmayanlar oralara gittiğinde özelleştirilmemiş bu tür tuvaletlerde ihtiyaçlarını giderebilirler.
"LGBTİ+ Onur Yürüyüşü"
Valilik, 25 Haziran tarihinde malum cenahın gerçekleştirmeyi planladığı İstanbul Onur Yürüyüşünü güvenlik sebebiyle yasakladı, kıyamet koptu.
Uluslararası Af Örgütü "Alınan bu kararla, LGBTİ+'ların ve onları destekleyenlerin barışçıl toplanma hakkı yine yok sayılmıştır" açıklamasını yaptı.
Uluslararası Af Örgütü, yapılması planlanan yürüyüş öncesinde Türkiye yetkililerine, lezbiyen, gey, biseksüel ve onları destekleyenlerin ifade ve toplanma özgürlüğü haklarına hiçbir tehdit korkusu olmadan erişmelerini güvence altına almaları için çağrıda bulundu.
Bu örgüt her nedense 'ne cinsiyet ne de cinsiyetsizlik dayatması, propagandası yapılamaz' demiyor.
"Katı olan her şey buharlaşıyor"
Dikkat edilirse giderek artan boyutta inanca, cinsiyete, ahlaki değerlere yönelik tecavüz gerçekleştiriliyor.
Kaynaktan çıkan suya lağım karıştırılmasını bile sistem adeta özgürlük olarak niteliyor.
Giderek toplumlarda kadınsı erkek, erkeksi kadın tiplerin sayısı artıyor.
Ne erkek ne kadın, ne dinli ne dinsiz, ne o ne bu olmayan tam aksine hem o hem bu olan bir tip üretilmeye çalışılıyor.
Her şeye aç, her muameleye müsait, yarı evcil yarı köle bir insan tipi üretilmeye çalışılıyor.
Toplumsal kuralların birey üzerindeki etkisi giderek azalıyor.
Kültürel ve ahlaki rehberlik eden geleneksel normlar önemini yitiriyor.
Birey ile toplum arasındaki sosyal bağlar giderek kopuyor.
Marks'ın dediği gibi "katı olan herşey buharlaşıp havaya karışıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor".
Tehlike buradadır!
