Partisinden korkuyor!
Recep T. Erdoğan, nasıl bir “suç” işlediğini biliyor.
Cumhurbaşkanı seçiliyor, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kesin kararı 15 Ağustos 2014 günü açıklıyor ve elden hem Resmî Gazete’ye, hem de TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e gönderiyor. Çünkü Anayasa’nın 100. maddesi gayet açık... Herkes yazdı, ben de yazdım. R. T. Erdoğan bir seçilmiş cumhurbaşkanıdır ve 28 Ağustos’ta TBMM’de yemin edip Çankaya’ya oturacaktır.
Resmî Gazete’nin müdürü aynı gün izne ayrılıyor. Müessese, Başbakanlık bünyesinde... Muhtemelen telefon dinlenir diye, hemen “Beyefendi” nin huzuruna çıkılmış ve “Ne yapalım? Haşmetmeap?” diye sorulmuştur. Haşmetmeap: “27 Ağustos’ta partimizin olağanüstü kongresi bitene kadar yayınlanmasın, benim istediğim kongrede seçildikten sonra hemen mükerrer sayı baskıya verilsin, cumhurbaşkanlığım alenen resmîleşsin.”
“Beyefendi” kendisince tedbir alıyor: “Olur a ileride birileri bu işi kurcalar, suçumu mahkemelere taşır, zorda kalırım, ben de resmiyet kazanmadığı için başbakanlığa, parti başkanlığına, milletvekilliğine devam ettim, derim.” düşüncesinde...
Bu ayak oyunlarının iki sebebi var:
Birincisi: 17-25 Aralık sendromu...
15 Ağustos’tan itibaren başbakanlıktan, parti genel başkanlığından, milletvekilliğinden ayrılsa isterse bin muhafızla korunsun, bir savcının aklına eser kapısına dayanır, “Hadi gel, hakkında bu kadar isnat var, sorguya çekeceğim.” deyiverir.
Savcı elbette hiçbir şey yapamayacak, ama “Beyefendi”nin başı ağrıyacak.
Belki de tutuklanma korkusu gerçekten vardır.
Çünkü 17 ve 25 Aralık büyük yolsuzluk operasyonlarında ortaya çıkan “deliller” çok ağır.
Ben asıl sebep “korku”yu görüyorum. Ne olur ne olmaz endişesiyle kanun zırhını üstünde taşımak istiyor.
İkinci bir sebep: Kendi partisine dahi güvenmemesi. Yine 17-25 Aralık sendromuna bağlı “Paralel” saplantısı... Ya kongreye nüfuz ederlerse?!
Ahmet Davutoğlu’nu parti başkanı ve başbakan seçti. Güya partinin değişik organlarında temayül yoklaması yapmış, A. Davutoğlu öne çıkmış. A. Davutoğlu niye öne çıksın ki... Sonradan partili biri ve ilk milletvekilliği...
Binali Yıldırım, “Beyefendi”nin yüreğini ağzına getiren basın toplantısında ne dedi: “Temayüller onun cebinde. Bilmiyoruz kim önde?”
Binali Yıldırım, muhakkak kendisini bekliyordu, ama olmadı. Onun için Davutoğlu’nun başbakan ilân edildiği gün, ertesi günü basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı. Başka şey konuşacaktı ama bir şeyler vaat edilerek frenlendi. O da, söyleyeceklerini satır aralarına yerleştirerek lâfını döndürdü. Satır arasına ne yerleştirdi meselâ: “PKK çözümü tek milleti çözüyor.” R. T. Erdoğan’ın hiç hazmedemeyeceği bir söz.
Başkası basın toplantısı düzenlemiyor, B. Yıldırım düzenliyor. Niye? Düşünülmeli, değil mi?
Resmî Gazete’nin mükerrer sayısı önceki gün (22 Ağustos) çıktı, bir önceki 14 Ağustos’ta çıkmıştı. Son mükerrer sayıda YSK’nın kesin sonucu yine yok.
Mesele anlaşılmıştır: Korku. Hem tutuklanma, hem parti içindeki çatlak korkusu... “Beyefendi” , cumhurbaşkanlığı koltuğuna partisini kendisine göre dizayn ederek oturacak...
Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Neler olacağını göreceğiz.