Ekonomi dalgalı, bir iniyoruz, bir çıkıyoruz, diyeceğim ama görüntü sadece indiğimizi gösteriyor. İnsanlarımız daha yoksullaştığını istatistikler ortayla koyuyor. Hükûmetin kontrolündeki istatistikler bile enflasyonu aşağıya çekemiyor. Şu görülüyor: Halk sadece "doymak" istiyor.
Biz meselelerimizi açıkça tartışmalıyız. Üstünü örtersek hepimiz kaybederiz.
R. T. Erdoğan: "Kriz, miriz sakın inanmayın. Bizde kriz, miriz yok. Bunlar manipülasyondur. Güçlenerek geleceğe yürüyoruz. Öyle AVM'lerde şurada burada manipülasyon yapanlara aldanmayın." diyor. Diğer tarafta ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bambaşka şey söylüyor:
"Siz bir hanedan devleti kurarsanız Türkiye'nin hiçbir sorununu çözemezsiniz, hanedanın sorununu çözersiniz. Sarayı var mı, var. Uçakları var mı, var. Yeni bir uçağı var. İstediği gibi beslenebiliyor. Ejder tohumu muydu, neydi, badem sütüne kadar besleniyor. Halk perişan, Saray lale devrini yaşıyor. Şimdi böyle bir tabloda, böyle bir tabloyu yaratan kişiden Türkiye'nin ekonomik sorununu çözmesini bekliyoruz." (Cumhuriyet, 20 Eylül 2018).
"Halk sadece 'doymak' istiyor" deyince Orhun Kitabeleri aklıma geldi.
Türk hakanları, sorgulayabilen, itiraz edebilen "bilgeleri" baş vezir yapmışlardır ve baş vezir yaparlarken "kimlik" sormamışlardır. Ama kimlik sormadıkları vezirler hakanların "asabiyet"i dairesine girmişlerdir. Burada "asabiyet"i kan bağı anlamamalıyız. Aynı inanç, aynı kültür görmeliyiz.
Çin asıllı Tonyukuk, İlteriş Kutluğ Han, Kapağan Han, Böğü Han ve Bilge Kağan'ın; Fars asıllı Nizamülmülk, Alparslan ve Melikşah'ın baş vezirleriydiler. Birincisi Orhun Kitabeleri'nde, ikincisi Siyasetname'sinde "Türk milliyetçiliği" tezini işlemiştir.
Devleti yönetenlerin ilk işi halkını doyurmaktır. Kül Tigin (Köl Tegin) ve Bilge Kağan yazıtlarında neden sık sık besleyip doyurmaktan bahsedildiğini hiç düşündünüz mü?
Hakan, "çevresini" değil, halkını doyurmak mecburiyetindedir.
Kül Tigin Yazıtı'ndan: "(Ey) Türk halkı (türük budun) (sen) toksun. Açlık tokluğu düşünmezsin; bir doyarsan açlığı düşünmezsin. / "Amcam Hakan tahta oturup Türk halkını yeniden düzenledi (ve yeniden) doyurdu. Yoksulu zengin etti, azı çoğalttı." / "Asi yaratılışlı olduğun için (seni) beslemiş bilge kağanına her tarafa ulaşmış iyi (durumdaki) yurduna (karşı) sen kendin hata ettin (ve) nifak soktun." / "Ebedî gök [ilâhi lütuf] için, talihim olduğu için, ölmek üzere olan halkı diriltip besledim. Sırtı açıkta olan halkı giydirdim. Yoksul halkı zengin kıldım. Az halkı çoğalttım."
Bilge Kağan Yazıtı'ndan: "(Beyler) halkı besleyin, (onlara) eziyet (ve) sıkıntı çektirmeyin" (Prof. Dr. Erhan Aydın, Orhon Yazıtları, Bilge Kültür Sanat Yayınları, 2017).
Kül Tigin bir şey daha diyor:
"Doğuda Kadırgan (ormanlı) Dağlarını aşarak halkı öylece yerleştirdik, öylece düzene soktuk. Batıda Kengü Tarman'a kadar Türk halkını öylece yerleştirdik, öylece düzenledik. O zamanlar kölelerin (bile) kölesi olmuştu. Öylece kazandığımız, düzene soktuğumuz yurdumuz, yasalarımız vardı. Türk (ve) Oğuz beyleri halkı, dinleyin: Üstte gök çökmezse aşağıda yer delinmezse Türk halkı! Yurdunu (ve) yasalarını kim bozabilirdi?"
Ne edersek biz kendimize ederiz.
Yeni ekonomi paketi açıklandı. Adama "Sebep üretme iş yap!" derler.
