'Slogan' ve 'ihale'
Darbe teşebbüsü, günahları örtmek için bahane olmamalıdır.
"Yandaş" Salih Tuna, Ülke TV'de (Kanal 7'nin bünyesinde. Kanal 7 Ak Parti'nin sesidir.), Ak Parti'nin gençlik kollarını bayağı bayağı tenkit etti. Öyle sıradan bir tenkit değil; töhmet altında bırakan bir tenkit.
Bir "yandaş"ın, kendi partisinin açıklarını ortaya dökmesi ender görülür. ("Yandaş" gazeteciler de bir elin iki veya üç parmağını geçmez. Onlar da, "Bizim mahallenin patavatsızları... Ne yapacaksın işte!.." anlayışıyla sineye çekilir.)
Salih Tuna olmadık bir zamanda, hem de Fetullah Gülen ve bağımlılarıyla, "yolsuzluk"la patlayan ve kanlı darbeye kadar uzanan bir çatışmaya girişilmişken "ihale"den bahsetmiş, Ak Parti'nin en zayıf damarına basmış, "Ak Parti gençliği 15 Temmuz'dan sonra bir slogan üretememiştir. Aferin ihale işlerini beceriyorlar." deme cesaretini göstermiştir. (Ne zaman söylerse söylesin: neticede böyle bir söz ağzından çıkmıştır.)
Bir fotoğraf gördüm: Bir kamyonetin üstündeler galiba. Parmak işaretleri farklı farklı... Biri Recep T. Erdoğan'ın çok sevdiği Mısır'dan ithal dört parmak, biri tek parmak (hani namazda oturulduğunda, kimileri, "Ettehiyyâtü"yü okurken "kelime-i şehadet"e geldiğinde sağ eliyle dizinin üzerinde "Allah birdir" manasına tek parmak işareti yaparlar. İşaret oradan çıkma.), biri Necmettin Erbakan'ın icadı dört parmağı yumuk bodur başparmak, biri Bozkurt işareti yapıyordu. Ve hepsi asıl "vahdet" (birlik) bayrağı olan "Türk bayrağı" altında darbeye direnci sembolize ediyorlardı. (Yeğenimin tankın karşısına dikilip tek parmak işareti yaparken kolundan vurulduğunu yazmış, fotoğrafını da vermiştim. Sonradan söylediler... Akademisyen iki büyük kızım da, bulundukları şehirde, arabalarına Türk bayrağını takıp sokaklara çıkmışlar.)
Gördüğüm şu: Sokakları yine motive edenler Ülkücüler... Geçmişten sokağa çıkmaya alışkınlar. Ak Partililer elbette yekûn teşkil ediyorlar ama, heyecanı kalabalıklara dalga dalga yayanlar da Ülkücü Hareket'ten gelenler. Küllendirilen, tüm söndürülmek için üstüne kova kova su dökülmek istenen Milliyetçi Hareketçilerin... Protest ruh canlanıvermiş ve Salih'in "ihaleci" dediği gençliği de peşinden sürüklemiş.
"Ya Allah... Bismillah... Allahu Ekber", sık söyleniyordu. Bu Malazgirt Marşı'nın nakaratıdır. Marşı, 1971'de, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Malazgirt Zaferi'nin 900. yıldönümünde yazmıştı... O zamandan beri söylenegelir. Şimdi "darbe"de, herkesin dilinde idi. Bu tür dinî nakaratı, şiirden koparıp tekrar etmeyi çok önce tenkit ettiğimi tekrar yazayım.
En çok çalınan müzik "Türkiyem" idi... Beste Milliyetçi Hareket içinden Mustafa Yıldızdoğan'a aittir. En güzel okuyan da odur. Güftesini merak ettiniz mi? Ülkücü Hareket'in yazar ve şairi rahmetli Dilaver Cebeci'dir. Şiir insanın içine işler. Bu sütunda bir ara vermiştim.
Yine "Dostun kim düşmanın kim sez oğlum" nakaratlı "Bil Oğlum" türküsü sık çalınmıştır. Söyleyene bakın: Esat Kabaklı... O da Hareket'in içinden. Rahmetli arkadaşımız Servet Kabaklı'nın amcasının oğlu. Güfte de, Servet'in ağabeyi Serhat Kabaklı'ya ait.
İhale meselesini elbette "yandaşlar" gibi bilemem; ama, slogan üretemedikleri belli. En fazla söyleyebildikleri, maçta "Oley!.. Oley!.." der gibi, melodik, Reis'in adını tekrarlamadır.