Özelleştirme tüketicinin aleyhine oldu
Küresel süreç, piyasanın genişlemesini ve ekonominin globalleşmesini hedef almıştı. Bir süre böyle gitti. Ancak sıcak paranın, spekülatif sermayenin doymak bilmez iştahı, piyasalarda önemli ölçüde kartelleşmeye, monopolleşmeye yol açtı. Devlet elindeki tekellerin özel sektöre devredilmesi ile bu süreç hızlandı. Şimdi başta Avrupa, birçok ülke bu işi nasıl çözeceğini düşünüyor. Bunun içindir ki bu seneki Nobel İktisat Ödülü ’piyasanın gücünün analizi ve denetimiyle’ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı Fransız İktisatçı Jean Trol’e verildi. Ödüle layık görülen “Kartel ve tekelleri devletlerin nasıl düzenlemesi gerekir” konulu çalışma, Avrupa Birliği’nin bu alandaki hassasiyetini yansıtıyor.
Ödül dağıtan Akademi de, kartelleşme ve tekelleşmeye vurgu yaparak “Düzenleme yapılmadığında bu tür pazarlar, fahiş fiyatlar, randımansız şirketlerin yeni ve daha üretken şirketlerin pazara girişini engelleyerek ayakta kalması gibi sonuçlar doğurur” deniliyor.
Özelleştirme bütün dünyada hükümetlerin başarısı gibi görüldü. Arkası düşünülmedi. Üzerinde tartışmaya izin verilmedi. Sonuçta, Türkiye dahil bütün dünyada, özellikle devlet tekelindeki bazı altyapıların özelleştirilmesi ile devlet tekelinin piyasa tekeline dönüşmesine neden olduğu anlaşıldı. Piyasada spekülasyonu önleyen ve yüksek aracılık kârlarını kaldırarak, üretici ve tüketiciyi bir araya getiren Et Balık Kurumu gibi kurumların özelleştirilmesinin de üretici ve tüketici aleyhine olduğu görüldü.
Oysa ki özelleştirmede özellikle tüketici yararının dikkate alınması gerekir. Tüketiciye yansıyacak faydanın hesabı yapılırken özelleştirilecek kamu üretici birimi hakkında aşağıdaki soruların cevapları aranmalıdır.
* Özel girişimci, ürünü daha düşük fiyata üretecek mi? Bu ürün tüketiciye daha ucuza satılacak mı?
* Daha yüksek üretim elde edilecek mi?
* Daha iyi kalite ve ürün çeşidine ulaşılacak mı?
* Daha çok yenilik yapılabilecek mi?
* Özelleştirme önceki duruma göre, çalışanlara, üreticilere, ihracata ve vergi mükelleflerine ilave yarar sağlayacak mı?
Bizde bu sorulara doğrudan evet cevabı verilebilir mi? Öte yanda özelleştirme ile ekonomide kaynak kullanımında etkinlik sağlanmış olmalıdır. Bu durumda topluma da yararı olacaktır. Aksi takdirde özelleştirme yapmak toplumsal faydayı artırmayacağı gibi ayrıca hem kaynak dağılımında etkinlik bozulmuş olacak hem de tüketici için ve toplum için ortaya zarar çıkacaktır. Prensip olarak, sosyal fayda ve sosyal maliyeti olan kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmet üretimi fiyat açısından stratejik mal üreten doğal tekellerin devlette olması, buna karşılık özel fayda ve maliyeti olan özel malların da piyasa tarafından üretilmesi halinde, toplam fayda maksimize edilmiş olur. Bu anlamda yalnızca mülkiyeti devlette olan özel mal ve hizmet üreten işletmelerin özelleştirilmesi gerekirdi. Maalesef bankacılıkta da kartelleşme oluştu. Banka ve kredi kartlarında aralarında gizli bir anlaşma varmış gibi bankaların tamamı Merkez Bankası’nın açıkladığı azami faizden faiz alıyor. Madem rekabet var neden bir banka bile daha düşük faize razı olmuyor? Bunun adı kartelleşmedir. Kartelleşme ise anayasaya aykırıdır. Anayasa’nın 167. maddesinde, piyasaların denetimini düzenlemiştir. Bu maddeye gör; “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” Ne var ki bizde Anayasanın bu maddesi havada kalıyor.