Nereye gidiyoruz?
Geçen sene 2017 ilk çeyreğinde, yani ocak-Mart arası üç ayda, dış ticaret açığımız 12.6 milyar dolar idi. Bu sene aynı dönemde yüzde 56.3 oranında artarak 19.7 milyar dolara çıktı.
Biz Hükümet olarak, Basın olarak ve sivil toplum örgütleri olarak , üç maymunları oynuyoruz. İhracat artışını rekorlar olarak ilan ediyoruz. İhracattan her dönemde daha da fazla artan İthalat artışına, dış ticaret açığına ve cari açığa gözümüzü ve kulağımızı kapatıyoruz.
Dış ticaret açığını, yeni yatırımlar için makine ve teknoloji ithalatı için vermiş olsaydık, bu kadar sorun olmazdı. Oysa ki biz bu açığı aslında doğa, iklim, kaynağımız elverişli olduğu halde ekmediğimiz pamuk gibi ham maddeler, üretmediğimiz iplik gibi ara malı ithalatı ve tüketim malı ithalatı için veriyoruz.
Son on yıldır sürdürülemez olan, dış açıklar sorunu bu sene son kerteye dayandı. Erken seçimin bir nedeni de bu korkudur.
Dış açıklar tablosu tıkanma sınırına ulaştı.
Şubat'tan Şubat'a yıllık cari açık, 2017 yılında 34.1 milyar dolar iken, bu sene yüzde 56.3 oranında artarak 53.3 milyar dolara yükseldi.
Döviz varlıklarımız ile döviz borçlarımızı gösteren Yatırım Pozisyon açığımız, 2016 yılında 356 milyar dolar iken 2018 Şubat ayında 469 milyar dolara yükseldi.
Katma değer ve istihdam yaratan doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi azaldı. Gayrimenkul ve uluslararası sermayeli firmaların borçlanmaları hariç, doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi 2015 yılında 11.7 milyar dolar idi. 2016'da 6.9 ve 2017'de ise 5.6 milyar dolara geriledi. Yabancı sermayeli şirketlerin bir kısmı Türkiye'yi terk etti.
Dış borç stoku 2017 sonunda 453.2 milyar dolara yükseldi. Türkiye'nin Kredi Risk Swapı (Credit Default Swap-CDS) diğer ülkelere göre daha yüksektir. CDS, dış borç riskinin sigortasıdır. Kredi temerrüt sigortası gibidir. Dış borcun ödenmemesi durumuna karşı uluslararası bir sigorta yöntemidir. Geri ödeme riski yüksek olan ülkelerin CDS'si de yüksek olur.
Dış borçlarda moratoryuma giden Yunanistan dışında, CDS'i en yüksek olan ülke Türkiye'dir. Dün riskli ülkelerden Brezilya 169, Rusya 132 iken Türkiye'nin CDS' i 195 idi.
Bu sorunun çözümü yok mu?
Çözüm için önce niyet gereklidir. Tek bir örnek vermek istiyorum.
Türkiye, ihracatının yarısını AB ülkelerine yapıyor. Üstelik teknolojiyi de Avrupa'dan alıyor. Buna karşılık Avrupa'ya olan dış ticaret açığımız, toplam dış ticaret açığının yüzde 6.6'sıdır.
***
Ocak-Mart Dış Ticaret(Milyar Dolar)
İhracat İthalat Açık Yüzde Pay
Toplam 41,2 61,9 19,7 100,0
AB 21,3 22,6 1,3 6,6
Çin 0,7 6,0 5,3 26,9
***
Dış ticaret açığının yüzde 27'sini ise Çin'e karşı veriyoruz. Söz gelimi 2018 ilk çeyrekte, Çine 0.7 milyar dolar ihracat yaptık, buna karşılık 6 milyar dolar ithalat yaptık. Üç ayda 5.3 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Çin'e karşı yılda ortalama 20 milyar dolar dış açık veriyoruz.
Çin'den teknoloji ithal etmiyoruz. Elektrikli cihazlar, oyuncaklar, deri-kösele çanta, plastik maddeler, cep telefonu ve bilgisayar ithal ediyoruz.
Çin'den yaptığımız incik-boncuğa kota getirirsek, içerde üretim aksamaz, dış açık 10-15 milyar dolar azalır.