Suç, halkoyuna sunulursa ne olur?
İşin doğrusu, yapılan Anayasa değişikliği, Anayasa'nın ve hukukun evrensel ilkelerine aykırıdır ve suçtur.
Konusu suç teşkil eden, egemenliği bir kişiye veren ve yasama yetkisini ortak çıkaran bir Meclis kararını referandumla halka sunmak, suçu ortadan kaldırmaz!
Hukuk, "diktatör hakları" oluşturmak için var edilmemiştir. Hukuk "hak" kavramından türemiştir. Halk da onaylasa suçun suç olma niteliği değişmez!
***
Bir defa, 15 Temmuz darbe girişimine sebep olan devlet içindeki FETÖ kadrolaşmasını, AKP iktidarı yapmıştır. Bu da ağır bir suçtur. Türk Milleti'ne ait olan egemenlik bir zümreye terk edilmiştir. Üstelik FETÖ'nün yargıya tamamen hâkim olmasını sağlayan Anayasa değişikliği de 12 Eylül 2010'da halk tarafından referandumda onaylanmıştır. Halk o zaman "Alevi hâkimler gidecek, Müslüman hâkimler gelecek" diye ikna edilmiştir!
Anayasa Mahkemesi'nde, HSYK'da, Yargıtay'da, Danıştay'da görevli bu "Müslüman hâkimler", şimdi ya yakalanıp tutuklanıyor ya da kaçıyor. Kaçanlar hakkında yakalama kararı var...
E hani bu kadrolar referandum sayesinde gelmişti?
***
AKP iktidarı süresince, Müslümanlara yapılan zulümler, Ebu Lehep'in zulmünü geçti. Ebu Lehep, ilk Müslümanlara işkence ediyordu, AKP iktidarında, "Müslüman" dedikleri, hâkimler, savcılar ve polisler, Türk ordusunun en seçkin subaylarına öyle manevi işkencede bulundular ki kimi kanserden, kimi kalp krizinden kimi de beyin kanamasından şehit oldu.
Ve bütün bunları yaparken de Atatürk'ün karşısına Abdülhamid'i çıkardılar!
Hacı Beyazıt, mesajında, "Abdülhamit han, çökmüş bir devleti 33 sene ayakta tuttu; bunlar sapasağlam dini ve tarihi mirasın üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'ni 14 senede BOP'un alt yapısını oluşturmak için komşunun bağımsızlığına, namusuna, birliğine tecavüz ederek yedi bitirdi. Abdülhamid han şimdi hayatta olsaydı, AKP'ye atlarını bile teslim etmezdi. İyi bilinsin ki bu âlemde her ne yapılır ise asla yapanın, sebep olanın peşini bırakmaz!" diyor.
***
Yine ayrılıkçı, bölücü hareketi, "çözüm süreci" boyunca destekleyen, bölgeye silah yığınağı yapmasına ve hendek kazmasına seyirci kalan da AKP iktidarıdır. Bu suçlarını kendileri de itiraf etmişlerdir.
Şimdi, çözüm sürecinde yapamadıklarını, yani özerklik vermeyi, eyalet sistemini, federasyonu hayata geçirmek için mi halktan onay bekliyorlar?
---
İsrail'den
mektup var!
---
Yeniçağ'ın, İsrail'de de sıkı takipçileri olduğunu biliyorum. Tel Aviv'den Menteş Azuz, "Suriye'de İsrail plânını kim uyguladı?" başlıklı yazımdan rahatsız olmuş. Özetle şöyle yazıyor:
"Makalenizi, İsrail Strateji uzmanı Oded Yinon'un 1982'de öngördüğü bir projeye dayandırarak BOP'un uygulandığını iddia etmenizi hayretle okudum.
Amaç sadece tehditleri ortadan kaldırmak olabilir mi?
Hem, Oded Yinon da kimmiş? Ortadoğu'da neredeyse ayda bir değişen konjonktürde, sözlerinin ne kadar değeri vardır? Ben-Gurion'un söylediklerini bile, 'siyasi strateji gereği' uygulayamayan, İran'a verdiği destekten bin pişman olan İsrail'i, 35 yıl önce önerilmiş bir plandan sorumlu tutmanın ne anlama geldiğini anlayan anlıyor. Hele ki antisemit bir gazete ve orada yorumlarda bulunanları daha iyi anlıyor."
***
Bu mesajı, bilginiz olsun diye ve son cümlesi için yayınladım! İsrail ile ilgili gerçekleri yazan herkesi antisemitizm yani Yahudi aleyhtarlığı ile suçlamak, "özgür düşünceye terör uygulamak"tır. Biz, hiçbir milletin dostu veya düşmanı değiliz. Biz hakkın ve hukukun yanındayız. Irak ve Suriye'nin, 35 yıl önceki Oded Yinon plânındaki gibi parçalandığı gerçeğini dünya görmüyor mu?