Niye sadece Osmanlı torunu?

Bugün, epey zamandır beklettiğim iki önemli mektubu paylaşmak istiyorum. İki mektup da Musul, Halep ve Rakka'da olup bitenlerle doğrudan ilgili. Birincisi, "Osmanlı'nın torunuyuz" edebiyatına sık başvuranlara hitap ediyor:

"Niye Hunlu, Göktürklü, Avarlı, Uygurlu, Hazarlı torunu değilsiniz anladık. Çünkü bunlar da ceddiniz ama Müslüman değiller, size göre kâfirler! Ama bu devletlerin bir kısmı kurulduğunda daha İslam nazil olamamıştı, diğer bir kısmına da tebliğ ulaşmamıştı ki..

Peki niye Karahanlılar, Gazneliler, Babürlüler, Selçuklular, Timurlular, Safevililer, Memluklular, Anadolu Selçukluların torunu değilsiniz? Üstelik bunların tamamı Müslüman! Tamam, anladık, mezhep saplantınız var, Safeviler Şii (veya Alevi) diye görmezden geliyorsunuz. Ya diğerleri? Hepsi de Sünni.

Müslümanlığı ilk kabul eden Türk devleti Karahanlılardan Anadolu Selçuklularına kadar devam eden tarihi süreçte sizi rahatsız eden ne? Acaba, naklin (Kur'an ve hadis) yanısıra akılcılığı Müslümanlığa kazandıran ve din-devlet işlerinin ayrılığı esasında, 400 yıl süren o muhteşem Türk-İslam medeniyetinin temeli; 'itikatta Maturidi, uygulamada Hanefi, tasavvufta Yesevi' anlayışı mı sizi rahatsız ediyor?

***

İmam Maturidi, İmam-ı Azam Ebu Hanife ve Hoca Ahmet Yesevi'nin Türk olması, yani Kavm-i Necip Arap değil, Arapların 'mevali' yani 'köle' diye aşağıladığı ikinci sınıf Müslüman olması mı sizi rahatsız ediyor. 'Maturidi-Hanefi-Yesevi temeli'nde kurulan Osmanlı'ya yükseliş döneminden itibaren sızmaya başlayan ve devletin kurulduğu alt yapıyı yavaş yavaş dönüştüren; 'itikatta Eşari, uygulamada Hanbeli, tasavvufta Nakşi-Halidi' anlayışı, yani aklı devre dışı bırakan Selefi anlayışı mı hâkim kılmak asıl meramınız?

Cumhuriyet Türkiye'sinde, İslam dünyasının en kapsamlı Kur'an tefsirini Türkçe yaptırdığı, en kapsamlı hadis külliyatı olan Sahih-i Buhari'yi Türkçeye kazandırdığı, din-devlet işlerini tekrar ayırdığı, yani Maturidi-Hanefi-Yesevi anlayışını yeniden yükseltmeye çalıştığı için mi Atatürk'ü hazmedemiyorsunuz? Bırakın artık Osmanlı'ya rağmen Osmanlılık istismarını."

Murat Ünsaldı

---

Cenupta (güneyde)

Türkmen Oymakları

---

Bu mektup ise Türkiye'nin Suriye operasyonu dolayısıyla Halep Türkmenlerinden de bahsettiğim yazıya katkı için gönderilmiş:

"Sayın Arslan Bulut,

Halep Türkmenlerinden bahsettiğiniz için Sivas ili Elbeyli obası köyleri kökenli biri olarak yazma gereği duydum.

Sivas merkeze bağlı 42 köy Elbeyli köyleri olarak bilinir. Faruk Sümer hocanın Oğuzlar adlı kitabına göre Elbeyliler 1200'lü yıllarda 2.000 çadır olarak Anadolu'ya girmişlerdir.

Önemli kısmı Sivas merkez ve merkeze bağlı köyler ile Maraş, Gaziantep, Kilis ve Halep bölgesinde yaşarlar. Bir köy de Bursa İznik'te vardır.

***

Her yıl Elbeyli şenlikleri yapılır Sivas Elbeyli köylerinde. Bu şenliklere Gaziantep, Kilis, Maraş illerinin yanısıra 6-7 yıl öncesine kadar Halep'ten de katılımlar olurdu. Suriye'de düzen bozulana kadar son derece canlı ilişkilerimiz vardı. Halep'e de Sivas'tan gidilirdi..

Sözlü tarihimizde büyüklerimiz Halepaltı denilen bölgeden Sivas'a geldiğimizi söylerler.. Yazınızda bahsettiğiniz gibi Rakka bölgesine yeniden iskânları da söz konusudur. 1600'lerde Aneze ve Şammar adlı Arap aşiretlerinin taşkınlıklarına karşı demografik tedbirler bağlamında nüfus kaydırılır o bölgeye.

Ali Rıza Yalman, 1934'te basılan 'Cenupta Türkmen Oymakları' adlı eserinde bu konuyu anlatır destanlarıyla..."

***

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, şehadetinden bir önceki yıl, benim de köyüm olan Sivas ili Koyuncu köyündeki Elbeyli şenliğine yine helikopterle gelmiş ve selâmlama konuşması yapmıştı. Mekânı cennet olsun; annesi 'Fidan ana'mız Elbeyli köylerindendir. Bundan dolayı, merhum Yazıcıoğlu, Elbeylilere 'dayı tarafım' diye hitap ederdi.

1991 ANAP Mesut Yılmaz Kabinesi Adalet Bakanı Şakir Şeker, MHP Sivas milletvekili Mehmet Ceylan, Halen AKP Sivas Belediye Başkanı olan Sami Aydın, Beşiktaşlı İbrahim Toraman bu obadandır.

Mücahit Eğri

Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Yazarın Diğer Yazıları