Öyle bir ağıt ki...
Türkler şunu yaptı, Ermeniler de bunu yaptı; Ermeniler bunu yaptı, Türkler de şunu yaptı, demek benim üslûbun değil... Şu zamanda Türkler “zâlim”, Taşnakçı zihniyet “masum”. “Hepimiz Ermeni’yiz / Hepimiz PeKeKe’liyiz” grubu emeline ulaştı. Emellerine ulaşmada kim öncülük etti? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı!
Aşağıda bir “ağıt” okuyacaksınız. Yüreğiniz dayanabilirse sonunu getirirsiniz.
Ben Türk’üm... Bana hücum edilmesini kabullenemem. Kendimi anlatmak, ben masumum demek, reaksiyonda kalmak ne derece doğru, bilmiyorum. Ya gerçekler?
Şiire meftun Recep T. Erdoğan, Taşnakçılardan “özür” diledikten sonra, Kars’a giderse, şu ağıtı okuyabilecek mi?
Doç. Dr. Şenol Kantarcı, “Ağıt”ı söyleyen Âşık Kahraman ve katliama uğrayan köyü hakkında şu bilgiyi veriyor:
“Kars merkeze bağlı 671 nüfuslu Kalo/Derecik köyünde Ermeniler tarafından 660 kişi katledilmiştir. Katledilen 660 kişinin 360’ı bir merek’e (saman ve yem ambarı) doldurularak öldürülmüştür. Söz konusu katliamdan sadece 11 kişi kaçarak hayatta kalabilmiştir. Hayatta kalan 11 kişiden birisi olan Âşık Kahraman (1863-1944) kendisinin de yaşamış olduğu Kalo/Derecik köyü katliamını ağıt şeklinde mısralara dökmüştür.” ( “Kars’ta Türklere Yönelik Ermeni Katliamı: Kalo/Derecik Köyü Toplu Mezar Kazısı”, OTAM Dergisi, S. 18, 2006).
Âşık Kahraman’ın “Ağıt”ı değişik yerlerde yayınlanmıştır. Şu zaman “ağıt” zamanı... Birlikte okuyalım istedim:
Ey ağalar nasıl diyem derdimiz / Vardır zulmün sonu arşa dayandı. / Ermeni, İslâmı kırdı, taladı / Mazlumlar amanı arşa dayandı.
Kalo’nun köyünü bastı ceng açtı /Mitralyöz, tüfekle od, ataş saçtı, / Ana evlât attı, dağ taşa kaçtı / Sabiler şivanı arşa dayandı.
Mevlâ’nın takdiri erişti başa / Yüz çevirdi, bakmaz kardaş kardaşa / Üç yüz atmış canı yaktı ataşa / Koptu Nuh Tufanı arşa dayandı.
Bir cenaze gördüm kan olmuş yüzü, / Portlamış kenara sıçramış gözü, / Üç yüz atmış canın sönmemüş közü, / Yanan can dumanı, arşa dayandı.
Bir yiğit vurulmuş parmaklar, kamış, / Kaçarken kâfire yolu uğramış, / Kâfir tutmuş tike, tike doğramış, / Hançer, kılıç yanı, arşa dayandı.
Bir yiğidi vurmuş, yolda koymuşlar, / Can teslim etmeden, deri soymuşlar, / Cep-cep etmiş, yanlarını oymuşlar, / El cepte, figânı arşa dayandı.
Bir gelini gördüm ayağa kalkmış, / Sandım ki, canı var, yüzüme bakmış, / Kâfir, mismar ile direğe çakmış, / Mismar, çivi ünü arşa dayandı,
Bir hamile kadın davranmış kaça. / Ermeni, eylemiş hep parça, parça / Kılıç ile vurmuş, bölünmüş kalça, / Akan kızıl kanı arşa dayandı.
Çocuğu karnından çıkartmış, bakar; / Can teslim etmeden, süngüye takar, / Bebeğin fizahı, dağ-taşı yakar, / Dağın, taşın şânı arşa dayandı.
Altı yüz atmış can battı kırıldı: / Çoğu yandı, geri kalan vuruldu, / Bu köyün defteri artık dürüldü, / Hâlinin yamanı arşa dayandı.
Tanrı Ermeni’ye vermiş fırsatı, / Kesti kökümüzü, kırdı milleti, / Rûz-i kıyamete kaldı müddeti, / İntikamın günü arşa dayandı.
Kahraman kan ağlar, bu serim duman / Çattı bu zamana ol âhır zaman, / İslâma yâr olsun ahrette iman, / Kâfirler isyanı arşa dayandı.
(Bu ağıtı hatırlatan Karslı Oktay Aktaş Bey’e teşekkür ederim.)