Tayyip Bey'in veya Kemal Bey'in kulları!
Tayyip Erdoğan, "Feto denilen alçağın arkasından giden kulları, onlar neredeler? İşte bir kısmı şu anda cezaevinde, bir kısmı yurt dışına kaçtı öyle veya böyle. Ama Pensilvanya'daki oradan ayrılamıyor. O nereye sığındı? O da Amerika'ya sığındı. 1999 yılından beri kendisine ayrılmış olan bir yerde, 400 dönümlük arazide, orada adeta köleleriyle beraber yaşıyor. Nereye kadar yaşayacaksın? Er veya geç hak yerini bulacaktır. Çünkü çok mazlumun ahını aldın. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu çıkacak. Seninle beraber bu zulme ortak olanlar da bunun hesabını verecek." dedi.
Bu ifade çok önemli. Meselâ FETÖ'nün Ergenekon, Balyoz Askeri Casusluk gibi davalar üzerinden Türk ordusunun en seçkin subaylarına kumpas kurmasına ve Türk aydınlarına yaptığı zulüm ve işkenceye tam destek vererek yardımcı olan siyasi iktidar mensupları da hesap verecek mi?
***
İkinci ve asıl konu da Tayyip Bey'in "Feto'nun kul ve köleleri"nden bahsetmesidir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 10 Kasım mesajında "Bu ülkede yaşayan herkes, bu ülke üzerinde bir Mustafa Kemal olarak sorumluluk sahibidir." dedi ve ekledi:
"Bugün bağımsızlığımızı yok etmek, milletimizin sahip olduğu egemenliği türlü yollarla gasp ederek, egemenliği eline almak, özgürlüğü yok ederek kula kulluk esasına dayanan bir rejim peşinde olanlar hedeflerine asla ulaşamayacak, halkımızın çelik iradesi karşısında hezimete uğrayacaktır."
Aslına bakarsanız, Türkiye ve Türk Milleti, ne çekiyorsa kula kulluk meselesinden çekiyor. Siyasete girenler içinde en hızlı yükselen ve üst mevkilere ulaşanlar, lideri en iyi savunan hatta lidere en iyi kulluk yapanlar arasından seçiliyor. Bunlar, her gün gözümüzün içine baka baka, liderlerine yağcılık yapmaya devam ediyor. En bağımsız davrananı bile sonunda "emir demiri keser" diyerek itaat ediyor!
Yoksa biliyor ki adama pabucunu ters giydirirler!
***
Osmanlı Devleti'nin devşirmelerden ve "pencüyek oğlanları" denilen; savaş esirlerinin beşte birinden oluşan kapıkulu askerleriyle askerî ve mülkî idarecilerine "kul" adı verilirdi. Fatih Sultan Mehmet, vezirlerine bile "kullarım" derdi.
Oğuz boylarından gelme gibi bir kökü bulunmayan kullar, rahatlıkla idam sehpasına gönderilebilirdi! Türk olan Çandarlı Halil Paşa'nın idamı devleti sarsmışken, kul olan Mahmud Paşa, Gedik Ahmed Paşa ve lakabı "Makbul" iken "Maktul" olan İbrâhim Paşa'nın idamlarında böyle bir sıkıntı yaşanmamıştı. Egemenliğin dışına itilen Türkler, sadece "tımar sistemi" içinde "sipahi" veya bugünün özel kuvvetleri gibi "akıncı" olabilirdi!
Zaman içinde, kapıkulu askerlerinden oluşan Yeniçeri ocağı lağvedildi ama "kulluk sistemi", halk kültürüne derinlemesine nüfuz etti! Atatürk, cumhuriyetle birlikte işte bu "kula kulluk sistemi"ni kaldırdı ama genetik kodlarına kölelik ruhu işlemiş olanlar, tekke ve zaviyeler kapatılmış olmasına rağmen cemaat veya tarikat şeklinde örgütlenerek, FETÖ gibi devlete hâkim olma yarışına girdi. Cemaatteki kölelik, memuriyette, askerlikte, siyasette kölelik olarak devam etti.
***
Bugün siyasi partilerimizin tamamında, değişen oranlarda da olsa lidere kölelik yapanlar öndedir! Padişahın kulları veya Tayyip Bey'in kulları, Kemal Bey'in kulları, Devlet Bey'in kulları gibi!
Siyaset sınıfı, kula kul olmayı bırakırsa, ehliyet ve liyakat sahipleri ancak o zaman öne geçer ve bütün meseleler kendiliğinden çözülür. Herkes meselenin kaynağını kendinde aramalıdır!