Seçim boykotuna doğru
Kaç defa bayrak indirildi?
23 Haziran 1996’da PKK/HADEP’in 2. kongresinde ve hem de Türkiye Cumhuriyetinin başşehri Ankara’da indirildi.
Yüzleri kapalı birkaç kişi yukarı çıkmış, gönülsüz sallandırılan koca bayrak zemine atılmıştı.
Bayrak atılırken ve bayrağı atan 5-6 kişilik grup zafer işareti yaparak salondan çıkarken salon alkıştan inliyordu!.
20 Mart 2005’te Mersin’de Nevruz gösterileri öncesi Türk bayrağı yakılmak istenmişti.
En son: 8 Haziran 2014. Diyarbakır’da, hem de ordunun kalbinde, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nın bahçesinde gönderdeki bayrak, askerlerin gözleri önünde indirildi ve tel örgülerin öbür tarafındaki kalabalık bayrağı indireni sevgiyle kucakladı.
Bayrak indirme ne ferdî bir hareket, ne birilerinin kalabalık arasına sızarak insanları kışkırtmasıdır. Bayrak indirme, asla münferit bir hâdise olarak görülemez; Bir zihniyetin tezahürüdür.
Hükûmetin ve yandaşlarının mantığı şu: PKK masum, içlerinden bir-iki kişi kışkırtıcı!
PKK/HDP/BDP’lileri alelacele İmralı’ya gönderip Abdullah Öcalan’ın açıklama yapmasını istemek zavallılık, zavallılığın ötesinde aptallık, aptallığın ötesinde iş birlikçiliktir.
A. Öcalan’ın “Bizim hiçbir ulusun ulusal değer ve simgelerine karşı olumsuz ve rencide edici bir yaklaşımımız olmamıştır, olamaz.” diye gevelemesinden medet uman bir iktidarı siz olsanız hangi sıfatla anarsınız!
Bayrağı indirenleri alkışlayan zihniyetin tam ortasında A. Öcalan vardır!
A. Öcalan kendi derdinde... Bir an önce İmralı’dan çıkmak, Diyarbakır’daki Gazi Köşkü’nü “Serok Köşkü” yapmak istiyor.
Bayrak indirilen bir ülkede seçim tartışmalıdır. Güç, bayrağı indirenlerin ve indirilmesine müsamaha gösteren hükûmetin elindedir. Bu şartlarda oy kullanmak ve A. Öcalan-R. T. Erdoğan’ı meşrulaştırmak demektir.
Değişik kesimlerden boykot çağrısı herkesi ciddî ciddî düşündürüyor. Mekteptaşım, öğretim görevlisi İlyas Yağcı’nın şu mektubu dikkat çekici:
“5 Haziran tarihli yazınızı okuyunca BOYKOT’un gerekli olduğunu ben de savunmaya başladım. Hele de o yazınızda iki cümle beni çok etkiledi. ‘Türk’ü sileni biz de silmeliyiz.’, ‘Seçimli diktatörlük.’ RTE’nin liderliğinde AKP’nin 11 yılda devletimizi getirdiği nokta ortada! Akıldan, bilimden, araştırmadan korkan; kaderci, biatçı dindar ve kindar nesiller yetiştirerek ’Türkiye’yi İslâm âleminin lideri yapacağız.’iddialarıyla ülkemizi ne hâle getirdikleri yetmiyormuş gibi neredeyse İslâm âleminden de dışlanmaya doğru itildiğimizi de görelim artık! Bölünme sancıları çeken, iç savaşa doğru sürüklenen, yalnızlaştırılmış, 2023’te 100. yılımızı birlik ve dirlik içinde kutlayabilecek miyiz, sorusuyla irkildiğimiz bir ülkede yaşıyor olmuşuz. Ama RTE’nin tek derdi, tek düşüncesi her ne pahasına olursa olsun ’seçilmiş diktatör’olmak! Ben Türkçü Turancı İlyas YAĞCI, bu zillete asla razı olamam; rıza da gösteremem! Arslan Bey’in BOYKOT önerisini ben de savunuyorum. ’Türk’ü sileni biz de silelim.’, “Seçimli diktatörlük’e karşı olalım.” görüşüne de aynen katılıyorum. Selâmlar...”