Politikacı olacak yok mu?
CNNTURK Ana Haber'de bir araştırma dikkatimi çekti. Bunu yapan Doç. Dr. Lütfi Sunar'dı. 32 ilde yapılan anketin sonuçları, mesleklerde değer kazanıp, kaybedenleri ortaya koyuyor. Her şeyden önce itibarlılık alınan eğitimle paralel bir de parasal getiriyle. Güvenlik, sorumluluktan kaçmak, stres azlığı ve işin garanti olma durumu tercih nedenlerinden.
İtibarlı meslekler sıralamasında diziliş şöyle; "tıp doktoru, üniversitede profesörlük ve hakimlik". Her anlamda imkansızlıklara rağmen öğretmenliğin dördüncü sırayı yakalaması önemli. Para yok, pul yok, saldırı çok yine de öğretmenlik itibarını korumakta. Aynı ankette üniformalı mesleklerdeki sıralama dikkat çekici. General altıncı, yüzbaşı sekizinci. Bu ayrım tuhaf gelse de "Benim oğlum Paşa olacak" döneminin bitişine işaret. 15 Temmuz kalkışmasının Kuleli gibi efsane okulların kapatılmasıyla sonuçlanması değer kaybının ana sebebi. Bu ülkemiz açısından tehlikeli. Kişisel olarak "güçlü devlet, güçlü ordu" sözüne inanırım. Hele böylesi jeopolitik ortamda yaşamak zorunda iseniz.
Listenin dibe vuran birimi de ilginç. Balıkçılık ve bahçıvanlığın tercih dışı kalmasının ana nedeni "ben beceremem" saplantısı. Diğerleri hamal, otopark görevlisi -değnekçi-, temizlikçi, bulaşıkçı ve seyyar satıcı. En sonda yer alan ikili hayli ilginç; "astrolog-falcı ve dansöz". Demek ki birkaç şöhretli medyum dışındakilere hayat hakkı yok. Şimdilik Bülent Ersoy'un "asistanım" dediği Oya Hanım'la idare edeceğiz. Arada, kadın programlarının belli yüzlerine bakacağız. Dansözlük nasıl dibe vurmuş, bu konu başlı başına incelenmeli. Sulukule "parsel parsel satıldı". Yani, kaynak kurutuldu. Bunun etkisi kesin. Yapacağımız tek şey Asena'ya başarılar dilemek.
Bu listede niye anketörlük yoktu, çözemedim. Herhalde sadece seçim zamanı iş bulabildiklerindendir. Gelelim en önemli konuya; "politikacılık nerede?" Gözden düştüğü belli!
***
Bir acı gerçek daha
Madem araştırmayla başladık, devam edelim. Bu da Burak Kılanç'ınki. YGS sonuçları alarm veriyor. Fen bilimlerinde dökülüyoruz. Bu konuda yüzde 2.5 ortalamayı yakalayan başarılı sayılıyor. Marmara ve Ege üniversitelerine girebiliyorlar. En çarpıcı olan Türkiye'de fen eğitiminin zirvesi sayılan iki kuruma giriş ortalaması. Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanmak için 40 sorunun 15'ini yapmak kafi. ODTÜ'ye girmek ise 40'ta 16'yla mümkün. "Yok artık" demeyin. Bunlar acı gerçekler. Konunun uzmanları istatistiklerle ortaya koydular.
En iyisi birlikte şarkı söylemek; "Titrerim mücrim gibi, baktıkça ikbalime". Bu satırlardaki mücrim -suçlu- ve ikbal -gelecek- kelimelerinin muhatapları iyi düşünmeli.
***
Herkes hâkim, herkes savcı
Televizyonların tartışma programlarının ana gündemi "CHP'nin yürüyüşü". Konuşmacıların hepsinin rengini artık öğrendik. Kimileri ara sıra "orta çizgiye gelebiliyor". Bazıları da avukatlık ruhsatının arkasına sığınıp, "hükümet sözcülüğü"nü sürdürüyor. İlginç olan hem savcı hem hâkim olabilenler. Örneğin NTV'deki Rıza Saka. Şu cümlesine bir bakın; "MİT TIR'ları 1.5 yıl sonra gündeme sokulan bir haber. Akla siyasi ve askeri casusluk fikrini getiriyor". Saka'ya sadece "iyi ötüşler" demekle yetineceğim. Aynı Doğru'dan Siyaset'te Nihal Bengisu Karaca "Enis Berberoğlu, en azından sorumsuz davrandı" diyecek kadar "az yanlı" idi. Aslında o da "kalemini kıranlardan".
Tarafsız Bölge
A. Hakan Coşkun'un programında benzeşen konuşmalar vardı. Ancak hiç biri "ötücü kuşluğa" kalkışmadı. Yasin Şamlı, Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının "uzun yürüyüşü"ne daha ılımlı baktı. İbrahim Uslu, mahkeme kararlarından şikayet etti. Çelişkilerin peş peşe gelmesi düşündürücü, diye konuştu. Uslu'nun şu sözlerine herkesin dikkatini çekmek istiyorum; "Bu hatalar yüzde 48.6'yı ayakta tutmaya yarayacak. Tabii CHP'yi de diri tutacak". Ardından ilave etti; "Demokrasiden uzaklaşma kaygısını doğrular konuma getirdiler. Yani Hayır'cılar haklı çıkarıldı".
Bile bile batış
Araştırmacı Hakan Bayrakçı da iktidarın tutumu ve adliyenin kararları üzerinde durdu. "Bunlar, yüzde 51'den de götürecek. Yapılan hatalar 1.5-2 yıl sonraki seçimlerin konjonktürünü değiştirebilir" uyarısında bulundu.
MHP Genel Başkanı'nın CHP'ye gittikçe artan yüklenmeleri gündemin bir başka maddesiydi. Baktım da "koalisyon ortağı" Ak Partililer bile Devlet Bahçeli'yi savunamaz durumdalar. Onun mesajları ve dublörlerinin konuşmaları sandığa gömülme olasılığını artırdı. Geriye tek şansları kalıyor; "Ak Parti'den kontenjan adaylığı". Hele Meral Akşener'in dünkü karardan sonra kuracağı parti MHP'nin sonu olacaktır. Barajın yüzde 5'e çekilmesi bile Bahçeli ve şürekasını kurtaramaz.
...
ÖZÜR: Bu aralar isim hafızamdaki zaaflar arttı. Son olarak Erdoğan Arıkan'ı Erdoğan Aktaş yaptım. Sevgili okurlarım, yaşlılığıma versinler.