Suriye sınırındaki asıl kaos!..
ANTEP/URFA- Türkiye; son beş yılda neredeyse her alanda kendi ayağına kurşun sıkan bir siyaset anlayışının ülke genelinde yolaçtığı sosyo-ekonomik kaosun altında çırpınırken, Güneydoğu'da neler oluyor acaba?..
5 yıl öncesine kadar cıvıl cıvıldı Güneydoğu kentleri... Sınır ticareti bölgeyi her an ayakta tutuyor, turistler otellere sığmıyor, sosyal yaşam ise olabildiğince canlılığını koruyordu...
Antep ve Urfa'yı İpek Yolu üzerinden Habur Sınır Kapısı'na bağlayan upuzun kara yolunda onbinlerce TIR sınır ticaretinin konvoylarını oluşturuyor, turist araçları ise Urfa, Adıyaman ve Mardin gibi tarihi-kültürel dokusu etkili olan kentlerin ören yerlerinde park edecek yer bulamıyordu...
Velhasıl; PKK, IŞİD, kaçakçılık ve kimi feodal sorunlara rağmen Güneydoğu kendi yağında kavrulurken, sınır ticaretinden kaynaklanan ekonomik canlılık bölgenin sosyal yaşamını ayakta tutuyor, insanlar tüm olumsuzluklara rağmen yaşamlarını sürdürebiliyordu...
Siyasetin, hesapsız-kitapsız diplomatik rezaletlerinin yolaçtığı etkiler Türkiye'nin sosyo-kültürel açıdan en çok dikkati çeken coğrafyasında da yaşamı durdurmuş gibi...
Aslında ortada olan, görünen, herkesin isyan ettiği ve ne yazık ki teslim olmuş medyanın ülke geneline yansıtmadığı vahim yıkımlar yaşanıyor Güneydoğu'da...
Türkiye'ye hem tarımsal hem ticari hem ihracat-ithalat yoğunluğu hem de önemli turizm potansiyeli açısından büyük katkı sunan Güneydoğu eski coşkulu günlerini tamamen yitirmiş...
Ve ne yazık ki; tarihçi İbn-i Cübeyir'in 1200'li yıllardaki Moğol saldırılarıyla ilgili, "Harran'ın balı kaymağı yok oldu" demesi gibi, sınırdaki terör ve komşu devletlerdeki "iç savaş" karmaşası nedeniyle Güneydoğu'nun da tadı tuzu iyice kaçmış...
Kepenk indiren Antep...
Antep'te çarşılar bomboş... Kapalı çarşı ve çevresindeki canlılık çoktan tarihe karışmış...
Tüm Güneydoğu'yu kaosa sürükleyen PKK terörü değil yalnızca, son 5 yılda etkisini artıran ve bölgede iyice palazlanan El Kaide-IŞİD eylemleri de Antep'i ciddi güvenlik darboğazına sürüklemiş...
Selefi militanların bazı mahallelerde kurtarılmış bölgeler oluşturduğu Antep'te, örgüt son beş yılda 20'den fazla kanlı eyleme imza atınca yörede pek huzur kalmamış...
Antep'te Selefi teröristler düğünleri bile hedef almıştı... İntihar saldırılarında katliamlar yaşanan Antep'te, dinci militanlar defalarca polisle çatışınca, bölge neredeyse El Kaide-IŞİD yapılanmasının önemli karargahlarından biri haline gelmiş... Tıpkı 2000 yılı öncesinde Hizbullah'ın bölgede etkin olması gibi!..
İşte bu tabloya bir de Suriye krizinin etkileri eklenince Antep'te yalnızca sanayi değil, tarımsal faaliyetler ve hayvancılık da darbe almış, turizm ise büyük yıkım yaşamış...
Yöre insanı özellikle son 3 yıldır bölgeye turist akışının iyice kesildiğini, vergi borcu altında da inleyen esnafın isyan halinde olduğuna dikkat çekiyor...
Bir zamanlar Güneydoğu'da "sanayinin başkenti" olan ve GAP ürünlerini işlemek üzere devletin de altyapıyı desteklediği kentte, sanayi de ne yazık ki eski etkisini yitirmiş durumda...
Suriye'ye ihracat yapanlar tarafından canlandırılan alışveriş merkezlerinin kapılarına kilit vurulması Antep'i sınır ticaretinde yıkıma sürüklerken, kentte işsizlik büyük boyutlara ulaşmış...
Çünkü her yerde ucuz iş gücü olarak Suriyeliler çalışıyor, bu da sosyal yaşamda ciddi çatışmalara yolaçıyor... Antepli iş adamı Hasan Hüseyin Şarklı manzarayı şöyle yansıtıyor;
"Kentte halı, iplik, ayakkabı ve diğer sektörlerde faaliyet gösteren 100'den fazla fabrika kapandı... 600 bini aşkın Suriyelinin yarattığı vergisiz-kayıt dışı ekonomik çark yerli ticareti vurdu. Irak, İran, Libya ve Suriye'ye ihracat yapan Antep ve Kilis ekonomisi tarihin en büyük çöküşünü yaşadı... Suriyeliler yalnızca kendi ekonomilerini değil, kendi çetelerini de oluşturdular!.."
Büyüyen Urfa'nın çıkmazı...
"GAP'ın başkent"i olarak nitelenen Urfa'nın ekonomik sorunları da Antep'den farklı değil... Hatta daha kötü...
Devletin 32 milyar dolarlık yatırımla ortaya çıkardığı GAP'la büyümesi hedeflenen Urfa, tarihi ve kültürel varlıklarıyla dikkat çekiyor, fiziki bir büyüme yaşıyor ancak ticaret yaşamının yıkımlarından etkilenmekten de kurtulamıyor...
Sanayileşmenin kentsel yapılaşmanın yanında neredeyse yüzde 30 düzeyinde kaldığı Urfa da, bölgeye yerleşen 600 bini aşkın Suriyeli'nin yolaçtığı şokun etkileriyle sarsılmaya devam ediyor...
Urfa şehir olarak büyüyor ama hem sanayi, hem tarımsal sektör, hem de turizm açısından eski gücünü giderek yitiriyor...
Plansız yapılaşma tarım alanlarını da vururken, 5 yılda nüfusu 1 milyondan neredeyse 2 milyona ulaşan şehir, yoğun nüfusun yanısıra, Suriyelilerin ticari yaşamda giderek daha fazla etkili olmasının sıkıntıları altında eziliyor...
Velhasıl Urfa da, terörden kaynaklanan bölgesel göçün yanısıra, sığınmacı istilasının altında da sarsılırken, AKP iktidarının hatalı diplomasisi nedeniyle çöküş yaşayan sınır ticaretinin canlanmasını bekliyor...
Antep, Urfa, Adıyaman ve Mardin'in sorunları benzer aslında... Eskiden sanayinin olmadığı bölge, tam da GAP'la kalkınmayı beklerken, Suriye, Irak ve son olarak İran'daki kaosun sıkıntılarını yaşıyor, giderek artan sorunların altında nasıl ayağa kalkacağını da bilemiyor...
Özetle; üç yıl öncesine kadar yalnızca PKK terörü nedeniyle sarsılan Güneydoğu son beş yılda ise AKP'nin skandal Suriye politikasının işkencesini yaşıyor...
Merak ediyoruz; son 30 yıldaki terör kıskacıyla Türkiye'ye büyük yıkımlar yaşatan Güneydoğu, sınır kaosunun darbeleriyle tükenirken, muhalefet partilerinin dikkatlerini neden çekmiyor acaba?..