Tamam... Af geliyor
Af çıkacak. Devlet Bey ısrarlı. Artık Saray Devlet Bey karşısında direnemez. Kolay mı... Parti yüzde 42, Saray'daki yüzde 52. Yüzde 10 gibi muazzam fark nereden? Tekrarlayayım... Hareket'i en iyi bilenlerden biri olarak söylüyorum... Saray'dakinin Ülkücülerden bu kadar oy alacağını hiçbir surette düşünmüyorum. Sistemli oy ayrıştırmaya kitle psikolojisi izin vermez. Geçen gün Genel Başkan Yardımcısı bir arkadaşla beraberdim. O: "Kesinlikle bizden oy gitti." dedi. Artık söyleyecek söz yok. Saray'daki öyle bilsin!
Hapishaneler tıklım tıklım. Cemaat'ten bilinenler büyük bir yekûn tutuyor.
Bir "Darbeciler", iki "Cemaatçiler" diye ayırmak lâzım.
Allah, din, iman dediler diye Cemaat'e yanaşanlar, Onların imkânlarını görerek istifade etmek isteyenler, ucuz kredi peşinde olanlar, Cemaat'in Şef-i Ekber'inin ağıt tufanından içleri yananlar, saf saf cemaat liderinin cennet kapısını açacağına inananlar, kesinlikle darbecilerden ayrı tutulmalıdırlar. Çünkü bu safları inandıran bir kanat da mevcut iktidardır. Övgüde sınır tanımadılar ve o kadar insanın Cemaat'e yönelmesine REFERANS oldular. Cumhurbaşkanından başbakanına, bakanlarına, milletvekillerine, en yetkililerine, yazarına-çizerine kadar burada övgü cümlelerini sıralasam, Şef-i Ekber'le alınmış fotoğraflarını koysam, tam sayfa günlerce yazmam gerekir.
Diyorum ki; sosyologlardan, psikologlardan, siyaset uzmanlarından, cemaat yapılanmalarında ihtisaslaşmışlardan, müfessir ve muhaddislerden bir ekip kurulsun. Hapishanelere tıkılmış, işinden atılmış, çoluğu çoğuyla açlığa mahkûm edilmiş insanları dinlesinler ve hangi saiklar onları Cemaat'e yönelttiğini bir anlasınlar. Ama hiçbir tesir altında kalmayacaklar, ileride asla suçlanmayacaklarını bilecekler. Bu ekip, mutlaka birilerine yaranma-yamanma peşinde olmayan karakterli şahsiyetlerden teşekkül ettirilmelidir. Raporları o kadar çok işe yarayacak ki... Diğer tarikat ve cemaat yapılanmaları için de bir ölçü olacaktır.
Af çıkacak da kime af çıkacak? Nahak yere tutuklu insanlar bırakılacaklar mı? İşlerinden atılmış ilim adamları kürsülerine dönecekler mi? Süründürülen insanlar işlerine kavuşacaklar mı? Hapishanelerde annelerinin kucağında uyuyan çocuklar kurtulacaklar mı? Boynu bükük, "devlet"e emanet yavrular, buruk da olsa sevinç yaşayacaklar mı?
Yeni rejimde/sistemde af kolay. Bir kararname... Tamam. Affı sınırlı tutmak mümkün. Anayasa Mahkemesi müdahale edemez.
ABD'nin densizleri ne diyor: "Papaz Brunson'ı derhal bırakacaksınız!" ABD'lilerin şuursuzluğu bir tarafa, dışarıdan bakınca nasıl göründüğümüzü de dikkate almalıyız.
Mısır'ın darbeci Cumhurbaşkanı Sisî, bir ayda üç af çıkardı. Bir kararnameyle işi bitiriyor. Kimse Sisî'ye bakıp bizi ona benzetirler diye çekinmesin. Biz başkayız, Sisî başka. O darbeyle geldi, biz darbeleri savuştura savuştura seçimle geldik! İcazet yüzde 52 halkımızdan! Yeni rejim/sistem her türlü tasarrufa imkân veriyor.
Af için kanun hazırlayanlar, bunu Saray'da çözebileceklerini biliyorlar. TBMM'ye getirmek fuzulî... Zaman kaybıdır. Umutları gel-git anaforuna bırakmaktır.
(Not: "Saray" deyip duruyorum... Herhangi bir maksatla söylemiyorum. Daha önce izah ettim. "Külliye" yanlış adlandırma. Dil meselelerine kafa yormuş biri olarak bunu da izah etmiştim. Kimse alınmasın, sözümüze başka mana yüklemesin. "Başkan" sarayda oturur. Kavramları yerli yerince kullanalım.)