Norm fazlalığı
Emel B., Sibel Ç, Aylin K, Vildan Ç. ve Evren H.
Son bir haftada hiç bir gerekçe gösterilmeden kapının önüne konulan 150 bankacıdan sadece bazıları.
İşten atılan bankacıların ortak özellikleri bankaların operasyon birimlerinde görev yapıyor olmaları. Operasyon bankalar için kritik bir brim. Bankacılığın arka plandaki tüm işleri yapan bir birim.
Bu bankacılar yıllarca çalıştıkları kuruma hizmet etmiş, tek bir uyarı almamış, tek bir yanlışları olmamış insanlar.
Hepsinde kuruma bağlılık çok yüksek. Çalışkan, geç saatlere kadar sesini bile çıkartmadan çalışan bankacılar.
Onlar geçen hafta Cuma günü tek tek İnsan Kaynakları yöneticisinin karşısına çıkartılıp bir kağıt imzalatıldı.
İki satırlık yazı. Neden çağrıldıklarını o kağıttan öğrendiler.
"Norm fazlalığı nedeniyle iş aktin fesh edilmiştir".
Kimisi ağladı, kimisi bayıldı. Kimisi ise isyan etti.
Bugüne kadar olmayan olmuştu. Bu insanlar büyük tepki gösterdiler.
Çünkü bu insanların tepki göstermekte haklı gerekçeleri vardı.
En önemli gerekçeleri ise başarısız değillerdi. Yıllarca özveri ile çalışmışlardı. Hatta bazılarına bir kaç hafta önce başarı plaketi bile verilmişti.
Peki bu çıkartılan insanların ortak yönleri neydi?
Neredeyse tamamının yönetmen ve eski personel olmasıydı.
Kimisi 15 yıllık, kimisi 18 yıllık. Hepsinin yaşı 40'a yakın veya üstüydü.
Çalıştıkları Körfez sermayeli bankanın kendilerini, yaşları ve yüksek olduğu iddia edilen maaşları nedeniyle işten çıkartıldıklarını düşünüyorlar.
Nitekim onlar insan kaynaklarına çağrıldıkları anda kalktıkları koltuklara daha alt kadro ve düşük maaşlı personel oturtturulmuştu.
Şimdi bu insanlar işsiz. 40 yaşında bir bankacı Türkiye'de bir daha iş bulabilir mi?
Elbette hayır! Çünkü sektör bunlara "yaşlı" diyor. Yaşlı ise emekli olması lazım. Ama gelin görün ki, devlet onlara "daha gençsin. Çalış!" diyor.
Bu 150 bankacının bir daha iş bulma şansı elbette yok. Bunu herkes biliyor.
Çirkin tavır
Ben bugün olaya başka açıdan yani insanı açıdan bakmak istiyorum. Yasal olarak çıkartırdı, çıkartmazdı veya suçtu tarzında tartışmalara girmek istemiyorum.
Bankalarda eskiden çalışanlarına karşı bir vefa duygusu vardı. Şubeden ayrılan personele bile yıllar sonra saygı ve hürmet gösterilirdi. İşten ayrılan veya zorunlu olarak çıkartılan çalışanlara bir veda töreni yapılırdı. Tören derken küçük bir pasta veya vedalaşma.
Ya şimdi?
Bu insanlar bir anda tehlikeli kişiler ilan ediliyor. Güvenlik görevlisi eşliğinde çalıştığı birimden uzaklaştırılıyor. Eşyalarını bile toplamayı güvenlik eşliğinde yaptırılıyor.
Bankacılık sektörü sadece itibar kaybetmedi. Çalışanına saygıyı da kaybetti.
İK Müdürü'nün paylaşımı
Sektör o kadar acımasız olmuş ki, yaşanan bir olay bunu en iyi şekilde ortaya koydu. Bir gün önce 150 kişiyi insanlıktan uzak şartlarda kapının önüne koyan bankanın İnsan Kaynakları'ndan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı sosyal medya hesabından dalga geçer gibi bir karikatür paylaştı.
"Yaşasın 1 Mayıs".
Bu karikatür sadece işten atılan bankacıları değil aynı zamanda o akibeti er geç yaşayacak bankacıları da yaraladı.
Her fırsatta "insan evladı" olmaktan bahseden Genel Müdür Yardımcı'sına bu yakışmadı. Elbette bu personellerin işten çıkartılmasına kendi karar vermedi ama en azından onları bu tür paylaşımlarla kırmayabilirdi.
Dahası bu insanlar için kırılan gururları için adam gibi bir veda hazırlayabilirdi.
Adam gibi...