Suriye Türkleri

Kilis’ten Suriye’ye geçer geçmez sınırda Kilis’teki Türk köylerinin devamı olan Türk köyleri Halep’e kadar uzanan yolun sağında ve solunda uzanır gider. Halep’e gelince kentin mimarisi ve insani dokusu ile Türk karakterini görürsünüz. Ancak neden ise bize bu kadar yakın olan Suriye Türkleri hiçbir zaman Türkiye’nin mesela Kerkük Türkleri gibi gündeminde olmamıştır. Oysa Suriye Türkleri, sadece Osmanlı devletinin bölgeyi ele geçirmesi sonrasında Suriye’ye yerleşmiş “Evlad-ı Fatihan” değil. Aksine Anadolu’da Türk varlığından önce bugünkü Suriye coğrafyasında bir dizi Türk devleti ve beyliği kurulmuş. Bunlardan birisi de Suriye Selçuklu devletidir. Osmanlı devleti de Suriye’yi resmi adı “Et Devletül Türkiye” olan Mısır Türklerinin elinden Yavuz Sultan Selim Han döneminde almıştır.
Suriye Türklerinden kaza ile bahsedilir ise “Aaa evet, Bayır-Bucak Türkmenleri” der geçeriz. Halbuki meselenin hiç de öyle olmadığını Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu, “Avrasya Dosyası” nın Sonbahar 1995, Cilt. 2 Sayı: 3’de “Suriye Türkleri” başlıklı makalesinde ortaya koymuştur. Özellikle Lazkiye ve Halep bölgesinde yaşayan Türkleri ilçe ve köy bazında tespit ederek yayımlamıştır. Birkaç ay önce ORSAM da Suriye Türkleri konusunda kapsamlı bir rapor yayınladı.
Bugün Suriye Türkleri Derneği’nin son verileri ile Suriye Türkleri’nin Suriye’nin hangi bölgelerinde yaşadıkları ve özelliklerinin neler olduğuna kısaca değineceğiz. Halep Türkleri, Gaziantep ağzı ile konuşan, milli kimliklerini muhafaza eden bir Türk grubu. Lazkiye Türkleri, veya diğer adı ile Bayır-Bucak Türkleri, Hatay ağzı ile konuşan ve milli kimliklerini muhafaza eden bir Türk grubu. Rakka Türkleri, Şanlıurfa ağzı ile konuşuyorlar. Bu aynı zamanda Kerkük ağzına yakın bir Türkçe. İdlip Türkleri, Hatay’ın güney batısında yerleşikler ve büyük ölçüde asimile olmuş durumdalar. Türk olduklarını bilmekle beraber Arapça konuşuyorlar. Hasek/Kamışlı bölgesinde geniş bir Türk köylü ağı var. Humus Türkleri, Suriye’nin en yoğun asimilasyona maruz kalan Türkleri. Kısa bir süre önce Esad rejiminin baskı altına aldığı Humus’un Bab Amr semtinin % 60’ı Türklerden oluşuyor. Şam’ın aristokrat aileleri Türk kökenli aileler.
Golan Türkleri, Suriye Türklerinin en şanssızları arasındadır. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nın önemli bir bölümü Golan Tepeleri’nin Türk köyleri bölümünde olmuştur. Köylerini ve evlerini kaybeden Golan Türkleri ki sayıları 50 bin civarındadır, Şam’ın banliyölerinde yaşamaktadır. Golan Türklerinin milli bilinçleri yüksektir.
Suriye Türkleri ile ilgili ne yazık ki 1918 sonrasını kapsayan kapsamlı ve düzenli bir bilgi yoktur. Suriye Türklerinin Anadolu’dan uzun süre kopmadığını biliyoruz. Ancak kırsal alanda yaşayan Türkler, milli kimliklerini korurken, kentlerde yaşayanlar daha hızlı asimile oldular. Milli Mücadele sırasında Halep Türkleri, Antep’in Fransız/Ermeni ordusuna karşı direnişine lojistik destek vermişlerdir.
1939’da bir Halepli Türk, Ankara’dan önünde ayyıldız olan şapkalar alıp Halep’te Türklere dağıtınca Türklere yönelik baskılar artmıştır. 1959’da Mustafa Hamet isimli bir Türk, Türkmen Partisi adlı bir parti kurmayı istedi ise de reddedilmiştir. 1994’de Bayır-Bucak Türkleri, bir aydın hareketi başlatmak istediler ise de Hafız Esad tarafından şiddetle bastırılmıştır. 1600 Türk aydın hapishaneye atılmış, sivil hakları ellerinden alınmış, diplomaları iptal edilmiştir.
İnternetten Suriye’nin nüfus yapısı ile ilgili bir araştırma yaparsanız göreceğiniz şey, Suriye’de hiç Türkün yaşamadığıdır. Bu inanılır gibi bir şey değildir. Küçük on bin kişilik gruplardan bahsedilir ancak, 1.5 milyonu hâlâ Türkçe konuşan 2 milyonu ise Arapça konuşan ancak Türk olduğunu bilen 3.5 milyon Türk’ten bahsedilmez.
Suriye’de bir iç savaş çıkar ise bu iç savaştan en fazla zarar görecek olanlar, Irak’ta olduğu gibi Türkler olacaktır. Bütün gruplar az veya çok silahlı ve savaşa hazırdırlar. Ancak Türkler, silahsız, örgütsüz ve dağınık durumdadırlar.
Suriye demokratikleşmeli midir? Bu konuda iki farklı görüş vardır. Birinci görüş, “Evet Suriye demokratikleşmelidir ve bunun için Suriye’de bir dış askeri müdahale sonucunda Esad rejimi yıkılmalı ve Suriye’ye demokrasi ihraç edilmelidir” tezini savunmaktadır. İkinci görüş ise, “Evet Suriye demokratikleşmelidir, ancak bir dış askeri müdahale ile değil, Esad ve muhalifleri aynı masa etrafında oturmaya ve serbest ve adil bir seçimin gerçekleşmesine zorlayacak bir politikanın yaşama geçmesi sağlanmalıdır” tezini savunmaktadır. Suriye’de Türkler de demokratik bir Suriye’nin yurttaşları olarak yaşamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları