Tarihi değiştirecek seçim ne zaman?..

Zavallı hale getirilen şu yağmalanmış "dünya" kirli bir rant üstüne kurulmuş ne yazık ki... Tüketenlerin doymadığı, soyanların utanmadığı ve rezilliklere karşı çıkanların ise dokuz köyden kovulduğu, balçıklanmış bir rant düzeni!..

"Dünya" dediysek; Yeşili tüketilmiş, ormanları kesilmiş, denizi kirletilmiş, güzellikleri yağmalanmış, doğası bozulmuş, doğallığı bitirilmiş, zenginlikleri talan edilmiş, havasına zehir katılmış ve ne yazık ki topyekûn nefesi kesilmiş yerküreden söz etmiyoruz yalnızca...

Asıl mesele, dünyanın tükenmişliğiyle ilgili tüm gerçeklerin ve gerekçelerin de ardında olan "siyaset dünyası"ndaki derin vahamettir aslında...

Yani; Yaşamı girdaba dönüştüren en büyük sorun, insanlığın elinde yamyam dansı yaparken, aslında insanlığı külliyen tüketen "siyaset" dünyasındaki çıkmazlardır vesselam...

İşte siyasetin cenderesinde öyle sarsıcı, öyle önemli ve öyle yaşamsal zamanlar vardır ki, sosyal olsun, siyasal olsun her açıdan ve her zaman iki gerçeği de gözler önüne getiriverir;

Kaybetmek ya da kazanmak... Gitmek ya da kalmak ve düşmek ya da ayağa kalkmak!..

İşte böylesi bir ortamda; Dünyada kaç ülke vardır bilmiyorum, 24 saat politika konuşulan ve aralıksız siyaset tartışılan?..

Dağdaki çobandan üniversitedeki bilim insanına kadar çarşılardan okullara, hastanelerden köylere kadar konuşulan tek konu var yine bu ülkede; "Siyasette kim kazanacak ve kim kaybedecek?.. Ve aslında kimler 'tamamen' yitirecek?.."

***

Zirvede umut kavgası...

95 yıldır sarsıntılar geçiren, son 50 yıldır ise gerici siyasetin taarruzlarıyla yalpalayan "laik cumhuriyet" yine yoğun saldırı altında işte... Yukarıda, satırlar dolusu yakındığımız gerici siyasetin ve "rant" sisteminin rövanş- intikam saldırılarıdır bunlar...

Cumhuriyet son 50 yıldır bağnaz, tarikat-cemaat sempatizanı, Atatürk'le ezeli meselesi olan sinsi- karanlık siyasetlere direndi ama son 16 yıldır yaşananlar ve katledilen tahribatın mesafesi cumhuriyetin 95 yıllık kazanımlarını bir yangın tuzağı gibi sarıverdi!..

Türkiye 15 yılı aşkın süredir, işte bu yüzden hep kazananlarla ne yazık ki hep kaybedenlerin yol açtığı sarsıntının içinde savrulup duruyor...

Tahrip eden, erozyona uğratan, zaman zaman yıkan ve "son darbe"yi de vurmak için fırsat kollayan bir "kuşatma" savrulmasıdır bu aynı zamanda...

Her zaman, iktidar-muhalefet keşmekeşinde, iki ucu yangın yeri olan bu sarsıntı hattının iki tarafında "umut" da vardır aslında;

Bir yanda yaklaşık 16 yıldır AKP'yi sürekli ayakta tutmak isteyenlerin "rant"la beslenen umutları, diğer yanda ise "AKP gitsin" diye yıllardır umut besleyen ancak bir türlü direnç noktası bulamayanlar!..

AKP'yi ayakta tutanlar iktidar zengini artık... Ne ilginç kesimler oluştu AKP iktidarları döneminde değil mi?..

Gecekondudan yalıya taşınan yalaka-çakma yazar müsveddeleri, vurgunculuk tuğlalarının üzerinde siyaset müteahhitleri, kredici holding çobanları, AKP'nin artık ciplerden ve harem-selamlık otellerden çıkmayan kendi sosyetesi...

***

Rantiyenin düşme kâbusu!..

Ancak son 16 yılda büyüyen ve gericilerden çakma-dönek liboşlara kadar her kesimi esir alan rant tezgahından pençeyle paylarını alanların dünyasında "ebedi iktidar-ebedi güç" hedefi o kadar canlı tutuldu ki, bugünlerde kimi çevrelerde yaşanan düşme paniği de bundan kaynaklanıyor aslında...

Bakınız seçimin telaşı büyüyor ya, ittifaklar oluşuyor ya, kitleler heyecanlanıyor ya ve de en duyarsız kimi çevreler bile gaflet uykusundan uyanmaya başlıyorlar ya, "son" demeye hazırlanan rant piyesinin perdeleri bu yüzden sarsılıyor işte!!!

Daha geçen yıla kadar PKK'ya, FETÖ'ye methiyeler dizen, dün ise "iktidardan düşersek yargılanırız" diyen yandaş kalemşorların "iktidar giderse, nice olur halimiz" telaşından söz etmiyoruz yalnızca...

Panik balçığında öyle kesimler var ki, "ne olacak bu işin sonu" kâbusları görürlerken, nefes aldıkları her anda da şaşkınlar hepsi...

Kimler yok ki iktidar gökdeleninde sarsılanlar arasında?.. Yalaka bürokratlar, hırsız belediye başkanları, vurguncu politikacılar, adamlıkları yalnızca rozetleriyle beliren siyaset dansözü figürler...

Bitmedi; dahası da var telaş panayırının ortasında, "iktidardan düşersek yargılanırız, mahvoluruz" diyenler arasında...

Sayın sayabildiğiniz kadarıyla; Bankaları, ormanları, yeşil alanları ve kamu kaynaklarını sözde "ihale"lerle yağmalayan iş adamı kılığındaki timsahlar ve özelleştirme vurguncusu rant müteahhitleri ile tabii ki tetikçi medya çakalları!..

***

Haziran'da son uyarı!..

Ahval ve şeraiti anlatırken madem "siyaset dünyası"yla başladık, o halde tüm çıkmazların, tahribatların ve yıkımların sebebi gösterilenlere karşı yine de "siyaset"i işaret etmekten başka bir şey gelmiyor elden...

Sözü uzatmayacağız... İzlediğiniz tüm kaos, korku ve panik manzaralarını silin hafızanızdan... Daha önceki sandık ortamlarında dillendirilen, "bu kez cumhuriyetin son seçimidir" teranelerini de hemen çıkartın aklınızdan...

Ve yalnızca, ama yalnızca bu seçime odaklanın... Yalnızca siyasetin ezeli ve durmayacak çarkı açısından değil, özellikle 24 Haziran'ın yaşamsal önemi açısından odaklanın seçime...

Çünkü son 16 yılda, AKP çevrelerinde yalnızca erozyon değil, panik de bugünlerde olduğu kadar büyümediği gibi, muhalefetteki hırs, inat ve güç ortaklığı da son dönemde olduğu kadar devinim kazanmadı...

Evet; Şimdi anladınız mı yukarıda neden "kazananlar da ve hep kaybedenler de umuda odaklandı" dediğimizi?..

Ne tuhaf ki, AKP'liler son 16 yıllık tahribata ve ranta rağmen halen umutlular... Muhtarlarıyla, bürokratlarıyla, medyalarıyla, örgütlenme yapılarıyla ve ekonomik güçleriyle umutlular...

"Halk" eskisi gibi var mı bu kez arkalarında sorusuna gelince; işte bunun yanıtı geçmişte hep kaybeden muhalefet için bu kez ve ilk kez gerçekten umut verici... Manzara aynen böyledir... O halde siyasetçisinden seçmenine kadar kimsenin hata yapmaya hakkı yoktur...

Velhasıl; önümüzdeki seçim yalnızca 16 yıldır iktidarda olanlarla son 16 yıldır da hep kaybeden muhalefetin yeni ve sıradanlaşmış bir mücadelesi değil, tam anlamıyla "tarihi değiştirecek bir seçim"in yaşamsal atmosferidir...

Yazarın Diğer Yazıları