Ölmeye devam!
Gazze’nin Rehah sınır ilçesinde, İsrail taş üzerinde taş bırakmamış. Bir Filistinli bir cesedin başında ağlıyor:
“Bu benim babaannem, tekerlekli sandalyeye mahkûmdu. Götüremedik. İsrailliler görsünler diye burada bıraktık. Onlar ne yaptılar? Tank ateşiyle öldürdüler.”
Bu kadar gözü dönmüşlük, bu kadar acımasızlık!
İsrail yönetimini hakikaten anlayamıyorum.
Geldiniz insanların ülkelerini, ABD ve İngiltere ve diğer Batı ülkelerinin desteğiyle işgal ettiniz ve devlet kurdunuz.
Neymiş 2000 yıl önce “bizim” miş...
2000 bin yıl önce biz de Anadolu’da yoktuk. Biz de sonradan geldik. Tarihî şartları tersine mi çevirelim?
Kazakistan’ın bozkırları bomboş; 76 milyonu da, 200 milyonu da alır. Dönelim mi ata yurda?
2 bin yıl önce dünya coğrafyası nasıldı ve kim nerede yaşıyordu? Ne biliyoruz?
Allah kâinatı bahşetmiştir. Herkes kâinatta bir yer bulup yaşayacak.
Bir İsrail askerini Gazzeli silâhlı gruplar yakalamışlar. 72 saatlik ateşkesin iki saati dolmadan İsrail, öyle bir bombardımana başlıyor ki, bir asker için bütün Gazze’yi yıkacak, bütün Filistinlileri öldürecek. Akıl almaz bir şey! Bir tarafta 1500 Filistinli katledilmiş, yüzlerce bina yer ile yeksan... Varsın ölsünler, varsın yerle bir olsun der gibi dünya sessiz. Ama bir İsrail askeri kaçırılınca ayağa kalkıyorlar.
ABD Dışişleri Bakanı John Kery, hemen Türkiye’yi ve Katar’ı arıyor. Filistinlilerin yanında sadece iki ülke var. İsrail askerlerinin serbest bırakılması için Türkiye ve Katar devreye girmeliymiş.
Bu ne yüzsüzlük! Bu ne haddini bilmezlik!
Hitler gibi bir sapığı hiç ağzıma almak istemem ama İsrail yönetimi hakikaten Hitler’e rahmet okutuyor!Golda Meir’in (1898-1978), 14 Mayıs 1948’de, İsrail’in bağımsızlığının ilân edilmesinde emeği büyüktür.
Araplarla yer yer savaşılmaktadır ve imkânları tükenmek üzeredir. ABD’li Yahudiler para vermekten bezmeye başlamışlardır.
Golda Meir dâhil Ben Gurion (kurucu başbakan) ve diğerler önde gelenler para bulamazlarsa sonlarının yakın olduğunun farkındalar. “Dişi kaplan” Golda Meir öne çıkar, “ABD’ye ben gideceğim. Gerekli parayı getireceğim.” der.
Şikago’ya indiğinde çantasında ancak 10 dolar vardır. Yahudilerin toplantısına katılır. Kürsüye çıkar ve kesin bir dil kullanır:
“Filistin’deki Yahudi cemaati Kudüs Müftüsü karşısında asla beyaz bayrak çekmeyecek. Ama zaferi müftünün mü, yoksa bizim mi kazanacağına karar vermek size düşüyor.”
10 dolarla gelen Golda Meir, beklediklerinin çok üstünde, 50 milyon dolarla (1947 yılının parası) dönüyordu. Ve zafer İsraillilerindi. (D. Lapierre-L. Collin, Kudüs ey Kudüs, s. 182-183).
Ya Amerika olmasaydı? İsrail diye bir devlet?! Mümkün değil...
Golda Meir, 1969-1974 yılları arasında başbakanlık da yapmıştır. Der ki: “Müslümanlar savaşıp kaybedebilirler, sonra yine gelip tekrar savaşabilirler. İsrail ise sadece bir kere kaybedebilir.”
Müslümanlar ne zaman inançlı ve karalı olurlarsa o zaman kazanırlar.
Ufukta inanç da karar da görülmüyor.
Ölmeye devam!