Osmanlı Arşivi konusu (1)
Osmanlıca, Osmanlı Türkçesi, Eski Türkçe, ecdat, mezar taşları deyip duruyoruz... Eski yazıyı öğretmekten dem vuruyoruz. Şunu kesinlikle söyleyeyim: Neredeyse ömrümün yarısı eski yazı içinde geçti ve hâlâ masamda halledilmesi gereken yığınla kitap duruyor, bir “bilen” olarak söylüyorum, eski yazıyı nostaljik tatminden öteye götüremezsiniz. Eski yazıya dönemezsiniz.
Eski yazı kültürümüzün bir parçası ve hem de çok önemli bir parçası. 13. yüzyıldan beri bu yazıyı kullandık. Böyle olmakla beraber, “Osmanlıca” adı altında, liselerde, ayrı bir ders olarak okutulmak istenmesinin mantığını anlayabilmiş değilim. Edebiyat dersleri içinde bir evre olarak gösterilmeli ve dönem kültürünün hazmı için ilk adım olmalıdır.
Asıl ihtisaslaşma önemli.
Osmanlı’dan sanırım, 49 ülke çıkmıştır. Bunlar arasında, çok azı bağımsız devletler içinde muhtariyettir. Osmanlı’nın komşularıyla bağlantılarını da hesaba katarsak, herhâlde, dünya tarihinin bizim “Hazine-i Evrak”ta yattığını rahat söyleyebiliriz.
İstanbul’daki Osmanlı ve hatta Ankara’daki Cumhuriyet Arşivi ve hatta Şer’iye Sicilleri’yle ne kadar ilgiliyiz ve problemlerine ne kadar vâkıfız?
Muhammed Duman bir Osmanlı Arşivi uzmanı... Osmanlı Arşivi’nin problemlerini yazıp göndermiş. Bunların üzerinde de durmamız gerekiyor:
“Öncelikle Arşiv Kanunu’nun eksikliğinden bahsetmek istiyorum. Bugün Başbakanlık Devlet Arşivleri, faaliyetlerini 3056 sayılı Kanun’un 35. Maddesi ve 3473 sayılı Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanarak yürütmektedir. Bu yasal mevzuat aşağıda sıralayacağım sorulara cevap olmamaktadır:
* Hangi kurumlar arşivlerini Başbakanlık Devlet Arşivleri’ne devredecektir?
* Arşivlerini devretmeyen kurumların arşivleri nasıl denetlenecektir?
* Kurum arşivleri hangi esaslara göre tutulmaktadır, bu esaslarda hangi standart uygulanacaktır?
* Standarda uygun davranmayanlara hangi cezaî yaptırımlar uygulanabilecektir?
* Arşivlik malzemeler özel ve tüzel diğer kişilerde bulunabilir mi? Tarihî belgeler alınıp satılabilir mi?
Çıkarılacak Millî Arşiv Kanunu bu problemli noktalara çözüm olmalı, Başbakanlık Devlet Arşivleri kurumsal bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Özel olarak Osmanlı Arşivi’ne değinmek gerekir. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda 2013 yılına kadar tarihî belgelerle meşgul personel sözleşmeli olarak çalışmakta idi. Bu personeli tanıtmakta fayda görüyoruz. Bu personel, üniversitelerin Osmanlıca dersi veren bölümlerinden mezun ve el yazısı okuyabilecek düzeydedir. Zaten kuruma alınırken bu özellikleri sınavla tespit edilmiştir. Bu personelin büyük bir bölümü yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış ve eserleriyle tarih ve kültür araştırmalarına yön vermektedir.
2013 yılında 6495 Sayılı Kanunla bu personelin büyük bir kısmı, büyük maddî kayıplara rağmen -telafi edileceği ümidini taşıyarak- vasıflarıyla ilgisiz ‘araştırmacı’kadrosuna geçmeye razı edilmiştir. Razı olmayanlar ise kadro imkânından mahrum kalmıştır. Anlaşılacağı üzere kırk katır mı kırk satır mı durumu.”
Aksaklıklar burada daha bir yığın... Osmanlı dönemi belgeleri üzerinde ihtisaslaşmak o kadar kolay değil. Uzun zaman ister. Derin kültür ister, yoğrulmak ister. (Devam edeceğiz.)