Şehitlerin kemiklerini sızlatan gazete...
Hem ekonomik hem de ideolojik olarak batırılmış, malları haraç mezat satılmış, okuyucu protestosu nedeniyle tirajı yerlerde sürünen bir gazete var ortalıkta...
FETÖ/ PKK hayranlığı nedeniyle itibarı yerle bir edildiği için logosundan başka hiçbir şeyi kalmayan, üç beş "ikinci cumhuriyetçi" ile Atatürk karşıtının elinde ne yazık ki heba edilen bir gazetedir bu...
Adını Atatürk'ün koyduğu bu gazetede yalnızca PKK hayranları ve FETÖ'ye siper olanlar yuvalanmamış, ekonomik-ideolojik kuşkuları örtbas için iğrenç iftiralara sığınan haysiyet cellatları da var orada!..
İlhan Selçuk'un ölümünün ardından sinsi bir operasyonla liboşların eline geçen Cumhuriyet'in itibarının kalmadığını herkes görüyor;
Çünkü Atatürkçü yönetici ve yazarlar tasfiye edilerek yerlerine ikinci cumhuriyetçiler getirildi, yayın politikası değiştirildi ve tüm malları yok yere satılarak gazete çöküşe sürüklendi...
İşte bu tezgahın yol açtığı savrulma nedeniyle iki dava sürüyor gazete yöneticileri hakkında... Gazeteden tasfiye edilen eski CHP milletvekili Alev Coşkun ve arkadaşları, vakıf yönetiminin hileli seçimle ele geçirilmesiyle ilgili davayı kazandılar... Gazeteyi batma noktasına getiren yöneticileri, vakfın mallarını yok yere sattıkları için de yargılanacaklar...
Atatürkçüleri tasfiye eden üçlü...
Gelelim, Cumhuriyet yöneticilerinin FETÖ'yle ilişkilendirildikleri vahim davaya... Aslında bu dava da vakfın usulsüz yöntemlerle ele geçirilmesinin ürünüdür!..
Çünkü Akın Atalay, Orhan Erinç ve Hikmet Çetinkaya'nın vakfı ele geçirmesiyle yalnızca 15'ten fazla Atatürkçü yazar tasfiye edilmedi, aynı zamanda onların göreve getirdikleri de bu üçlünün talimatıyla gazeteyi çizgisinden uzaklaştırarak "Taraf" adlı PKK/FETÖ gazetesine benzettiler...
Peki; İbrahim Yıldız, Ümit Zileli, Bekir Coşkun, Bedri Baykam, Orhan Birgit, Oktay Akbal, Prof. Coşkun Özdemir, Mustafa Balbay ve nice Atatürkçülerin tasfiye edilmesinin ardından neler mi oldu?..
Ellerinde Türk Bayraklarıyla 29 Ekim kutlamalarına giden Atatürkçüleri "mezarlık önünden geçerken ıslık çalanlar"a benzeten Nuray Mert gibiler getirildi gazeteye...
Mert, okur baskısıyla gazeteden uzaklaştı ama Cumhuriyetin hızla tiraj kaybetmesine neden olan Erinç, Çetinkaya ve Aydın Engin gibi FETÖ'den yargılananlarla bazı PKK hayranları gazetede yazmaya devam ediyor...
Gazeteyi çökertenler işte bu kahredici yıkım sırasında okurun midesini bulandıran haberlere ve eylemlere de imza attılar... Örneğin, FETÖ'nün yayın organlarına operasyonlar sürerken Cumhuriyet ne hikmetse Zaman'la aynı gün, aynı manşetleri atabildi!.. Hem de utanmadan...
Başta Akın Atalay olmak üzere gazetenin yazar ve yöneticileri cemaat medyasına yapılan operasyonlara hem sosyal medyada hem de imza kampanyalarında destek olunca, okur gazeteyi terk etti... Bunların belgeleri de dava iddianamesinde...
Bu arada Cumhuriyet'i batma çizgisine getiren Erinç, yazar Leyla Tavşanoğlu'nun Pensilvanya'ya gönderilmesine göz yumarken, gazete muhabirleri de FETÖ'cü TUSKON'un gezilerinde görevlendirildi.
İşte bir zamanlar "Fethullahçı Gladyo" diye kitap yazan Hikmet Çetinkaya da o günlerde FETÖ'cü "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı"nın sofrasına oturmuştu. Çetinkaya'nın "40 yıldır izliyorum, Gülen hareketi terör örgütü değil" şeklindeki şok edici açıklaması Zaman'a manşet oldu...
Çetinkaya'yı bu utanç verici dönüşe hangi ilişkiler sevk etti sorusu yanıt bulamayınca, binlerce okuyucu gazeteyi protesto etti...
PKK'yı öven Cumhuriyet...
Cumhuriyet yöneticileri adeta FETÖ'nün avukatlığını yaparcasına eylemlere ve yazılara imza atarken, Fethullah Gülen'in "Pensilvanya'daki fakirhaneme malikane dediler" şeklindeki savunması da gazete logosunun yanına konuldu. Bu rezalet, bir zamanlar Cumhuriyet taşıdıkları için kurşunlanan okurları daha da isyan ettirdi...
Velhasıl gazeteyi uçuruma sürükleyenler, Ergenekon operasyonunda gözaltına alınmasının ardından rahatsızlanarak yaşamını yitiren İlhan Selçuk'un kemiklerini sızlattılar...
Diyeceksiniz ki; gazetenin en eski yazarı Oktay Akbal'ı hasta yatağında işten atacak kadar Atatürkçü yazarlara hınç duyanlar Selçuk'a acırlar mı?..
"Düşünce özgürlüğü" naraları atarken Atatürkçü yazarları acımasızca sansür ve tasfiye eden Erinç-Atalay-Çetinkaya üçlüsü, halen FETÖ ile ilişkili davada yargılanıyorlar ama bir de Cumhuriyet'te PKK'yı adeta göklere çıkartan haberler çıktı ki, binlerce şehidin kemikleri sızlamaya devam ediyor!..
İşte Pensilvanya'ya yazar gönderen Erinç ve arkadaşları muhabirlerini de PKK'nın Kandil'deki karargahında ağırlanmasını sağladılar...
O muhabirlerin yazdıkları; Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi yazarları teröristlerce katledilmiş bir gazetede, "Kandil'de PKK'lılar yere izmarit bile atmıyorlar" gibi PKK gazetesinde bile görülmeyen rezalet bir başlıkla çıktı...
Evet; On binlerce asker, polis ve masum vatan evladının kanını "yere" döken bir terör örgütünü "yere izmarit bile atmıyorlar" şeklindeki rezilce manşetlerle pohpohlayanlar yönetiyor Cumhuriyet'i...
İşte Atalay-Erinç ikilisinin bu rezaletleri belgeleriyle mahkemede deşifre edilince, suspus olan Cumhuriyet yöneticileri, FETÖ/ PKK hayranlığı ile gazetenin en az 20 milyonluk mal varlığının yok edilmesini "örtbas" için haysiyet cellatlığına soyundular... Hem de sosyal medyadaki PKK/FETÖ kriptosu çakal sürüsüyle...
O gazetede kimsenin saçı çekilmedi ey liboşlar, bizzat sizler asırlık Cumhuriyet'in ipini çektiğiniz için paniktesiniz...
Hadi gazetenin itibarını Kandil ve Pensilvanya'da yerle bir ettiniz de; kitapları ve yazılarıyla kadına yönelik şiddete karşı duran gazetecilere çamur atarsanız, iftiranızda boğulursunuz... Kustururlar size o salyalı çamurları mahkemede... Haysiyeti-onuru olanlara bir kez daha hodri meydan...