Onları aday göstermeyen kim?
Devlet Bahçeli'nin; "Ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?" şeklindeki sorusuna birinin çıkıp: "Doğru söylüyorsunuz. Gerçekten de 100 bin imza toplansaydı. Ama bunu neden MHP olarak siz başlatmadınız da başkalarına havale ediyorsunuz" diye sorması gerekirdi. Ayrıca meraklı bir partilinin veya bir seçmenin şunu da sorması gerekir: "MHP neden bu ülkücüleri cumhurbaşkanı adayı göstermedi de, ülkücü olmayan AKP Genel Başkanını gösterdi?"
CHP'yi görünce akıllara gelen soru bu.
Siyaset tartışan iki kişiden biri karşısındakine soruyor: "Kılıçdaroğlu kendi aday olmasa da partisinden birini, bir CHP'li olan Muharrem İnce'yi aday gösteriyor. Peki, MHP neden bir ülkücüyü aday göstermiyor da gidip başka partinin genel başkanını aday gösteriyor?"
Şimdi Selahattin Demirtaş'ı bahane ederek af meselesini gündeme getirdiler ama 'Rahşan Affı'nda çıkarılmayan, hapis yatan ülkücüler ne olacak?
Unutanlar hafızasını tazelesin..
O dönemde özellikle sol kesime ceza indirimi yapıldı ama ülkücülere yapılmadı. Demirtaş demişken cevaplamaları gereken bir soru var: Cumhur İttifakı'nın hükümet kanadı, İngiltere'de DPI olan Democratik Progress İnstitute'de PKK ile siyasi temas halinde mi, değil mi?
Dünkü Yeniçağ'ın manşetten verdiği Ahmet Takan'ın soruları cevap bekliyor. Takan: "Seçim kararı alınmadan bir hafta önce, İngiltere derin devletine bağlı olan ve PKK yanlısı olarak bilinen kısa adı DPI olan Democratik Progress İnstitute'de AKP'li Efkan Ala, Mehdi Eker ve Taner Yıldız'ın ne yaptığını sormuştum. DPI'nın CEO'su eski "Kurdish Human Rigahts Project" direktörü Kerim Yıldız ve İngiliz derin devlet elemanları ile neler görüşüldüğüne açıklık getirilmesini istemiştim. Yeni bir "çözüm süreci" mi tezgahlanıyor soruma da çıt çıkmadı.." demişti.
Niye sessiz kalıyor iktidar?
Millî İttifakı teröristlerle bir olmakla suçlarken dilin kemiği yok. Peki, buyurun Takan'ın sorusuna cevap verin?
"Çıt yok!"
Takan diyor ki: "Fikri takip gereği -AKP her ne kadar sağıra yattıysa da- DPI görüşmelerinin devam edip etmediğinin peşine düştüm. Ankara'daki güvenilir kaynaklardan "görüşme trafiği devam ediyor" yanıtını aldım..."
Peki, bu ne?
MHP'nin bundan habersiz olduğu söylenebilir mi? Kesinlikle hayır. En azından Yeniçağ yazdıktan sonra konunun takipçisi olmaları gerekirdi.
Oslo sürecinin Türkiye'nin başına ne işler açtığını bilmeyen var mı?
Türkiye ikinci bir Oslo süreciyle karşı karşıya ise, bizim bu ülkenin yurttaşları olarak bilmeye hakkımız yok mu? Üstelik tam da seçim yapacağımız şu süreçte.
Kendilerini "beka davasının" sahipleri olarak gösterenler, aslında Türkiye'yi nereye götürdüklerini hepimize anlatmaları gerekmektedir.
Anlaşılan Oslo süreci devam ettiriliyor. Masadaki konu başlıkları bunu gösteriyor. Takan'dan aktarıyorum: "Öcalan'a ev hapsi, PKK'ya siyasi af, eyaletler kurulması, bölge gelirlerinin paylaşımı, banka kurulması, ilkokuldan üniversiteye kadar ana dilde eğitim verilmesi, kadın hakları, LGBT hakları." Kaynakların ifadesine göre, son üç başlık konusunda uzlaşma sağlanmış diğer başlıklarda pazarlıklar devam ediyormuş.
İyi uykular Türkiye...
Gerçekten de Türkiye'nin bir beka davası var ve bunu Millî İttifak yapacak.