Suriye'de asıl düşman kim?..

Geçen yıl, tam da bu aylarda Suriye topraklarında yürütülen "Fırat Kalkanı" operasyonunun yaraları henüz kapanmadı...

Bu ülkede terörün sonuçları o kadar kanıksandı ki, operasyonda şehit olan 71 asker kısa sürede unutuldu, yakınları da ne yazık ki acılarıyla baş başa bırakıldı...

Peki; bir zamanlar Türkiye'nin samimi ilişkiler içinde olduğu, en yakın komşumuz Suriye topraklarında niçin yapıldı "Fırat Kalkanı Harekatı", neydi amacı ve asıl hedefe yeterince ulaşılabildi mi?..

Operasyonun asıl hedefi yine PKK'ydı ama Türkiye'deki onlarca intihar saldırısı ve bombalı eylemde yüzlerce masum yurttaşımızı katleden IŞİD hücreleri hedef alınmıştı...

TSK'nın 24 Ağustos 2016 tarihinde IŞİD unsurlarını bölgeden temizlemek için Suriye'de başlattığı operasyon 30 Mart 2017'de sona ermişti... Aynı gün açıklanan MGK kararlarında, 7 ayda 71 askerin şehit düştüğü operasyonun tamamlandığı şöyle duyurulmuştu;

"Ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak, IŞİD terör örgütünün ülkemize yönelik tehdit ve saldırılarını önlemek, yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönüşlerine imkân vermek ve Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde huzur ve güven içerisinde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak maksadıyla yürütülen harekatın başarıyla sonuçlandığı ifade edilmiştir."

Türkiye operasyonun bitişinin ardından Suriye topraklarından çekildi ama sonra neler oldu acaba?.. Yani, o operasyon Türkiye'yi tehdit eden terör örgütlerini ne kadar etkiledi, ne kadar geriye attı ve yeni saldırıların önlenmesi açısından ne kadar önleyici sonuçlar alınabildi?..

Yukarıdaki soruların yanıtını tartışmaya gerek bile yok, çünkü yanıtı zaten bugünlerde Afrin'de devam eden sınır ötesi operasyonla net olarak karşımıza çıkıyor; Öldürülen yüzlerce PKK'lı ve şehit olan 20 asker...

Taşeron ve sahibi!..

Türkiye, biraz da AKP'nin gafleti nedeniyle IŞİD yüzünden çok acı çekti ama 71 askerin şehadetiyle sonuçlanan Fırat Kalkanı Harekatı'nın bir nebze başarılı sonuçlar verdiği söylenebilir...

Çünkü daha iki yıl öncesine kadar kent merkezlerinde alçakça eylemler yaparak masum sivilleri de hedef alan IŞİD ve benzerlerinin sınırlarımızdaki yapılanmalarının önemli oranda darbe aldığı ortada...

Örgütün yeni eylemlere kalkışamaması, yurt içindeki hücrelerinin önemli oranda darbe alması, teröristlerin Türkiye'yi eskisi gibi "geçiş yeri" olarak kullanamaması da Fırat Kalkanı'nın olumlu sonuçlarından sayılabilir...

Evet; IŞİD ve El Kaide gibi Selefi terör yapılanmalarına fren yaptırıldı ama geçen yıl dinci örgütlere karşı operasyon yapılan Suriye topraklarında bugünlerde yaşanan ayrılıkçı şiddetin unsurlarına ne denilmeli?..

Yani; IŞİD'i temizlerken diğer yandan ABD, Avrupa, Irak, İsrail ve benzerlerinin el birliğiyle büyüttüğü ve Suriye'nin neredeyse üçte birinde egemen hale getirdiği PKK ve türevlerinin bugünlerde Türkiye'yi dar boğazda tutmasına ne demeli?..

Velhasıl, Suriye'de adeta kan kargaşasına dönüşen, her olayın ardından, "kimin eli kimin cebinde belli değil" dedirten ve sonuçlarından ne yazık ki Şam yönetiminden sonra en çok da Türkiye'nin zarar gördüğü diplomasinin sinsi satrancına ne söylenmeli?..

İşte son üç günde ABD-Suriye-Rusya-Türkiye arasında yaşananlar da gösteriyor ki, "Suriye'de kim kiminle savaşıyor, kim kimin taşeronluğunu yapıyor ve kim kiminle hançer dansı yapıyor" soruları uzun süre yanıt bulamayacak ve bu aşamada ne yazık ki en çok da Mehmetçikler can verecek, memleket kaybedecek... Neden mi peki?..

Pusudaki sinsi güç!..

Evet; Türkiye ilk etapta IŞİD'in hedef alındığı Fırat Kalkanı'ndan neredeyse on ay sonra bu kez PKK için Suriye topraklarında ama yaşananlar da gösteriyor ki, Türk askerleri korkunç bir karambolün ortasında tutuluyor!..

Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesine önceki gün yansıyan fotoğraflar bu karambolün nasıl da iki yüzlü bir tuzak olduğunu bir kez daha gösteriyor...

Çünkü, TSK ve ÖSO birliklerine bir buçuk kilometre uzaklıkta "nöbet" tutan ABD askerlerinin skandal görüntüleri ortaya çıkmış ki, "vay memleketin haline" dedirtecek cinsten!..

2016 yılı sonlarında "PKK Münbiç ve çevresinden çekilecek" sözünü veren ABD'nin, terör örgütünün konumunu ve gücünü koruyan bir eylem içinde olduğu bir kez daha ortaya çıktı...

İddiaya göre, "Amerikalılar, işgal altında tuttukları Münbiç ile Fırat Kalkanı'nın birleştiği yerde hem devriye geziyor hem de PKK'lılarla birlikte sınır nöbeti tutuyor."

Yeni Şafak'ın iddiaları bununla da sınırlı değil... Habere göre; "PKK saflarında ölen 'Ebu Leyla' kod adlı terörist adına Münbiç'te bir de 'eğitim kampı' kuran ABD, geçen sürede bu kampta 2 binden fazla teröristi eğitti. Münbiç sınırları içerisinde 3 ayrı askeri karargah inşa eden Pentagon'un Tışrin Barajı bölgesinde de en az 300 askeri ve bir de üssü bulunuyor. PKK noktalarında teröristlerle ortaklaşa nöbet tutan ABD askeri sayısı 80'i aştı..."

Peki; Şam rejimi önceki gece önemli petrol yataklarının bulunduğu Deyrizor kentinde PYD/PKK'nın karargahını bombalarken, ABD liderliğindeki koalisyon uçaklarının Esad'ın taarruzuna bir karşı saldırıyla yanıt vermesine ne demeli?..

Hem de şu an Türkiye'nin yaptığı gibi, PKK/PYD ile mücadele eden Suriye rejiminin son ABD saldırısında en az yüz askerini kaybetmesi ve Rusya'nın da bu saldırıyı sert biçimde eleştirmesi herkesin aklındaki şu soruyu bir kez daha gündeme getiriyor;

"ABD yönetimi de önceki gün Esad'ın ordusuna saldırdığını kabul ettiğine göre, Suriye'de gerçekten neler oluyor, Türkiye aslında kiminle savaşıyor?.."

ABD'nin Esad düşmanlığı ve iç savaş kışkırtıcılığı uğruna sınırlarımızda dolaşmasına sessiz kaldığı IŞİD'i yok etmek için on ay önce 71 şehit veren Türkiye, Pentagon'un pervasızca koruyup kolladığı PKK'ya karşı 3 haftada 20 şehit vermişken, en önemli soruyu ısrarla yineleyelim; "Suriye'de taşeronlar belli de asıl düşman kim?.."

Yazarın Diğer Yazıları