‘Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur’
“Yanış” nedir desem kaç kişi bilir! Bu kelimeyi öyle yazıldığı gibi okuyamazsınız. Ortadaki ses “nazal n”dir. Eski yazıda “sağır kef” dediğimiz Türkçeye has bir harfle belirtilir. “Deniz”, “gönül” ve daha birçok kelimede orta ses “nazal n”dir.
“Yanış”ı okurken “n” sesi biraz uzar gibi genizden çıkar. “Yanlış” kelimesinin Anadolu ağzında söylenişi diyeceksiniz... Değil. Ben de ilk başta öyle sandım. “Yağnış” (yanlış), benim için ötelerden gelen bir kelimedir; ara sıra dilime dolanır.
“Yanış” motif demektir.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karataş’ın kitabı “yanış” üzerine: “Türk Dilinde Yanış (Motif) Adları-Anadolu Sahası” . (387 s. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi yayını).
“Yanış” kelimesinin nasıl türediğiyle ilgili bilgileri de aktarır Mustafa Karataş. Bu kelimeye dair ayrı bir etimoloji çalışması bulunmuyor.
Dr. M. Karataş’ın kitabının adını okuyunca, kavram zihnimin bir köşesinde canlanır gibi oldu. M. Karataş, bu kelimenin kullanıldığı yöreleri tek tek sayarken Yozgat’ta “nakış, model” olarak kullanıldığını göstermiş, hemen bitişiğindeki Kırşehir’i ise boş bırakmış. “Yanış”, bende “örnek” kelimesinin karşılığı olarak yerine oturuverdi. Benim de dil meselelerine kafa yormamdan mı? Sanmıyorum. Eskiden genç kızlar çeyiz için işlengi işlerlerdi ve birbirlerine “yanış” verirlerdi.
Tuncer Gülensoy’un “Köken Bilgisi Sözlüğü”nde “yanış” kelimesi halk ağzında kullanılan “nakış, süs” anlamıyla verilmiştir. Gülensoy Hoca, Divanu Lügati’t-Türk’e dayandırarak “yan+iş” şeklinde belirtmiştir.
(Ara not: Türk Dili dergisinin son iki sayısında Tuncer Gülensoy’un “Türk Dil Kurumu- ’Yazım Kılavuzu’ ve ’’Türk Dili Dergisi’” makalesi etrafında devam eden tartışmayı buraya taşımak isterdim. Gülensoy’u aynı nüshada Dr. İbrahim Demirci tenkit ediyor. Son sayıda Hoca tenkidi tenkit ediyor. Gelecek sayıda muhtemelen İ. Demirci’den bir cevap gelecektir. Hepsini beraber ele almak isterim. T. Gülensoy’un dille ilgili yazısını, İ. Demirci’nin, aynı sayıda tenkit etmesi ne derece doğru? İ. Demirci, derginin yöneticisi olmanın avantajını kullanmıştır elbette ama neden aynı konu üzerinde yazmak isteyenlerin önüne geçiliyor? Tabiî bir yazının tenkidini de aynı sayıda okumak ayrı bir merak uyandırır ve okuyucu için bir şanstır ama eşitlik bozuluyor!)
Konumuza dönelim:
Sir Gerard Clauson’un ünlü etimoloji sözlüğüne de (An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford, 1972) müracaat edeceğiz: Clauson, “model, tarz” anlamlarında kaydetmiştir. Yusuf Has Hacib’in ünlü eseri Kutadgu Bilig’de “merkez, âdet, kaide, tarz” anlamlarında geçiyor. “Yan” “nazal n” ile yazılmıştır. “Yan” ismine isimden fiil yapma eki “ı-” getirilerek “yanı-” “model oluşturmak” fiili yapılmıştır. “Yanış”, “oluşturulmuş” model demek. (Mustafa Karataş, Türk Dilinde Yanış (Motif) Adları, 2013, s. 8).
M. Karataş, hususiyetle halı-kilim yanışları üzerinde duruyor. Eser, çok ayrıntılı işlenmiş bir doktora tezidir.
Kitabın başına ünlü türkücü Fatih Kısaparmak’ın dört bentlik kilim üzerine şiiri konmuş... Kısaparmak “Sevdiğine sözü olan kilim dokur. /(...)/ Ben şu gönül tezgâhımda kilim dokudum” diyor.