Şakır şakır öttürüyorlar
Hukuk devleti sistemi işletilseydi, bu hâle gelmezdik. "Güç her şeyi halleder." dediler ama halledemediler.
Rıza Sarraf ABD'de "itirafçı" yapıldı. ("Oldu" demediğime dikkat!) "Şarlatan" şimdi şakır şakır ötüyor.
Reis, Devlet Bey'in, Türkiye'deyken el üstünde tutulan Rıza Sarraf için kullandığı "şarlatan" sıfatına bozulur mu? Ortaklıklarına halel gelir mi? Biliyorsunuz, kendileri Rıza için "Hayırsever iş adamı" demişlerdi.
Batı ülkesinde, meselâ Fransa'da bir skandal örtbas edildi. Skandala karışanlar sadece görevlerinden uzaklaştırıldılar. "Rüşvet" verdiği söylenen kişinin yaptığı "hayırlar", "hayır" yaparak bir hedefe ulaşmak isteyip istemediği sorgulanmadan öne çıkarıldı ve hatta Fransız bayrağı önünde, hükûmet edenlerin elindeki bir kanalda, "Fransa'nın cari açığını ben kapattım." dedirttirildi...
Gün geldi, bir başka ülke, skandala sebep olanı tutukladı ve mahkemede bülbül gibi öttü. Fransa'da o zaman hükûmet kalır mı? Anında istifasını vermez mi? Bırakın başka bir ülkede yargılanmayı, kendi ülkesinde skandal ortaya çıkar çıkmaz, mahkemeler işlemeye başlamaz mı?
Batı böyle örnek oluyor. Tartışılan arızaları başka.
Rıza, rüşvet verdiğini açıklamış, açıklamakla kalmamış mahkemeye dekont sunmuş.
Peki, daha önce, üstelik her şeyi bilerek el üstünde tuttuğumuz "hayırsever"i, şimdi "iftiracı" diye "hayırseverlik" kategorisinden çıkartabilir, hatta Devlet Bey'in kullandığı "şarlatan" sıfatını, daha ötesi "müfteri" sıfatını kullanabilir misiniz?
23 Mart 2016'da, "Darbe"den yaklaşık dört ay önce şunları yazmıştım:
"Amerika derdest etmiş... Herkes onun tutuklanışını konuşuyor, yazıyor... / Rıza 17 Aralık'ın kilit ismidir. Bir çözülürse var ya... / Türkiye'de çöküntü olur! / Hem de çok derin bir çöküntü. / Kime nasıl "hayır"ı dokunmuş "Reza"nın, bir öğrenelim. / Meselem şu veya bu değildir; memleketimin masum insanlarıdır; garibanları, üç kuruşa tenezzül etmeyen gururlu ayağı çıplaklarıdır, ezilenleridir. / "Hayırsever" Rıza sorgulansın bakalım... / Mesele gelip 17 Aralık'a dayanır mı?"
Soruşturmaktan, araştırmaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğiz. Çekindiğimiz an "şüpheli" duruma düşeriz.
CHP'nin son atağı, yurt dışına transfer edilen paralar... "Hükûmet edenlerin yakınlarının Malta ve Man adalarına para transferlerini, TBMM araştırsın." dediler ama, Ak Parti milletvekilleri, "Yukarı"dan gelen bir emirle önergeleri reddettiler. Halk şimdi: "Bunların korkusu var." demez mi!
17/25 Aralık'ta olanlara "darbe" de desek dahi -ki öyleydi- ortaya dökülenler üzerine gidilmeliydi, koskoca ülke "şarlatan"ın elinde oyuncak edilmemeliydi.
Cumhuriyet'te, dün, Özgür Mumcu'nun, ABD'deki davayla ilgili yazısını bitirdiği son cümleler benim yazımın da bitişi:
"Daha 17 ay önce bugünleri gören Anadolu'nun Türkmen beyi, bilge siyasetçi Devlet Bahçeli'nin isabetli sözleriyle yazıyı bitirmek yerinde olacaktır: / 'Alimallah İranlı kaçakçı alayınızı ele verirse okyanus ötesinde yandaş hâkim ve savcı bulamazsınız. Büyük bir skandalın faili olmaktan kendinizi kurtaramazsınız.'"