Sultanların korumasındaki bir başkan
Hani bir söz vardır; "Neresinden tutayım?" Kharkiv'den geriye sadece koca bir enkaz kaldı. Hatırlayın maçın oynanacağı gün yazdıklarımı. Öncelikle M. Lucescu için yenilgi sonrası neler söyleyeceği tahminimi:
"En fazla dört Türk futbolcusunun yer aldığı takımlardan oluşan bir ligden bu kadar".
Aynen öyle oldu. Rumen teknik direktöre bir soru sormak istiyorum; "Görevi kabul ederken bunları bilmiyor muydun?" Kalkmış toydan sonra nara atıyor. Bir konuda ise Lucescu'nun hakkını yemeyelim. İlk gol ofsayt. Peşinden aut çizgisi dışından yapılan ve yardımcı hakemin seyirci kaldığı ikinci gol. Cengiz Ünder'in kolundan çekilip düşürülmesine verilmeyen penaltı. David Fernandez Borbalan yönetimdeki İspanyol hakemlerin yenilgimizde katkıları büyük. Dikkat edin sadece politikada değil, sporda da ayak oyunları başladı. Basketbolda Rusya'ya mağlup olmamızın ana nedeni İtalyan hakemdi. Geciksek bile onu da kayda geçelim.
Bu nasıl taktik
Sahaya sürülen takım için kimse idealdi diyemez. Taktik verilmiş miydi bilemiyorum. Rumen, Ukrayna futbolunu biliyor diye tahmin etmiştik. Oysa tam tersi oldu. Rakibini iyi okuyan Andriy Sevçenko idi. Emre Belözoğlu'nu kilitleyip işi bitirdi.
Yıldırım Demirören'in başkanlık yaptığı dönemde Beşiktaş'ın parasal dahil her anlamda battığını yazmıştım. O dönem yaptığım bir benzetme çok tutmuştu; "Sultan Kâbus oğluna futbol takımı satın almış, o da oynuyor". Kartal, büyük borç yüküyle birlikte ancak oğul Demirören'den kurtarılabildi. Bu defa karşımıza bir başka isim çıktı; "Sultan Tayyip". Tuttu Jr'u Türkiye Futbol Federasyonu'nun başına getirdi. Sakın "demokratik seçim" lafı etmeyin. "Ne derse o" dönemindeyiz. Seçilmek için "işaret parmağı" yetiyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu aralar metal yorgunlarını kızağa çekiyor. Aman futbolun başındakini unutmasın. Vefalı olmayı severim, her zaman saygım vardır. Ancak, Türk futbolseveri koro halinde bağırıyor; "Yeter, Yıldırım, yeter". Kendini emekliliğe programlamış Lucescu'yu kim getirdi. Adanademirspor'daki görevine son verilen Tayfur Havutçu'yu yardımcılığa atamasına ne diyeceksiniz? Cennetmekan Süleyman Seba'nın yeğeni olmak imtiyaz değildir. Tıpkı Erdoğan Demirören'in oğlu olmak gibi!
Naklen yayın
Maçın naklen yayınının Acun Ilıcalı'ya verilmesi dahi tartışmalı. Öyle bir dönemdeyiz ki, her şey siyasi düşünce ve katkıdan geçiyor. "En çok parayı o verdi" savunmasına inanıyorsam namerdim. Ilıcalı, bir yandan dördüncü nikahının hazırlığına yaparken, bu işleri de kaçırmıyor. Olayları tepeden çözüyor. Akıllı. Birkaç yıl sonra NBC'ye ortak olursa şaşırmayın. O da velinimeti gibi vefalı. Ukrayna-Türkiye maçının yorumlayanı İlhan Mansız'dı. Hani meşhur Kafkasya sözündeki gibi; "Gel bana bir adım. Geleyim sana iki adım". Mansız'ın fusbol maçları ve Survivor'daki katkıları, kendisine "yol, su, elektrik olarak" geri dönmekte. Yoksa bu ses tonu ile oyunu okuması mümkün değil. Yorumculuk için yetersiz. TV-8'de görev verilmesi, sırf geçmişteki emeklerinin karşılığıdır.
Gelelim Eskişehir'e
Hırvatistan'la Çarşamba günü Eskişehir'de oynuyoruz. Eğer mucize gerçekleştirirsek yine ümitleniriz. Bu kez en büyük gücü olağanüstü seyirciden alacağız. Akıl veren çok. Onlara ben de katılacağım. Lucescu'nun yerinde olsam sahaya Arda Turan ve Oğuzhan Özyakup'la çıkarım. "Kendi kendini sakatlama rekortmeni" Serdar Aziz'in yerine kimi oynatacak bakın onu bilmiyorum. Gözümün önünden gitmeyen tek şey Oblasny stadında iki futbolcumuzun aynı anda iki ayrı topla taç atmasıydı. Önemli olan böylesi paniğe engel olmak.
Lucescu orada "4 maçta bize 10 puan yetmeyebilir" demişti. Geride üç oyun kaldı. Yani, toplanacak puanın azamisi 9. Bu yüzden Finlandiya'nın iddialı İzlanda'yı yenmesinin bize faydası kalmadı.
Sonrası
Aklı başında olan herkes şunu iyi bilmeli. Hedefi sadece "Türkiye Ligi şampiyonluğu" olan transfer sistemi tutmadı. Futbolumuzun kurtuluşu "altyapıda". Hizmete açılan statlara lafımız yok. Bunları planlarken yanıbaşlarına sekizer-onar miniklerini inşa etmek şart. Örneğin koca Fenerbahçe'nin tüm altyapı takımları aynı yerde çalışıyor. Saat yetmediğinden bu işi birlikte yapıyor. Hani kimi mahrumiyet bölgelerindeki gibi. Tüm sınıflar aynı yerde. Beşiktaş'ı da Galatasaray'ı da farksız. Bakmayın siz sağda solda gördüğünüz sözde kulüp sahalarına. Onlar uyanıkların para kazanma tezgâhı.
***
BİR UYARI: M. Lucescu'nun tercümanı, simültane konuşuyor. İki kişi aynı anda ağzını açınca anlayana aşkolsun. TFF yetkililerine sesleniyorum. Biri lafını bitirince öteki başlasın. Bunu akıl etmek çok mu zor.
...
ÖZEL NOT: Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçı öncesi "iki hocadan biri gider demiştim". Bildiğiniz gibi Ümit Özat yollandı. Nedeni yenilgi değil. Özat, her Fenerbahçe maçı sonrasında olduğu gibi "rakibimiz büyük firma" dedi ve bardağı taşırdı. Yani sonunda kapının önüne yollandı.