‘Ölmüştür geçmiştir’i anlamlandırma
“Türk Dili” dergisinde Hamza Zülfikâr’ın “Anlamlandırma, Tanımlama” makalesini okurken (Dün bahsetmiştim.) Recep T. Erdoğan’ın “Ölmüş geçmiştir.” sözünün nasıl anlamlandırılabileceğini düşündüm.
Hoca “anlamlandırma”yı şöyle tarif ediyor:
“... ‘Sen buna ne anlam verirsin?’ veya ‘Bu ne demek?’ diye sorarız. Anlamlandırılması beklenen, ne manaya geldiği istenen, bir olay, bir söz, bir görüntü, bir kısaltma, bir simge veya işaret bu sorgulamalarla açıklığa kavuşturulmaya çalışılır. Bu yöntemle bilinmeyenleri, anlaşılmayanları belirlemeye anlamlandırma deriz.” ( “Anlamlandırma, Tanımlama”, Türk Dili, S. 749, Mayıs 2014, s 15).
“Ölmüştür geçmiştir.” sözünü anlamlandırabilmek için konuşmanın önünü arkasını da bilmemiz gerekir.
R. T. Erdoğan kim için ve ne için “Ölmüş geçmiştir.” demişti:
“Soma’yı bahane edip kıran dökenler karşısında yine susmayacağız. Daha dün yine olaylar oldu. Neymiş Berkin Elvan’ı anmak için törenler düzenleyeceklermiş. Her ölüm hâdisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz. Ölmüştür geçmiştir. (...) Resimlerle kayıtlarla hepsi ortada. Ama o yavruyu aldatanlar da suçlu...” (23 Mayıs 2014).
“Ölmüştür geçmiştir.” sözünü başlı başına düşündüğümüzde korkunç bir anlamlandırmadır. Sözün önüne baktığımızda R.T Erdoğan “kıran dökenler”in Berkin Elvan’ı andığını söylüyor. Burada bir bahaneden bahsetmiyor. “Kıran dökenler” aslında hayatını yitiren çocuğu bahane ediyorlar, R. T. Erdoğan ise, ruhsuz, katı, acımasız bir manalandırmayla “Her ölüm hâdisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz. Ölen ölmüştür.” diyebilmektedir.
Bu sözleri “Benden olmayan, beni savunmayan, benimle bu yollarda yürümeyen ölüp gitsin...” diye anlamlandırabilir miyiz?
Her hâlde böyle anlamlandıracağız!
Bir itiraz gelebilir. Şöyle; “Resimlerle kayıtlarla hepsi ortada. Ama o yavruyu aldatanlar da suçlu.”
“Resimlerle kayıtlarla hepsi ortada” sözüyle kastettiği Berkin’in eli sapanlı, yüzü maskeli görüntüsü... Bu görüntüyü anlamlandırıyor.
“Ama o yavruyu aldatanlar da suçlu” derken; asıl maksada yaklaşıyor ve ruhsuz, katı, acımasız duruşu “yavru” , “aldatanlar suçlu” ifadeleriyle az yumuşuyor.
Öyle de olsa, “ölüp gitmiştir.” sözünü anlamlandırdığımızda, şuuraltında nasıl bir “öfke”nin yattığını görüyoruz.
R. T. Erdoğan acaba çok iyi bileceği “Üzkürû mevtâkum bi-hayr” “Ölülerinizi hayırla anın.” (Neseî) hadis-i şerifini mi göz önünde tutuyor?
Hz. Peygamber’in buyurduğu “Mevtâkum”
(“ölülerinizi”)... Kendi ölülerinizi...
R. T. Erdoğan, Berkin için “ölüp gitmiştir.” dediği gün, 31 Mayıs 2010’da İsrail askerlerinin Mavi Marmara baskınında ağır yaralanan Uğur Süleyman Söylemez hayatını yitirdi. R.T. Erdoğan akşam merhumun evine gitmiş ve Kur’ân okumuştur.
Bir başbakanın “benden olanlar” ve “benden olmayanlar” anlamlandırmasıyla karşı karşıyayız.
Dün, TDK’nın “selfie”nin karşılığı “özçekim” kelimesini uydurduğunu, “öz” ün “kendi” anlamına Türkiye dışındaki Türkler arasında daha sık kullanıldığını yazmıştım.
Aklıma geldi, “diktatörlük” bu sıra sık kullanılan bir kelime... Türkçeleştirmemiz gerek!
Ne diyebiliriz? “Özyönetim” mi?