Spekülatif tuzak
TÜİK tarafından yayınlanan, Nisan ayı Finansal Yatırım Araçları reel getiri oranları aynı zamanda ekonominin spekülatif boyutunu da gösteriyor. Yüzde 10 dolayında bir enflasyon olmasına rağmen, faiz, Borsa, döviz ve altın gibi finansal tasarruf araçlarının, enflasyondan arındırılmış reel getiri oranları bir yılda yüzde 34, ertesi yılda eksi yüzde 21 olursa, bunların adına yatırım araçları denmez, spekülasyon araçları denir. Bu dediğim oranlar 2013 ve 2014 yıllarında Borsa'nın yıllık reel getiri oranlarıdır.
Tüm finansal tasarruf araçlarının reel getiri oranlarını özetleyen aşağıdaki tabloda, nasıl bir anarşi olduğu net olarak görünüyor.
*********************************
Finansal Yatırım Araçlarının Nisan Ayında
TÜFE'ye Göre Yıllık Reel Getiri Oranları
-----------------------------------------------------------------------------------
2013 2014 2015 2016 2017
--------- --------- ---------- --------- ---------
Faiz 0.40 - 3.55 - 2.55 - 1.56 - 1.38
Borsa 30.53 - 21.27 6.21 - 4.68 - 3.50
Dolar - 4.86 8.21 15.54 0.33 15.12
Euro - 5.93 14.87 - 9.69 5.36 8.79
Külçe Altın - 13.57 - 6.66 6.82 3.83 17.79
DİBS - - 2.17 0.75 2.10 - 5.67
*************************************
1- 2017 Nisan ayında, yüzde 17.79 oranıyla yıllık olarak en fazla reel getiriyi altın sağlamış. Altın son üç yıldır artıyor. Ancak nereye kadar artacağını tahmin etmek zordur. Zira piyasada kırılganlık yanında altın üreten ülkelerin kararı da altın fiyatlarını etkiliyor.
2- Faiz, hem mevduat faizi olarak, hem de DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) olarak son 4 senedir tasarruf sahibine kayıp getiriyor. O kadar ki 2013 Nisan ayında bankaya 100 lira yatıranın parasının 2017 Nisan'da reel getiri oranı eksi 9.35 olmuş.. Yani bir yandan nominal faiz geliri olmuş ve fakat öte yandan enflasyon oranı faizden daha yüksek olduğu için mevduat sahibinin parasının satın alma gücü azalmıştır. Söz gelimi bir kişi 2013 yılında 100 lirası ile 100 yumurta satın alabiliyorken, dört yıl sonra aynı 100 lirası ve faizleriyle birlikte ancak 90.65 yumurta alabiliyor.
Bu şartlarda, mevduata yatan para için tasarruf aracı demek mümkün değil. Satın alma gücü mevduat sahibinden bankaya geçmiştir. Banka reel faiz vermek yerine, mevduat sahibi bankaya vergi benzeri bir reel gelir transfer etmiştir.
Yine bu durumda Türkiye'de parası eriyen neden elinde TL tutsun? Neden tasarruf etsin?
***************************************
Nisan Ayında TÜFE'ye Göre Yıllık Reel Faiz
--------------------------------------------------------------------------------
Reel 100 Liranın
Yıllar Faiz Reel Değeri
------------ ------------ -----------------------
2013 - 100.00
2014 - 3.55 96.45
2015 - 2.55 93.81
2016 - 1.56 92.15
2017 - 1.38 90.65
(Not: 100 liralık mevduatın satın alma gücü 4 yılda 9.35 lira eridi. )
******************************************
Ülkeler, spekülasyon tuzağına düşmemek için, radikal önlemler alır ve politikalar belirler. Biz ise elimizde çalışan DPT'yi kapattık, planlamayı ve devleti devre dışında bıraktık. Gerçekte devletin bir görevi de, piyasada spekülasyonu önlemek ve rekabetin önünü açmaktır. Tersine kontrolsüz spekülatif sıcak paraya sarıldık. Kaynağı belirsiz para girişleri arttı. Sonra dünyada sermaye hareketleri yavaşladı. Serap ve rüyadan uyandık Şimdi ceremesini çekiyoruz. Sıcak paranın kur baskısı bitince doların reel getiri oranı dört yılda yüzde 44 oldu. (Aşağıdaki tablo.)
**************************
Dolarda Spekülatif Getiri
-----------------------------------------------------------------------
Dolarda Doların Reel
Yıllar Reel Artış Değeri
------------- -------------------- ---------------------------
2013 - 100.00
2014 8.21 108.21
2015 15.54 125.03
2016 0.33 125.44
2017 15.12 144.41
*******************************************
Sonuç: Birleşmiş Milletler araştırmasında Türkiye, dünyanın en kırılgan ülkesi olarak ilan edildi. Bunun nedeni yukarıdaki tablolardan anlaşılıyor? Kırılganlığın çözümü ise, bugünkü günübirlik bakkal hesabıyla mümkün değil. Hâlâ faizler düşsün diye ısrar eden bir anlayışla bu iş sittin sene çözülmez.