Tahliye edilen subaylara soru
Askeri Casusluk davasında, 10 Şubat 2014 günü 43 sanık hakkında, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin hükümleri onaylamasından sonra yakalama kararı çıktı. Bu kapsamda albay Necmi Yıldırım ve astsubay Adnan Yılmaz tutuklandı. Diğer sanıklar, o günden beri evlerinde, bavulları hazır, yakalanmayı bekliyor!
Bütün sanıklar Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın görüşünü bekliyor! Oysa yüksek mahkeme kimsenin görüşüne bağlı değildir. 20 Temmuz’da adli tatil başlıyor, daha ne bekleniyor? Zaten, davada bilirkişi raporu yok, hiç bir tanık dinlenmedi. Üstelik, bu davadaki hukuk ihlalleri ve delilsiz iftiralar, insanı insan olmaktan utandıracak derecede iğrençtir.
Bu dava, diğer davaların gölgesinde kaldı. Çünkü sanıklar, alt rütbeli ve medyatik olmayan subaylar... Ama mağduriyetleri daha büyük!
***
Tayyip Erdoğan ise Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz Planı davasında bireysel başvurular üzerine sanıkların adil yargılanma haklarının ihlâl edildiğine karar vermesi ile birlikte tahliye edilmelerinden de puan toplamaya çalışıyor ve “2010 referandumuna ‘hayır’ diyenler şu anda ‘evet’ oylarının neticesini aldılar” diyor.
İyi de operasyonun düğmesine basmak için gece yarısı yasa değiştirip asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasını, yine özel yetkili mahkemeleri kurup, savcılarına Amerika’dan gönderilen savcı Susanne Hayden’ın “terör örgütleri ile mücadele yöntemleri”yle ilgili seminer vermesini sağlayan, operasyonda kullanılacak polisleri Amerikalı polis abilerine “sahte delil nasıl üretilir?” konularında eğittiren, Fehmi Koru’nun verdiği bilgiye göre 5 Kasım 2007’de Beyaz Saray’da ABD Başkanı Bush ile birlikte karar vererek Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi soruşturmalarının düğmesine basan ve sonra “Ben bu davaların savcısıyım” diyen kimdi?
Üstelik “Genelkurmay Başkanları Yüce Divan’da yargılanır” hükmü de kabul edilmesine rağmen buna uyulmamasına ses çıkarmayan kimdi?
Referandumdaki “evet” oyları sayesinde, yargıyı bir gün içinde, cemaatin tam hakimiyetine teslim eden kimdi?
2003’te, uydurma Ergenekon şeması kendisine gösterildiğinde, “delillendirin” diye talimat veren Başkomutan kimdi?
***
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne operasyon yaparak istediği sonucu alan güç, CHP ve MHP genel başkanları üzerinden, Büyük Orta Doğu Projesi’ni daha akıllıca uygulayabilecek bir adayı öne çıkarmıştır. Buna karşılık tahliye edilen generaller, amiraller, CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı hakkında görüşleri sorulduğunda, “Bilgim yok, tanımıyorum” diyor!
Durum böyleyse, kendilerinin neden tutuklandığını, neden serbest bırakıldığını da anlayamamışlar demektir! Çünkü, tutuklamalar da tahliyeler de projenin gereğidir, hukukun değil!
Ben başka sorular sorayım; Mustafa Kemal Paşa için idam fetvası veren Mustafa Sabri’yi ve en yakın arkadaşını tanımıyor musunuz? Exeter Üniversitesi’ni de hiç duymadınız mı? Büyük Orta Doğu Projesi’ni ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bu projedeki rolünü de bilmiyor musunuz?
***
Tamam, takdir beklerken yıllarca hapis yatmak, katlanılabilir bir durum değil ama “TSK neden bu duruma düştü, bu operasyonlara neden karşı duramadık, bunda bizim kusurumuz nedir, İstanbul ve İzmir’de hâlâ tutuklu bulunan veya tutuklanmayı bekleyen, casuslukla suçlanmış, alt rütbedeki masum subaylar ne olacak?” gibi sorulara cevap vererek, meseleye yoğunlaşmanız gerekmez mi? Dava daha bitmedi ki! Üstelik bu davalara işin başında direnilmemesi yüzünden, TSK, kendi birliğinde Türk bayrağının indirilmesi gibi vahim bir olayda bile gereğini yapamaz duruma geldi! Dava, Türkiye’yi teslim etmemek davasıdır artık.
Bilinmeli ki “hürriyetin bedeli, ebedi uyanıklıktır!”