Seçim papaz olmasın!
Çoktandır göremediğim bir komşumla karşılaştım, ayaküstü sohbette gülümseyerek, "Abi hayırlı olsun!" dedi. Ben biraz duraklayınca "Erken seçim kararı vatana, millete hayırlı olsun abi" diye tekrar söyledi ve ekledi: "Yahu ne fırıldak işler dönüyor abi..."
Parmak boyasının kaldırılmasından tutun, nüfus kayıtlarında 2 milyon 537 bin ölünün yaşıyor görünmesine, dolayısıyla seçmen kütüklerinde yer alıp almamasına, yer alırsa onlar adına kimlerin ve nasıl oy kullanacağına, mühürsüz oyların geçerli sayılmasına, gezici sandık uygulamasına, isteyen herkesin sandık başına polis-jandarma çağırabilmesine kadar her türlü seçim fırıldağına imkân veren düzenlemeler yapıldı. Şimdi Cumhurbaşkanı adayı için 100 bin imza verecek olanlar hakkında, "Cumhurbaşkanı başdanışmanı" düzeyinde "Yeni ByLock listesi" benzetmesi yapılarak, seçmen de doğrudan tehdit ediliyor. Medyanın kalan kısmı da zaten yargılanma tehdidiyle ele geçirilmişti. Seçim tarihi için bu kadar acele edilmesinin sebebi de İYİ Parti'yi seçime sokmamak olarak görülüyor zaten.
***
Bütün bu siyasi fırıldaklar, iktidar için yeterli olmayabilir. Zira halkın tepkisi her geçen gün büyüyor. Sadece muhalif kesimde değil, iktidar seçmeninde de derin bir endişe var. Zaten iktidarın Alman destekçilerinden biri, projeyi açıkladı ve "24 Haziran'da Kemalist Cumhuriyet ortadan kalkacak" diye mesaj attı.
Peki AKP'ye oy veren seçmenin isteği gerçekten bu mudur?
Diğer taraftan siyasi kulislerde herkesin konuştuğu bir konu var. Deniliyor ki, "Nasıl Ecevit, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesinden hemen sonra yapılan seçimden önde çıktıysa, şimdi de seçim öncesinde böyle bir sürpriz olabilir. Fethullah Gülen'in Türkiye'ye teslim edilmesi karşılığında, İzmir'de yargılanan papaz serbest bırakılabilir?"
"Peki bunun hukuki bir zemini var mı" diye sorulabilir?
Hangi hukuk? Türkiye'de hukuk var mı?
Üstelik bu konunun nasıl halledilebileceğini bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 28 Eylül 2017'de söylemişti:
"Defaatle kendilerine söyledik. Belge ise belge, bilgi ise bilgi... Ondan sonra kalkıp diyorlar ki işte 'filanca papazı bize verin...' Bir papaz da sizde var, siz de onu bize verin biz de yapalım onun yargıda şeyini, biz de onu size verelim. Ya onu karıştırma! Ne demek. Sizde yargı var bizde yargı yok mu? Kaldı ki bizdeki yargılanıyor, sizdeki yargılanmıyor. Pensilvanya'da bir kaşanede yaşıyor. Sizin vermeniz çok daha rahat, siz hemen verebilirsiniz..."
***
Suriye'yi bombalamasına rağmen, ABD Başkanı Trump'ın da prestije ihtiyacı var. Eski FBI Başkanı Comey, Trump aleyhinde yazdığı yazıda, "Bu kitap okununca kim şerefli kim şerefsiz ortaya çıkacak" diyor. Evet, doğrudan "honorable" kelimesini kullanıyor! "Onur" kelimesi, "honore" den çalıntıdır; Türkçe karşılığı "şeref"tir.
Fahişelerin iddiaları ve seçimlerde Rus istihbaratı ile iş birliği yapmakla suçlanan Trump'ın başı dertte. Zaten ABD'yi Mafya yönetir gibi yönetmekle suçlanıyor. Dolayısıyla her türlü kararı verebilir!
Erdoğan'ın dediği gibi Fethullah Gülen, ABD'de yargılanmadığı için Türkiye'ye iadesinin önünde Amerikan yargısı da duramaz. Trump, CIA Başkanı'nı Dışişleri Bakanı yapmak istediğine göre, oradan da bir engelleme yapılmaz!
Peki Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi, seçim kazandırır mı? Böyle olursa, 24 Haziran tarihinin bu sebeple tercih edildiği, ABD'nin, Büyük Orta Doğu Projesi'nin devamı için AKP iktidarının kalmasını istediği, bunda da çıkarı olduğu anlaşılmaz mı? Ve bu da ters tepmez mi? Sonuç "hüsran" olmaz mı?