Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Öcalan’ın İslam istismarı ve Erdoğan

PKK’nın “hazmettire hazmettire” Türkiye’nin güneydoğusunda özerk bir yönetim inşa etme süreci devam ediyor. Bölgeden aşama aşama devlet otoritesini sökme yerine, örgüt otoritesini inşa etme eylemleri sürüyor. İktidar, “analar ağlamıyor, cenaze gelmiyor” söylemleriyle halktan olanı biteni saklıyor.
“Çözüm süreci” denilen ve PKK’lı teröristlerin sınır ötesine çekilmesi, ardından da silahların bırakılmasını öngören söylemler bütünüyle iflas etmiş durumdadır. Söylenenlerin aksine çözüm süreci, AKP’nin PKK’ya verdiği siyasi destek karşılığında PKK’nın bölgede özerk yönetim inşa etmesini AKP’nin kabul ettiğini gösteriyor. Buldan’ın dediği gibi Öcalan ile Erdoğan bölgede özerk yönetim inşa etme konusunda anlaşmışlar. AKP bu yüzden bölgede örgüt otoritesinin yerleşmesine ve yapılaşmasına göz yumuyor. PKK bölgede giderek devletleşirken, devlet de giderek bölgedeki egemenliğini formaliteye indirgiyor. Her şey milletin gözü önünde adım adım gerçekleşiyor.
Yoksa “çözüm süreci” bağlamında sınır ötesine çekilecek ve silah bırakacak bir örgüt 6 ayda Güneydoğuda 331 çocuğu niçin dağa çıkarsın? Yalnız Güneydoğu değil İzmir’in Bayraklı ilçesi Onur Mahallesi’nde 1 ay içinde 17 genç PKK terör örgütü tarafından dağa niçin kaldırılsın? Barış isteyen ya da silah bırakacak bir örgüt karakol, baraj ve yol yapılmasına niçin karşı çıksın?
Çok açıktır ki PKK, toplumda şok yaratacak kitle katliamları hariç her türlü eylemini ara vermeden sürdürüyor. Teröristler elini kolunu sallayarak yol kesiyor, şantiye basıyor, asker/sivil kaçırıyor. Helikopterlere ateş açıyor. Verilen tavizlerle kaçırılan bazı askerler bırakılıyor. PKK serbestçe vergi topluyor, asayiş birlikleriyle kimlik kontrolü yapıyor, karakol duvarları yıkıyor!
AKP, sanal “çözüm süreci” zarar görür diye PKK’nın eylemlerini halktan saklıyor. Yandaş medya haber yapmıyor, olayları küçültüyor. Bütün dünyaya meydan okuyan Tayyip Erdoğan, “petrolden pay istiyoruz”, “özerk yönetim inşa ediyoruz”, “AB’ye Diyarbakır olarak gireceğiz” diyen bölücü mihraklara karşı sesini çıkartmıyor. TSK ise milli savunma bir yana kendini savunamaz bir konuma düşürülmüştür. AKP, devletin elini kolunu bağlamış PKK’nın devletleşmesini sağlayacak bütün imkânları seferber etmiştir.
Öcalan ve örgüt işi daha da büyütme gayreti içine girmiştir. Devletten ve rejimden rahatsız olan bütün unsurları T.C.’ye karşı birleştirmeye çalışan PKK bu defa İslam’ı bir araç olarak kullanmayı planlamaktadır.
Halbuki Stalinist örgütün elebaşısı Öcalan’ın İslam ile ilgili görüşleri şöyledir: “...İslam dini ve milliyetçilik, Kürtlerin asimilasyonunda ve ezilmelerinde temel rol oynamıştır... İslamiyet bir Türk şovenizmidir!.. Kürtler İslamlaştıkça Kürtlüklerini unutuyorlar!.. İslam, Kürtlüğe ihanet ediyor!.. İslam inancı bir hastalık!.. Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız Tanrıdan, ideolojiden kopmalıdır”.
Bu görüşlerin sahibi olan Öcalan’ın çağrısıyla Diyarbakır’da Demokratik İslam Kongresi toplandı. Öcalan, İmralı’dan Erdoğan’ın izniyle yolladığı mesajda katılımcılara “Mümin kardeşlerim” diye seslendi. Böylece Öcalan, örgütündeki ateist “yoldaşlarının” yanına “mümin” kardeşlerini de eklemiş bulunmaktadır. Öcalan yeni stratejisiyle İslam dinini Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yeni bir enstrüman olarak kullanmaya çalışıyor.
AKP’nin söylemde ifade ettiği “biz İslam ve ümmetiz” biçimindeki politikasını, Öcalan sahipleniyor ve T.C.’nin birliği ve bütünlüğüne karşı kullanıyor. Öcalan, Erdoğan’ın izniyle kongreye gönderdiği bildiride “Çağdaş İslami ümmet, ‘millet birliğini’ anlamlı bulur. Ama bu asla ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak’ zırvalamaları anlamına gelmemektedir.”
Bu sözleriyle Öcalan, velinimeti olan Erdoğan’ın ‘tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak’ söylemlerini zırva olarak nitelemiş oluyor. Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilebilmek için, Öcalan’ın desteğine mutlak ihtiyacı var. Bu yüzden Öcalan’ın ve kendisine meydan okuyan bölücülerin sözlerine cevap verecek kadar kendini güçlü hissetmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları