Şarbonlu ithal hayvanlarla millîlik!
Et ve Süt Kurumu'nun Brezilya'dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandığı ve 4 bin hayvandan oluşan bir sürünün karantinaya alındığı haberleri medyaya düştü.
Konu Brezilya'dan ithal edilen hayvanlarla sınırlı değildir.
2010 yılından bu yana yapılan et ithalatıyla birlikte türlü çeşit hastalıklar da ithal edilmiştir.
Hayvan değil hastalık ithal edilmiş!
Polonya Hükümeti, 2011 ve 2012 yıllarında ihraç ettikleri kırmızı ette deli dana hastalığı olduğu iddiası ile bir soruşturma başlattı. İhracat yapılan ülkelerden birisi Türkiye'ydi.
2014 yılı Kurban Bayramı öncesi Doğu Anadolu'da bazı sığırlarda "Afrika hastalığı" görüldü. Bakanlık yetkilileri Afrika hastalığının ülkeye kaçak veya sınır ticareti ile giren hayvanlarla girmiş olabileceğini ve hızla aşılama yapıldığını açıkladı.
2014 yılında Trakya ve Marmara Bölgesi'nde ise "Mavi Dil" hastalığı görüldü ve kısa sürede yayıldı. Bir çok ilde hayvan hareketleri durduruldu. Bazı köy ve mahalleler karantinaya alındı.
2015 yılı Kurban Bayramı öncesi Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OİE), Fransa'nın Auvergne Bölgesi'nde (Allier, Cantal, Hauta-Lorie ,Puy-DE Dome) Mavidil Serotip 8 hastalığı görüldüğünü ilan etti. Bu bölgeden Fransa'nın diğer bölgelerine ve Avrupa Birliği ülkelerine hayvan sevkiyatı durduruldu.
O dönemde Fransa'dan hayvan alımı için seçim yapan Türk yetkililer karadan hayvanları getiremeyeceğini anlayınca deniz yoluyla hayvan ithal etti.
2017 yılı için Et ve Süt Kurumu'na 500 bin baş besilik sığır ithalatı için yetki verdi. Et ve Süt Kurumu aldığı yetki kapsamında Romanya'da iki firma ile 17 bin baş besilik hayvan ithalatı için anlaşma imzaladı. Anlaşma kapsamında ithalatına başlanan hayvanlarda "Sığır Pasteurellozu" hastalığına bağlı olarak çok sayıda hayvan telef oldu.
Türkiye uzun zamandan beri Romanya ve Bulgaristan'dan koyun ithal ediyor. Romanya'da Scrapie hastalığı, Bulgaristan'da koyun vebası hastalığı çıktı. Bu ülkelerde binlerce koyun itlaf edildi. İthalatı yapan Türkiye'de, bakan ve bürokratlar hemen açıklama yaptı: "Bizim ithal ettiğimiz koyunlarda hastalık yok."
Sözde millî ve yerli iktidar!
Bir diğer husus daha var. O da hayvancılıkta ithalat politikası ile ilgilidir. Türkiye'nin, sığır ithalatında dünya ikincisi, Avrupa'nın ise lideri konumuna geldiği iddialarıdır.
Yukarıda verdiğimiz bilgiler açık kaynaklardan alınmış olup, iktidar yetkilileri bu bilgilerin tamamına, hatta çok fazlasına vakıftır. Buna karşın iktidar onlarca yıldır yerli hayvan, yerli ürün politikası izlememiştir. Öyle ki 2018 yılında belki de Türkiye'de ilk kez soğan ve patates ithal edilmek zorunda kalınmıştır.
Sözde millî ve yerli olmak böyle bir şey olsa gerek.
Diğer yandan yabancı hayvan ithalatını da yetkililer eline yüzüne bulaştırmaktadır. Hayvan yerine hastalık ithal ediyorlar. Hayvanları ithal etmeden önce şarbon ya da başka bir hastalık etkeni taşıyıp taşımadıklarına dair kontrol edilip edilmediği ayrı bir husus olsa da onlarca yıldır halkının yiyeceği eti bile ithal eden bir zihniyet "nasıl olur da yerli ve millî olmaktan söz eder?" Burası çok anlaşılır değildir.
Dahası dolarla Brezilya'dan ya da diğer ülkelerden hayvanları ithal edenler, Türkiye'ye karşı doların sahibi olan ABD operasyon yapıyorsa suç ya da kusur kimindir?
Türkiye dolar operasyonları her anlamda uygun hale getirilmiştir. Bu durum da ABD'nin dolar üzerinden yaptığı operasyonlara imkân yaratmıştır.
Millîlik yalnız dolara değil hayvan ithalatına da bağımlı olmamak demektir.
ABD emperyalist, sömürgen ve diz üstü çöktürme politikaları gereği bunları yapıyor, iktidar da izlediği politikalarla bu operasyonlara fırsat veriyor.
Bedeli halk ödüyor. İktidar "yandım Allah" diye bağırıyor...