Okunmuş terlik vaaar!

Diyanet'in varlığını her zaman önemsediğimi yazageldim. "İslâmcı" cenahtan kimileri "Din devletin kontrolünde olamaz!" deyip Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığına karşı çıktılar. (İktidar ellerinde olduğu için 15 yıldır pek ses etmiyorlar...)

Diyanet sadece, imam-müezzin kadrosuyla uğraşmaz. Din İşleri Yüksek Kurulu gibi bir fetva mercii de var. Fetva mercii deyince, hayatı şekillendiren kararların alındığı bir müesseseden bahsediyoruz. Kur'ân-ı Kerîm'den dayanak bularak, nelerin yapılmasının günah, nelerin yapılmasının sevap olduğu hükümlerini açıklar ki, "Müslümanım" diyen insanlar her zaman bu hükümlerin açıklanmasını merakla beklerler. Uyarlar veya uymazlar; ayrı mesele...

İslâmda "teblîğ" hususuna arada bir temas ederim. Diyanet'in bir işi de dini anlatmaktır.

İslâm anlatılırken Kur'ân dışı hâdiselere ne kadar temas ediliyor?

Maalesef Diyanet "Cemaatler-tarikatlar" meselesinde suskun... En son malûm vaziyet zuhur edince ister istemez tavır aldılar ve güya Pensilvanya'daki adamın dinî sapkınlıklarını ortaya koydular.

Hâlbuki, daha önce dar alanda da olsa, büyük çatışmalar yaşandı. Açık açık Kur'ân tahrif edildi, Musevîlik ve Hristiyanlıkla aynı hizaya getirildi. Bu ayrıntıları en iyi Prof. Dr. Yümni Sezen Hoca bilir. Nasıl yalnız bırakıldıklarını bir kâğıda dökse keşke...

Cemaatler-tarikatlar çok ciddî olarak masaya yatırılmalıdır, diye yazmaktan bir hâl oldum!

İnsanların bir cemaatte, bir tarikatta kendi kişiliğini bulduğuna inanıyorsa, bir şey diyemeyiz. Ama o cemaatin neyi hedeflediğinin mutlaka delillerle açıklanması, insanların ifsat edilip edilmediğinin bilinmesi lâzım.

Öyle şarlatanlar çıkıyor ki, İslâmı kendi mülevves emellerine âlet ediyorlar.

"Cübbeli" diye biri var meselâ... Ne zamandır "Peygamber terliği" satıyor! Adına da kutsiyet atfetmiş; "na'l-ı şerif" diyor. Na'l Arapçada, ayakkabı, sandalet demek. Cübbeli, "kutsal sandalet"i alanlara neredeyse cennet vaat ediyor. Adamın, din adına daha başka sattıkları da var.

Nihat Hatipoğlu diye birini hep ekranda gördüğünüz için biliyorsunuz. Aman Allah'ım! Herkesin giydiği ayakkabanın faziletlerini, sırf Hz. Peygamber de giydi diye öyle bir anlatıyor ki, bir Müslüman olarak acı acı güldüm. Dinimizi nasıl saptırıyorlar öyle!... Na'l-ı şerif taşırsan, boynuna kolye yaparsan depremden bile korunuyormuşsun!

Diyanet'in bir açıklaması var mı diye araştırdım...

"Na'l-i şerif kolye takmak caiz midir? Na'l-i Şerif'in faziletleri var mıdır?" diye soruluyor...

Diyanet, meseleyi süs eşyası olarak ele almış, kadınlar takar, erkeklerin takması uygun olmaz notunu eklemiş. Araya da "Na'l-i şerif şeklinde kolye takmanın, takılan kolye veya asılan resmin faziletli olduğunu söylemek doğru olmayacağı gibi ve bunlardan medet ummak da caiz değildir." sözü sıkıştırılmış. Asıl öne çıkarılması gereken söz bu! Bangır bangır bid'atları sıralayacaksın! Şarlatanların ipliğini pazara çıkaracaksın!

Bakın bir cemaat yüzünden ne hâle geldik... Baştan tedbir alınmalı ve bütün cemaat-tarikat yapılanmaları üzerinde derin araştırmalar yapılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları