“Piç devlet” nasıl kurulur?
Tayyip Erdoğan, 10 Kasım vesilesi ile yaptığı konuşmada, “Yeni Türkiye” vurgusunun “Gazi Mustafa Kemal” tarafından Nutuk’ta defalarca zikredildiğini söyledi.
Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal, tam da bizim addettiğimiz gibi yeni Türkiye ile 23 Nisan 1920’de temelleri atılan Türkiye’yi kastetmiştir. 27 Mayıs müdahalesinin ardından da ’yeni Türkiye’kavramı kullanılmıştır. 27 Mayıs’ın yeni Türkiye’si, köklerinden, demokrasiden, milli iradeden koparak, Atatürkçülük adı altında Atatürk’ün hatırasını çiğneyen, Atatürk’ün ’yeni Türkiye’kavramına hürmetsizlik eden bir Türkiye özlemidir” dedi.
Davutoğlu’nun da benzer sözleri var!
***
Evet, “Yeni Türkiye” sözünü Atatürk kullanmıştır. Çünkü adı üzerinde; yeni bir devlet kurmuştur.
Peki siz Atatürk’ün kurduğu devleti kendi rayından çıkarır da meselâ, “açılım süreci sonu itibarıyla” etnik kökenlere özerklik tanıyarak eyalet sistemine götürürseniz, “Yeniden yeni Türkiye” mi kurmuş olursunuz yoksa Türkiye’yi Türkiye olmaktan mı çıkarırsınız?
Üstelik Atatürk, gençliğe hitabesinde veya asli vasiyetinde “Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebed muhafaza ve müdafaa etmektir” dememiş midir?
Hem cumhuriyeti korumak ve kollamak hem de ikide bir yenilemek! İkisi bir arada mümkün olabilir mi?
***
Tayyip Erdoğan, her şeyi birbirine karıştırıyor. Bir defa, Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş rayından 27 Mayıs 1960’ta değil, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra İkinci Dünya Savaşı’nı bitiren Yalta paylaşımı ile çıkarıldı. Türkiye, Amerikan etki alanına bırakıldı. Stalin’in bir iki korkutması ile koca ülke, ABD’nin kucağına oturtuldu! Sonra ülkeyi yönetenler, Amerikan boyunduruğundan biraz kurtulmak, Rusya ile yeniden ekonomik ilişkiler kurmak isteyince, Amerikancı darbelerle devrildiler.
27 Mayıs dahil bütün darbelerin, muhtıraların arkasında ABD vardır!
O halde sadece 27 Mayıs 1960’ı zikrederek Türkiye’nin köklerinden bu darbe ile koparıldığını iddia etmek, halkın zihninde kendi meşruiyetini sağlamak için gerçekleri bile bile saptırmak demektir!
Türkiye; NATO’nun kölesi olduğu zaman köklerinden koparıldı! Onun da öncesi var ama resmi başlangıç tarihi 1952’dir!
***
Gelelim, Erdoğan’ın, “Bizim yeni Türkiye özlemimiz ise tıpkı Gazi Mustafa Kemal’in kastettiği gibi 23 Nisan 1920 Türkiye’si, o ruh, o heyecan ve o örftür” sözüne!
Bu söz gerçek değildir. Çünkü Atatürk’ün, cumhuriyeti kurarken tespit ettiği temel ilke, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denilir” kabulüdür. Erdoğan ise Türk kimliğini etnik gruplardan biri olarak kabul ediyor ve milletin adını da “Türkiyeli” veya “milleti İbrahim” diye zikrediyor!
Daha dün, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, “Sonra gün geldi cumhuriyetin sahipleri tek tipçi bir anlayışla bir kimlik inşa etmeye kalkıştı. İnşa ettikleri bu kimlik siyaseti ve hukuku ile tarihsel ve sosyolojik bir kimlik değildi” demedi mi?
Kendinizi mi kandırıyorsunuz siz?
***
23 Nisan 1920 ruhuna dönüşten kasıt, Atatürk’ün Kürtlere özerklik vermeyi vaat ettiği, ancak sonra vazgeçtiği iddiası mıdır? Bu yaklaşım, Abdullah Öcalan tarafından da savunulmuştur. Oysa Atatürk, Amasya’da “Kürtleri bağrımıza katmak” demiştir. İzmit’te “Kürtlere özerklik verilecek olursa, bütün Türklüğü mahvetmek gerekir” demiştir!
Şurası kesin ki Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ın kabul etmediği, 1924 Anayasası’dır! Oysa devletin kuruluş felsefesi, Türk tarihi esas alınarak 1924 Anayasası ile tespit edilmiştir. Darbelere rağmen, Anayasal olarak bu ruh değiştirilememiştir. Çünkü bunu değiştirirseniz, Yeni Türkiye değil, ne idüğü belirsiz, atası-babası belli olmayan piç bir devlet kurmuş olursunuz! Köksüz, piç devlet, fazla yaşamaz, herkes enkaz altında kalır!