Suikast, ABD'nin panik atağıdır!
Ankara'da Rus Büyükelçisine suikast olayının Türk-Rus ilişkilerini bozma hedefine dönük olduğu yolunda başta Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin olmak üzere hemen herkes hemfikir.
Rusya Savunma Bakanlığı Kamu Konseyi Başkanı ve Ulusal Savunma dergisinin baş editörü İgor Korotçenko, "Partnerlerimiz bize karşı daha ne gibi sürprizler hazırlıyor? Ankara'da Rus Büyükelçi'nin öldürülmesi, yalnız hareket eden bir teröristin eylemi değil, bu, ipleri Körfez bölgesine veya okyanusun öbür tarafına uzanan bir komplodur." diyor.
İngiltere ne diyor peki? Times gazetesinde, "Cinayet, Putin'in Erdoğan'la yeni ittifakında gerilime yol açacak" başlıklı bir analiz yayınlandı.
Guardian gazetesinde ise Dünya Haberleri Editörü Julian Borger tarafından kaleme alınan analizde, cinayetin Türkiye ve Rusya'yı daha da yakınlaştırabileceği ifade ediliyor.
***
Peki cinayeti işletenler, böyle bir saldırının ters tepeceğini öngöremeyecek kadar akılsız mı? Değilse bekledikleri fayda nedir? Beşiktaş'ta Türk polisine, Kayseri'de Türk komandosuna yapılan saldırılar ile Rus Büyükelçisine suikast aynı merkezden planlanmış göründüğüne göre, Türkiye'yi "yönetilemez bir ülke" durumuna getirmeye uğraştıkları söylenebilir. Bu da Türkiye'nin kendi iç meseleleriyle uğraşırken, Suriye krizine müdahale etme imkânını yok edebilir. Türkiye, Rusya ve İran'ın dışişleri bakanlarının, suikasta rağmen Moskova'da toplanması ve Suriye'de kalıcı ateşkes için daha hızlı çalışma kararı alması gösteriyor ki bu saldırı, Suriye krizinde ABD, İngiltere ve İsrail'in devre dışı bırakılmasına bir cevaptır.
Olayı katilin yetiştiği ortamdan hareket ederek sadece FETÖ'ye yıkmak ve arkasındaki gücü görmezden gelmek, Türkiye'ye bir yarar sağlamaz, Üstelik bu kişi, FETÖ ile mücadele başlatıldıktan sonra polislik mesleğine kabul edilmiştir! Bu durum, FETÖ operasyonlarının da yanlış yürütüldüğünün somut bir delilidir.
***
Şu bir gerçek ki Batı dünyası, özellikle İngiltere, dış politikasını Rus-Türk düşmanlığı eksenine oturtmuştur. Bu itibarla Türkiye ile Rusya'nın yakınlaşması, Tayyip Erdoğan'ın Halep'teki silahlı güçlerin çıkarılması konusunda Rusya ile anlaşması ve böylece Suriye ordusunun şehri ele geçirmesi, Batılı güçleri çılgına çevirmiş durumdadır. Suikast, böyle bir "panik atak"ın eseridir!
Attila İlhan'ın tarihi tespitini bir defa daha hatırlatmak istiyorum:
-Lord Palmerston bir bakıyor ki İngiltere, hatta Avrupa'ya tehdit, Türkler ve Ruslardan gelmektedir. Şimdi bunun çaresini nasıl buluyorlar? İkisini birbirine kırdırmakla! İkisini birbirine kırdırırlarsa, Avrupa rahat eder... Rusya, Avrupa'yı tehdit etmeye başlayınca, diyorlar ki, "Bizi bırakın Türklerin topraklarını alın." Bize de diyorlar ki, "Rusya'nın gözü senin topraklarında..." Artık biz kedi-köpek gibi Ruslarla savaşıyoruz.
Bunu anlayan iki kişi var; Lenin ile Mustafa Kemal Paşa... " Bu fırsatı vermeyelim" diye bu düşmanlığı kestirip atıyorlar ve Türkiye de Rusya da bir tek onların döneminde rahat nefes alabiliyor. Çünkü Batı giremiyor. Batı dışarıdadır.
Bunu Graham Fuller geldi, söyledi 1990'da... Bunlar dediler ki, "Türkler'in Mustafa Kemal Paşa'ya düşkünlüğü çok iyi değildir. Bundan vazgeçmeleri iyi olur." Onun için Türkiye'de dini ele aldılar...
***
Bugün de değişen bir şey yok. Katilin dilinde de İslâmi mesajlar var ama eylemiyle ABD'ye hizmet etti.
Türkiye-Rusya dostluğu, İran'ın da katılmasıyla Büyük Orta Doğu Projesi'ni sona erdiriyor. Projeyi Amerikan yönetimine kabul ettiren Bernard Lewis, hem İngiltere hem ABD vatandaşıdır ama Yahudi kökenlidir. ABD-İngiltere-İsrail ittifakını şahsında temsil etmektedir ve projesi Halep'te tehlikeye girmiştir!