PKK'nın doktorları
Sadece PKK terörüyle yaklaşık 40 yıldır mücadele ediyoruz. Binlerce can kaybına, milyarlarca liralık terör harcamalarına rağmen devlet olarak stratejik hatalar yapıyoruz.
Bu örneği çok sık veriyorum ama konunun bam teli tam da burada. ABD'de başkanlar değişse de güvenlik politikalarında önemli değişiklikler yaşanmaz. Baba Bush, Clinton, oğul Bush, Obama ve son olarak Trump'ın Orta Doğu politikalarını incelediğinizde bu durumu daha net olarak görüyorsunuz. Devlet aklı anlık olarak değişmez, bir önceki dönemin tecrübeleri yeni döneme aktarılır. Bu durum; devletin güçlenmesi ve sistemden ötürü doğabilecek açıkların önüne geçilmesi anlamını taşır.
Ancak Türkiye'de bu anlayış bir türlü oturtulamadı. AKP döneminin 15 yıllık iktidarı sürecinde bile 3-4 kez değişen terörle mücadele yöntemleri oldu.
Devletin kararsızlığı, PKK'nın değişmeyen stratejilerine olumlu tesirler bırakıyor. Özellikle üniversite yapılanmalarında görmezden gelinen ve sonrasında STK'lar üzerinden kendini aklayan örgüt, birçok kritik alanda kadrolaştı.
Bu kadrolaşmalardan biri de sağlık alanında yaşanıyor. Türk Tabipleri Birliği, Gencay Gürsoy'dan bu yana örgütün sağlık karargahına dönüştü. Yapmış oldukları açıklamalarla Öcalan'ın sağlık durumundan endişe etmekten, "ev hapsi" teklifine kadar uzun yıllardır çalışma yürütüyorlar.
Dün İstanbul'da yapılan bir emniyet operasyonu, PKK'nın sağlık hücrelerinin nasıl aktif bir şekilde çalıştığını ortaya koyuyor.
İstanbul Terörle Mücadele ekiplerinin yaptığı operasyonda 10 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan kişilerin, kırsalda yaralanan teröristleri İstanbul'a getirip, anlaşmalı oldukları doktorlara tedavi ettirdikleri belirlendi.
Burada en önemli konu bu doktorların kim olduğu ve hangi kurumda çalıştıklarıdır?
Emniyet'in operasyonu şu ana kadar doktorları kapsamadı. Ama bu isimlerin doğrudan örgüt bağlantılı oldukları açıktır. Üniversitelere yasa dışı yollardan yerleştirilip doktorluğu öğrenen ve mezun olduktan sonra örgüte hizmet etmeye devam eden yüzlerce doktor olduğu biliniyor. Dolayısıyla operasyonların genişletilmesi hayati bir gereklilik.
Bir diğer önemli soru da; yaralı teröristlerin İstanbul'a nasıl getirildikleridir? Bu taşıma işleminin sağlanması için tam donanımlı bir ambulans ve en az 2 kişiden oluşan sağlık personeli gerekmekte. Bu transferler nasıl sağlanmaktadır?
***
Geçtiğimiz yıl PKK'lı olduğunu Facebook hesabından ilan edecek kadar fanatik olan bir hemşire, yaralı askeri zehirlemek üzereyken yakalanmış ve tutuklanmıştı. O dönem kamuoyunda oluşan tepkiler sonrasında Sağlık Bakanlığı, sağlık personellerinin göreve başlamadan önce güvenlik soruşturmasına tabi tutulması için düzenleme getirmişti. Geç kalınmış bu uygulama hangi şartlarda ve nasıl yapılmaktadır?
Çünkü birçok kurumda aktif bir şekilde çalışan PKK mensubu sağlık personellerinin olduğunu biliyoruz. Haklarında en ufak bir soruşturma olduğunda da, TTB ve KESK tüm avukatlarını seferber edip örgütle bağlantılı sağlık personellerine sahip çıkıyor.
İstanbul'daki son operasyon, sadece tıp alanında örgütün ne denli kadrolaşıp, elemanlarını ne kadar aktif kullandığının güçlü bir örneği... Konunun detaylarıyla kamuoyuna açıklanması, teröristleri koruyan, kollayan, iyileştirip Mehmetçiğin üzerine salan örgüt doktorlarının deşifre edilmesi gerekiyor.
O yüzden PKK'nın kendini STK'lar üzerinden aklayan sağlık kadrolaşmasının üzerine gidilmek zorunda.
Çünkü tıp fakültelerinde öğrenci konseyi seçimlerine aday olacak kadar kemikleşmiş ve meydan okuyan bir yapıdan bahsediyoruz.