Perde arkasındakiler

Önce Adil Gür'ü dinledim. Gülücükleriyle 24 Haziran'a alınan seçimlerden mutluluğunu ifade etti. İlk anın verdiği heyecanla, bu tarihte gidilecek sandık "en çok bizimkilere zarar verir" dedi. Bizimkilerden kastettiği Ak Parti. Sonra bir başka "kardeş kuruluş" YSK'yı göreve çağırdı; "Seçmenlerin, gittikleri yerde oy kullanmalarını sağlayacak bir çare bulmalılar" dedi. "Bu konuda gerekli değişiklikleri yapmalılar"ı ilave etti. Kamuoyu araştırmacısı denen bu zat tam "tarafsızlık örneği"! Hani derler ya "kerameti kendinden menkul". Diğer Kardeş Kuruluş YÖK, iktidar seçim tarihini ilan ederken "Üniversite sınavı"nı hatırlamayanlara anında yardımcı oldu. Nitekim tarih belli olduktan yarım saat sonra imtihanları 30 Haziran-1 Temmuz'a kaydırdı. Yapılan açıklamada anayasanın ilgili maddesinin bulunması da bir başka tarafsızlık örneği idi! O kadar rahatlar ki, iki turlu seçimin daha ilk oylamada biteceğini ima edebiliyorlar.

Akşener'in sözleri

İki gündür üstünde durduğum konu İYİ PARTİ'nin durumu. Meral Akşener'in Yeniçağ'ı ziyaretinde söylediklerini çok net hatırlıyorum; "YSK, eğer gerekli evrakları almasaydı, bütün akrabalarımla kapılarının önünde yatıp, kalkacaktım". Bu sözleri söylediği gün "erken seçimin mutlaka yapılacağından" da bahsetmişti. Nitekim bu iş erken bile değil "baskın"a dönüştü.

Peki "seçimler zamanında yapılacak" diye ısrar eden Erdoğan'ın "Kur'an'a el bas" dense anında bunu yerine getirecek havası yok muydu? Sadece o mu? Bütün takımı aynı söylevlerde bulunmadı mı? Parti sözcüsü Mahir Ünal'ın CNNTÜRK'teki soruya kaşlarını çatarak "Yalan mı söylüyoruz, mevcut takvime uyacağız" deyişini nasıl unutacağız? İnsanın aklına bir espri geliyor; "Adamlar belki de haklı. Herkes erken seçimden bahsetti. Hiç kimse baskından söz etmedi".

Ortada Pinokyo'lar ordusu kol gezmeye başladı. N. Öztürk'ün dediği gibi Makyavelizm tam anlamıyla hortladı. Bu sadece Devlet Bahçeli ile sınırlı kalmadı. Adlarını değiştirdiler; Bekir, Bülent, Osman, Erdoğan ve diğerleri...

Fikir babası

Size MHP'de yapılan bir tören ve bazı yöneticilerine şilt verildiği günden bahsetmek istiyorum. Açıkça ifade etmem gerekirse genel başkan vekili Semih Yalçın'dan bahsedeceğim. Bu tarih profesörü, gerçekte Bahçeli'nin akıl hocası. Bu yüzden en büyük ve anlamlı şilt ona verildi. Geçmişteki tasfiyelerde hep onun ağırlığı vardı. Kimi kendine rakip gördü ise, allem kallem edip, küstürdü. Neticede kapının önüne koydu.

Cumhur İttifakı da onun fikri. Baskın seçim de öyle. Yalçın arka planda kalıp, iş bitiriyor. Eski bir MHP milletvekili olan bir kardeşim Yalçın'a lakap olarak isim yakıştırmıştı. Yalçın'ın yaptıklarını gördükçe ne kadar uygun düştüğünü çok daha iyi anlıyorum. Başkan vekilinin son kurgusu İYİ PARTİ'yi engelleme üstüne. Bunu da başarabilirse "pes artık" diyeceğim...

***

Kendi kaşındı

Akhisar'a elendikleri kupa maçı sonrası Fatih Terim'in sözlerine şaşırdım. Futbolcularını suçlaması karşısında "nerde kalmıştık"ın yeni versiyonunu hatırladım. Sen rakibi küçümseyip, sahaya yazlık takımla çıkarsan sonuç bu olur. Bu 11'i de sen seçmedin mi? Terim Hoca'ya tavsiyem artık rakibi küçümseme huyundan vazgeçmesi. Ona İngiltere şampiyonu M. City'nin 4. turda kupa maçında yenilip elendiği ikinci lig takımını hatırlatırım. Aynı şekilde Başakşehir'in Giresun'a nasıl elendiğini. Kupa maçlarının güzelliği, bu tür sürprizlerin her zaman olmasındandır.

***

Kaçırmam

Türkiye'nin tek gündeme kilitlendiği ortamda yine de Popstar'ı kaçırmıyorum. Bu kez sunucu konumunda Mehtap vardı. Bu paldırküldür pavyoncu elde ettiği birinciliğinden daha fazla doğruculuğuyla ün yaptı. Gördüğümüz kadarıyla değişen bir şey yok. Canlı yayına renk kattı.

Haftanın birinciliğini söylediği uzun havayla Kadir Bayram kazandı. Doğrusu hak etti. Elenense "Çakma Gülse Birsel" Nihal Kurtuluş'tu. Sırf hava olsun diye boynuna taktığı gitarı çalmayı beceremediğinden kendi ipini çekti.

Armağan Çağlayan'ı ilk defa doğru düzgün bir kıyafetle gördük. Onun abukluğunu bu defa Can Bonomo devralmıştı. Robdöşambrla gelmesini başka türlü yorumlamak mümkün değil.

...

BAŞSAĞLIĞI: Arkadaşımız Prof. Dr. Özcan Yeniçeri'nin eşi Nilgün Yeniçeri, Hakk'a yürüdü. Cenazesi bugün kaldırılacak olan Nilgün Hanımefendi'ye Allah'tan rahmet, Yeniçeri ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları