Seçimler ve iktidar değişimi
Gündemden; 24 Haziran 2018 seçimlerinden başlayalım.
YSK açıkladı: Seçimlere iki ittifak (Cumhur ve Millet) ile üç parti (Bağımsız Türkiye, HDP ve Vatan Partisi) katılacak. BBP'nin AKP, DP'nin İYİ Parti listesinden aday göstererek katılmasıyla on partili bir seçim olacak. İki seçim (Meclis ve Cumhurbaşkanı/Tek adam) yapılacak; yarış iki ittifak arasında geçecek. Malum, Meclis tek turda; Cumhurbaşkanı, duruma göre iki turda belirlenecek.
Peki, sonuçlar ne olacak? Şimdiden tahmin oldukça zor. Buna rağmen eldeki bilgilerin ışığında bir şeyler söylenebilir. Demokrasinin neşesi de burada. Biz de katılalım. Hani yolcunun biri, yolda gördüğü köylüye sormuş, "filan köye ne zaman varabilirim" diye... O da "yürü de yürüyüşünü görelim" demiş... O hesap.
Meclis seçiminde, Millet ittifakı önde. İYİ Parti'nin anket oylarıyla, yüzde 60'ı geçiyor. D'hondt sisteminin de getirileri var. Sınırsız ve ekonomiyi daha da zora sokacak vaatlere rağmen Cumhur ittifakında erime devam ediyor.
Cumhurbaşkanı seçiminde; birinci turda hiçbir aday için yüzde 51 görünmüyor. İkinci turda, Millet ittifakı daha şanslı. Çünkü seçmende, iktidar/Cumhurbaşkanı mutlaka değişmeli kanaati yerleşmiş görünüyor. Vatandaş çıkmaza sürüklenmiş, adeta nefes alamaz durumda. Önümüzdeki 42 günde, bu eğilimin daha da artacağı anlaşılıyor.
Hatırlayalım; 2014 Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan'ın karşısına, iki parti Ekmeleddin İhsanoğlu'nu çatı adayı olarak çıkarmıştı. Bu partiler seçimde ortalarda görünmediler. İhsanoğlu yapayalnız bırakıldı. Siyasetten gelen biri değildi, tanınmıyordu. Bazı sol çevrelerin aleyhte kampanyaları da etkili oldu. Katılım yüze 73'e düştü. Buna rağmen Erdoğan, ancak yüzde 51 oyla seçilebildi. Bu sonuç çok önemliydi.
Son yıllarda bir ümit olarak parlayan ve halktan büyük teveccüh gören Meral Akşener'in arkasından, Muharrem İnce meydanlara çıktı. Türk Milleti, yılların siyasetçisi İnce'yi, ilginçtir yeni tanımaya başladı. Konuşmalarında hep birlik ve bütünlüğümüzün önemine vurgu yaptı. "Bizim derdimiz Türkiye'yi normalleştirmek. Huzur istiyoruz biz. Birlikte kardeşçe büyüteceğiz, birlikte paylaşacağız" dedi. "Erdoğan'ın kendisine Hakkari mitinginde Türk Bayrağı olacak mı diye kinayeli bir yaklaşımla soru sorduğunu söyledi." İnce, "Ben de ona elbette olacak dedim. Tek olan herkesindir."
Sonuç; İktidarın (Meclis ve Cumhurbaşkanı) değişeceği anlaşılıyor. Siyasi partilerin, özellikle de Cumhurbaşkanının bu hususu dikkate alarak, 24 Haziran'dan sonrasını düşünmeleri şarttır. Nasıl mı? Türkiye'yi toparlayacak, ehliyet ve liyakat sahibi kadrolar (bürokratlar, uzmanlar ve teknisyenler) süratle belirlenmeli. Görev verildiğinde kolları sıvayıp, gece gündüz demeden, zamanla yarışır gibi işbaşı yapmalı. Kurumları çözülme noktasına gelen devlete sahip çıkıp hâkim olmadan hiçbir iş başarılamaz.
Biliyoruz ki; Türkiye, tarihi ve coğrafyasıyla; başta insan sermayesi olmak üzere bütün kaynaklarıyla çok güçlü ve zengin bir ülkedir. Bugün, yetersiz ve yanlış siyasetlerle fakruzaruret içine düşmüş; varlığı tehlikede olabilir. Ama, kararlı ve seçkin kadrolarla her şey kısa zamanda rayına konabilir, Türkiye normalleşebilir. Türk Milleti buna hazır.
***
Trump ve İran sorunu
Trump, ABD'nin 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladı. İran'a en ağır yaptırımların uygulanacağını söyledi. Bu karara uymayan ülkelere de yaptırım uygulayacağını açıkladı.
Trump'un bu kararı dünyayı şaşırttı. Zira, nükleer anlaşmayı, BM Güvenlik Konseyi ittifakla onaylamıştı. Bu, bağlayıcı ve yaptırım gücü olan bir karardı; ama ABD bu hususu dikkate almadı.
Bize göre, yeni dönemde sorunun bir boyutu bu olabilir.
Sorunun kaynağı olarak; İran'ın Irak ve Suriye'de güçlenmesi ve Lübnan'da Hizbullah'ın seçimleri kazanmasıyla ivme kazandığı söylenebilir. Bunun da, İsrail'in güvenliği ve yayılmasına ciddi tehdit oluşturacağı, ABD'nin Orta Doğu'da kurmaya çalıştığı nüfuz hakimiyetine engel teşkil edeceği birlikte düşünülebilir.
Trump'ın bu kararına Rusya, Çin, Almanya, İngiltere ve Fransa şiddetle karşı çıktı. Türkiye'nin de yanında yer aldığı İran sessiz kalmadı. İran, "Biz anlaşmaya sadık kalacağız. İmzacı taraflar da sadık kalarak, ABD ambargosuna uymayacaklarını garanti etmelidirler. Aksi halde, anlaşma sona erer, İran nükleer silah çalışmalarına devam eder", açıklamasını yaptı.
Kısa zamanda oluşan bu tablo karşısında, erken ama ABD'nin yalnızlaşacağı, Atlantik Bloku'nun bölüneceği yorumları yapılmaktadır. Buna göre, cepheleşme önlenemezse, bölgemizi merkez yapan gerginliğin çok tehlikeli bir mecraya kayacağı görülmektedir.