Seçim dönemi bezirgânları
Sandık yaklaştıkça, ittifaklar konusu hız kazandı. Baştan beri öne çıkan Ak Parti-MHP ortaklığında son rötuşlara gelindi. Belli ki, Devlet Bahçeli'nin izafiyet teorisini hatırlatan formülü resmiyet kazanmakta. Hani Nasreddin Hoca'nın leyleği kuşa çevirmesini andırıyor olsa bile.
MHP Genel Başkanı'nın bazı kuruluşlardaki Türkiye ibarelerini kaldırma arzusuna ise ağzımız açık kaldı. Erdoğan'ın da canına minnet. Türk Tabipleri Birliği'nin yanına Türkiye Barolar Birliği eklendi. Böylece Metin Feyzioğlu'ndan yıllar önceki adli yıl açılışının intikamını alacak. Okullardan Andımız'ı kaldıran kimdi? Hatta, Türkçülere ağır ithamlarda bulunan ne çabuk unutuldu. O ağır sözleri sindiremeyenlerden biriyim.
Bankalar ve hükümet konaklarındaki T.C.'leri, söküp atan rahmetli babam mıydı? Erdoğan'ın benzetmesiyle "yavru muhalefet"in geldiği noktaya bakın. Doğrusu üzülmemek elde değil. Yavrunun Başı bugünlerde Afrin Fatihliğine soyunmakta. Hatta "Ben de savaşa giderim" diyor. Her halde bu sözler de "Millî Mutabakat"a dahil.
Yavrunun yavrusu
Bir de en ufakları var ki, evlere şenlik. Sandık görüldü ya, birkaç danışmanlık ve uygun görülecek tahsisatın peşine düştüler. Bunları yazınca da telefon açıp dayılanıyorlar. İlginç olan bunlardan biri daha önce "Basın Müşaviriyim" diye aramıştı. Bu defa kendini "Genel Başkan Yardımcısı" diye tanıttı. Anlaşılan bir dahaki seçimde "Genel Başkan" olacak. Ona tavsiyem, "Ben sana demedim mi?" şeklindeki tarzını değiştirmesi. Aksi halde yine aynı cevabı alacak. Düşünün Türkiye'nin yönetimine kimler talip. Oy oranları binde biri bulmayanlar bile ortalarda "iktidar ortağıyız" diye dolaşıyor.
Bunların havaları 2019 sonunda söner. Bir köşeye çekilir, bir dahaki sandığın yolunu gözlerler.
***
Zaman israfı
Ne Oluyor yine iki konukluydu. Şirin Payzın'ın karşısına önce eski maliye bakanlarından ve halen İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel oturdu. "Afrin Harekâtı"nın ekonomimize etkisini anlatmasını beklerken "tarım sektörü ile kalkınma"yı dinledik. Temizel yine hiçbir şey söylemedi. CHP böylesi isimlerden medet umuyorsa vay halimize.
Diğer konuk Mehmet Şimşek'ti. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı "Dünyanın en büyük Kürt nüfusu Türkiye'nin batısında yaşıyor. Ben de Kürt'üm" laflarını yüzüncü kez tekrarladı. Oysa ağzına almadığı pek çok şeyi de biliyoruz. Örneğin seneler önce Amerikan Büyükelçiliğinde "Kürtçe tercümanlık yaptığını ve ABD bursu ile okuduğunu". Bunları da biz kayda geçirelim. Böylece bilmeyenler de öğrenmiş olur.
Şimşek'ten en azından "savaş ekonomisi"ni anlatmasını bekleyenler ise hayal kırıklığına uğradı.
***
Üç ahbap çavuşlar
NTV'nin Siyasi İşler'i devamlılık kazandı. Havuz medyasının üç Ankara temsilcisi, Ahmed Arpat'ın moderatörlüğündeki Çarşamba toplantılarına devam ediyorlar. İçlerindeki tek bayan olan Serpil Çevikcan'ın "Tankımızı vuran silahı imal eden değil, YPG'ye veren önemli" demesini beğendim.
Okan Müderrisoğlu'nun Fırat'ın Doğusu'nun neden önemli olduğuna getirdiği cevap ilginçti. Bu bölgede şu ana kadar tespit edilen 150 milyar dolarlık petrol ve 120 milyar dolar değerinde doğal gaz bulunuyor. Anlayın Amerikan cinliğini. Yerin stratejik önemi de ayrı. Bu ihtilaf çözülmez. Bizim de Fırat'ın doğusuna geçmemiz oldukça zor gibi.
***
Bir hakem rezaleti
Gençlerbirliği-Beşiktaş maçını izlerken sinirlerim bozuldu. Mustafa Pektemek'in gol vuruşundan önce Vida'nın faulü es geçildi. Hakem Özgür Yankaya o kadar fazla değerlendirme hatası yaptı ki art niyet aramamak mümkün değil.
Zeki Yavru'nun eskilerin tabiriyle "temiz aile kasabı" tavırlarını izlemekle yetindi. Necip Uysal'ın ayağının kayıp düşmesine ikinci sarı kartı çıkarıp sahadan atmasını çözen varsa bana da anlatsın. Khalili'nin Tolgay'ın yüzüne vuruşunda Yankaya'ya olan mesafe sadece 1.5 metre idi.
Vecizeler
Maç sonunda Şenol Güneş'in hakemlerle ilgili sorulara verdiği Mevlânâ'dan alıntı cevabı da çok beğendim:
Söyle gitsin ne olacak,
En iyisi sus bitsin.
G. Birliği teknik direktörü Ümit Özat'ın her maç sonu verdiği demeçler ilginç oluyor. Önce "Bana ayı Ümit diye bağırıyorlar. Küçük cüsseli birini yakıştırsalar cezaya lüzum kalmayacak. İş irileştikçe, durum farklı oluyor" dedi. Sonra hakemden yakındı. Yankaya'ya o da verdi veriştirdi.
Özat'a bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu ülkede ayı yakıştırması ilk defa Gökmen Özdenak'a yapılmıştı. O da bunu her fırsatta anlatır. Bağırıldığı zaman kimseye kızmaz, öpücükler yollardı. Kendisine tavsiyem aynı yolu izlemesi...