Tayyip Erdoğan son kozlarını oynuyor!

İşler iyice sarpa sarmaya başladı! 17-25 Aralık’ın yıldönümü yaklaşıyor... AKP iktidarı kamuoyunu meşgul edecek tartışmaları ardı ardına patlatıyor. Yine Mısır ve Suriye’de meydana gelen iki olay, AKP’yi tamamen açığa düşürdü. Osmanlıca ve harf devrimi ile ilgili tartışmayı başlatan sözde Milli Eğitim Şûrası ve Ömer Tuğrul İnançer oldu ama perde arkasında kimin olduğu hemen anlaşıldı.
***
İsrail, Şam yakınlarındaki askeri hedefleri bombaladı! Suriye rejimi iyice zayıflasın, ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Türkiye’nin desteklediği çeşitli terör örgütleri ile mücadele edemesin diye mi? Bu durumda AKP iktidarı ile İsrail yönetimi aynı safta durmuş olmuyor mu?
Mısır, Tayyip Erdoğan’ın dostu, Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf El Karadavi hakkında İnterpol’den kırmızı bülten çıkardı. Karadavi, cihat çağrıları yaparak Mısır’da insanları birbirine öldürtmekle suçlanıyor. Erdoğan ise “Bu nasıl bir iştir?” diye şikâyet ediyor! Müslüman bir ülke halkını bir kısmını diğerlerine karşı cihada çağırırsanız, olacağı budur! Fakat Erdoğan, buna rağmen, ideolojik destekçilerini “defans yapmaktan çıkın artık ofans yapın” diyor. Kime karşı defans yapıyorlardı? Cumhuriyet rejimine karşı değil mi? Şimdi, Osmanlıca ve harf devrimi tartışması ile hedeflenen nedir? Erdoğan, “Bu ülkede ‘sipariş şairleri’ çıktı. Bunlar, ‘Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter’ dediler. Bu zihniyet, bir dinin yerine yapay din kurma, helvadan put yapma zihniyeti değil de nedir? Kendileri yaptılar kendileri taptılar” diyerek hedefte kimin bulunduğunu göstermiş oldu!
Üstelik Erdoğan hâlâ “camileri ahır yaptılar” yalanına sığınıyor! Savaş sırasında kalacak yeri olmayan atlı askerlerin camiyi kışla olara kullanması sırasında atlarını da avluya bağlama hadisesidir bu! Yunan ordusu karşısında Türk ordusu kaybetsin arzusunda olanların uydurduğu bir yalan...
Ahmet Davutoğlu da “Osmanlıca bugün kullandığımız Türkçe’nin bir başka alfabe ile yazımıdır” diyor! Yanlış! Osmanlıca, Arapça ve Farsça gramer kuralları ve kelimelerinin baskın olduğu, sadece saray ve çevresinde konuşulabilen, halkın hiç kullanmadığı bir dildi. Zaten okuma-yazma oranı da yüzde 1 idi! Halkın konuştuğu dil, Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın, Dadaloğlu’nun, Köroğlu’nun arı duru Türkçesiydi.
***
AKP iktidarının hedefinin, küreselleştirme projesine uygun olarak şehir devletleri dönemine dönüş olduğunu söylüyorduk da kimse inanmıyordu. İşte, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa’nın isminin “Saruhan” olabileceğini söyledi. Kendisi Cumhurbaşkanı ve Başbakan olamadı; Manisa Saruhan olursa, Saruhan beyi mi olacak? İyi de kendisinin bir Türkmen aşireti olan Saruhanoğulları ile bir ilgisi yok!
Buna karşılık, parçalamak yerine birleştirmek isteyenler de var. Mesela. CHP’li Ali Özgündüz, Cumhurbaşkanlığı Forsu’ndaki Türk devletlerini temsil eden yıldız sayısının, Safeviler devletini de kapsayacak şekilde 17’ye çıkarılması için kanun teklifi verdi. Bu konuyu ilk ele alan Nihal Atsız idi. Atsız, forsta Safeviler ve Mısır’daki Türk devletinin bayraklarının bulunmamasını eleştirmişti.
***
Toparlarsak, İran bile “Yolsuzluğa odaklanın” diyor! Sahi, AKP ideologlarının çok övündüğü Osmanlı’da, yatak odasında kasa bulundurmak, ayakkabı kutusunda rüşvet almak, evdeki veya saraydaki paraları sıfırlamak gibi uygulamalar var mıydı?
Ne yapsanız, dini sonuna kadar istismar etseniz artık faydası yok. Yolsuzluğun ve Türkiye’yi batağa sürüklemenin hesabını vereceksiniz!

Yazarın Diğer Yazıları