PKK'ya 3 bin TIR silah gönderen, buğday da gönderir!
Yeni Şafak gazetesi, Barzani desteğiyle Türkiye'nin belirli illerinde onlarca fabrikanın kurulduğunu ve bu fabrikaların devlet teşviklerinden yararlandığını yazdı.
Gazete Türkiye'de 400'den fazla firmanın, doğrudan Barzani sermayesiyle hayata geçtiğini ifade etti.
İbrahim Karagül de "3. adım Anadolu'ya saldırı" başlıklı yazısında "Türkiye'den 270 bin kilometrekarelik alanı sipariş haritaya dahil eden Barzani-PKK çetesi, Irak ve Suriye'nin ardından Türkiye'ye saldırıyı planlıyor" diye analiz yaptı.
Bu haber ve yorumları, meselenin AKP'ye oy veren vatandaşlar tarafından da doğru algılanması bakımından önemsiyorum. Biz yıllardır yazıyoruz ama inandıramıyoruz!
***
Gerçi Barzani'nin referanduma kadar gelmesini sağlayan, Türkiye'nin ve özelde AKP'nin temelinden yanlış dış politikasıdır. Gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleyen Turgut Özal'dır. O zaman Tercüman'da "Çekiç Güç kimin başına inecek?" diye yazmıştım ama yazının yayınlanması bir ay süreyle geciktirilmiş bu arada Çekiç Güç Türkiye'nin Güneydoğu'suna ve Irak'ın kuzeyine yerleşmişti. Bugünkü devleti kuran işte o Çekiç Güç'tür!
AKP de 2004 yılında aleni olarak ABD yörüngesinde hareket etmeye başladı ve BOP eş başkanlığını üstlendi.
Siz kendi politikanızı 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmek olarak ABD tarafından resmen açıklanan Büyük Orta Doğu Projesi eksenine oturtursanız bugünkü göstermelik tepkilerinize kim aldırış eder?
***
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Türkiye, en zor koşullarda bile Irak Kürtlerinin yanında siyasi ve ekonomik olarak durmuştur. Erbil'deki Kürt liderler ise kendi halklarının siyasi ve ekonomik çıkarlarını tehlikeye atıyor" dedi.
Irak Kürtlerinin yanında durmak başka bir şey; Barzani'yi ekonomik, siyasi ve hatta askeri olarak destekleyip iktidarda tutarak referanduma kadar ulaşmasını sağlamak başka!
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal da "Türkiye ve AK Parti, bölge Kürtlerinin hakları ve kazanımları konusunda uzun yıllardır ciddi çabalar harcamıştır, harcamaya devam etmektedir." dedi.
Zaten meseleyi içinden çıkılmaz hale getiren Türkiye ve AK Parti'nin bu ciddi çabalarıdır.
Ünal, "Bugüne kadar bölgenin terör örgütleri üzerinden terörize edilmesi süreci artık yeni bir faza dönüşmüş durumda. Bu yeni faz öyle görülüyor ki devletler eliyle bölgede sınırların, statülerin konuşulduğu, gerilim alanlarının değiştirildiği bir sürece evriliyor. Biz bölgemizde sınırların değişmesine asla müsaade etmeyeceğiz" diye de ilave etti.
Öyleyse, "IŞİD'in, Suriye ve Irak'ta palazlandırılmasına nasıl müsaade ettiniz? Musul konsolosluğunu nasıl işgal ettirdiniz?" diye sormak lâzım.
***
Tayyip Erdoğan da "Vanayı kapadığımız anda iş bitti. Tırlar Kuzey Irak'a çalışmadığı anda bunlar yiyecek, giyecek bulamayacaklar. O zaman bunlara İsrail, nereden, neyi, nasıl gönderecek? Buyursun göndersin." diyor ki bunun çıkar yol olmadığı az zamanda görülecektir. PKK'ya 3000 TIR silâh gönderen ABD, 3000 seferlik hava köprüsü kurarak Barzani'ye buğday ve temel ihtiyaç maddeleri gönderebilir değil mi?
Nitekim Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Bölgede yaşayan insanları zorla Amerika'nın, İsrail'in ve başkalarının kucağına itelememeliyiz. Şimdi problemler değişti. 15 sene önceki şartlar ve bugünkü şartlar farklı. Bugün daha çok ihtiyatlı olmaya, yapılan hataları telafi edecek yeni politikalar oluşturmaya mecburuz." dedi.
Velhasıl milli bir dış politika takip etmek gerekir! Bu da bölge ülkeleri ile işbirliği demektir! ABD, İngiltere ve İsrail'i bölgede devre dışı bırakmak başka türlü mümkün değildir!