Patlayan TIR'ın lastiği olsa!..
Hüsnü Çoban ölmediğine göre (malum diziyi takip etmem. Haftalardır Türkiye kilitlendi diye medya haberinden aldığım bilgi-aht-) odaklandığımız önemli gündem konularında bir eksilme olduğunu düşünmüyorum... Sörvayvır kadar ilginç hale gelen Erdoğan tipi başkanlık sistemi, AKP'nin yeni genel başkanı/Başbakan kim olacak tartışmalarının evlendirme programlarının reytinglerini salladığı kanaatindeyim!.. Bu çok yoğum gündem arasında gözünüzden kaçmış olabilme ihtimaline karşılık yaşadığımız hayat ile ilgili çok önemli bir haberi paylaşacağım. "Haber hayattır" derler ya!..
"Kocaeli'nin Kartepe İlçesi'nde, Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'un koruma polisleri TEM Otoyolu'nda yol verme meselesi nedeniyle TIR'a doğru iki el ateş etti. Sol ön lastiği patlayan TIR'ı yol kenarına park eden sürücü, koruma polisleri ile tartıştı. Olay, TEM Otoyolu Kartepe Tepetarla mevkiinde meydana geldi. Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'u korumakla görevli polisler kimseyi korumadan otoyolda İstanbul istikametine ilerlerken iddiaya göre 26 B 6603 plakalı TIR sürücüsü Mustafa Köksal ile yol verme meselesi nedeniyle anlaşmazlık yaşadılar. Olay sırasında kimseyi korumamalarına rağmen polislerden birisi silahını çekerek TIR'a doğru iki el ateş etti. Kurşunlardan biri TIR'ın ön sol lastiğine, birisi ise araca isabet etti. TIR sürücüsü, lastiği patlayan aracı yol kenarına park etti. Polis memurları da araçlarını yol kenarında park ederken, TIR sürücüsü ile tartıştılar.
Olay yerine gelen Kocaeli Emniyet Müdürlüğü ekipleri, silahı kullanan ismi açıklanmayan polis memurunu ve TIR sürücüsünü ifadelerini almak üzere polis merkezine götürdü. Olay yeri inceleme ekibi ise TIR'da inceleme yaptı. Olaydan hemen sonra koruma polislerinin bulunduğu aracın plakalarının sökülmüş olması dikkat çekerken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı."
Bu soruşturmadan bir şey çıkar mı? Hiiç sanmıyorum!.. Üstü örtülür gider. TIR'cı ikna olur (!)çektiği rezillikle kalır. "Televizyon dizilerinden başladın. Bu olaya girdin. İş bulamadın da magazin gazeteciliğine mi heves ettin" diye haklı soracaksınız.
Vali Hüseyin Avni Coş'u hatırladınız mı?.. AKP iktidarının değişmeyen valisi... Yeri değişir fakat merkeze alınmaz ve alınması asla teklif edilemez valisi!.. Skandal olaylara adı çokça karışan vali... Adana valiliği döneminde, 10 Kasım törenlerinde kendisini protesto eden bir vatandaşa kameralara da yansıyan ağır hakaretini daha sonra komik bir savunma ile düzelten vali...
Tamam!.. Kocaeli'nde gerçekleşen bu olayla, vali Coş'un herhangi bir ilgisi yokmuş. Olay yerinde değilmiş, o sırada bir düğündeymiş. Valilik resmi açıklamasında böyle diyor.
Ben de lafı şuraya getireceğim;
Aslında, öyle sistem mistem, rejim mejim tartışmalarına dalmaya hiç gerek yok. İnsanoğlunun içinde bulunduğu yaşam kesitleri dünü, bugünü ve geleceği açıkça tanımlıyor. Öyle 17/25 Aralık'a, vesayet tartışmalarına da pek dalmaya gerek yok. Referandum falan da boşa masraf olur!.. Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini, oğlumuza iş bulmak için AKP ....ilçe teşkilatına kayıt yaptırmak için gittiğimiz gün kabul ettik... Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini, şube müdürlüğü koltuğunda oturabilmek için işaret ettiği sendikaya üye olup sonra da mahiyetimizdekileri zorla üye yaptırdığımız gün kabul ettik. Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini, terfi alabilmek adına hatunumuzu, kızımızı, onlar gibi başlarını örtmesi ve giyinmeye zorladığımız gün kabul ettik. Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini, sevgili peygamberimize getirdiğimiz salavatların ona uyarlandığı günler, itiraz etmeyerek, sus pus kaldığımız günlerde kabul ettik. Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini, şerefli Türk askerine "kadın pazarlamacısı", Genelkurmay Başkanı'na "terörist başı" dendiği gün kabul ettik. "Ya, bunlar kumpasmış" dendiğinde ise bir daha onay vererek tescil ettik. Biz, Erdoğan tipi başkanlık sistemini çözüm sürecinde kabul ettik. Şimdi de gelen şehitlerin, patlayan canlı bombaların, Irak, Suriye, Beyrut fotoğraflarının hesabını sormadan da tescil etmeye devam ediyoruz.
Müslümanların kanına girildiği, ırzlarına musallat olunduğu, camilerinde Kur'an-ı Kerim'in yakıldığı, Irak'ın işgal edildiği, ABD'li askerlerin esir aldığı Müslümanların üzerine çiş ettiği günler... R. Erdoğan'ın o meşhur duası... ABD askerlerinin burnu kanamadan ülkelerine dönmesi için ettiği dua!.. Biz, ta o gün Erdoğan tipi başkanlık sistemine peşin onay verdik...
Günlük hayat akışımızın da bir parçası olan trafikte her gün onay vermeye devam ediyoruz. Yasak olmasına, kanuna aykırı olmasına rağmen evimize işimize giderken, AKP il, ilçe mahalle yöneticisi olması hasebiyle arabalarına -sadece emniyet, itfaiye araçlarına ve ambulanslara kullanma yetkisi verilen- özel ışıklandırma ve korna sistemlerini taktıranların yolda tacizine uğramayan kaç kişi var?.. Bakarsanız dikiz aynasına, son model bir araba dibinize yanaşmış, azami hızınızın 40 km'nin üstünde olmaması gerek. Adamın yanında çok şık giyinmiş bir hanımefendi, kahkahaları ön camdan fırlıyor ama basıyor canavar düdüğüne... Arabanın önü gazino tabelası gibi yanıp sönüyor. Sıkıysa yol verme!.. Hele 3-5 kara güneş gözlüklü delikanlıların bulunduğu arabalar. Genelkurmay kavşağının önünde bekleyen trafik ekibine uyarıda bulunmak için selektör yapsanız memurlar arkasını dönüveriyor. Dönmese ne olur?.. El cevap; PÖH...
Onun için Kocaeli'ndeki olaya şaşırmadım ve köşeye aldım.
Ne diyorlardı?.. "Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır."
Soma'da o acı kazanın ardından acısından isyan eden vatandaşı kim tekmelemişti?..
Başbakanın adamı, Bakanın adamı, Belediye Başkanın adamı, Vali'nin koruması, Başkanın adamları... Elini sallasan başgan!..
Dayak, kötek, kurşun... Biraz diklenirsen işinden olursun... Kafayı kırar hakkını aramaya kalkarsan sorgu sualsiz hapsi boylarsın. Onay verdik bir kere. Durmak yok yola devam!.. Kod adı başkanlık sitemi.