Namuslu ile namussuz!
Deli Halid Paşa ile ilgili yazım büyük ilgi uyandırdı. Özellikle Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Marmara'nın ama genelde bütün Türkiye'nin Halid Paşa gibi büyük iradeleri, büyük şahsiyetleri, yeni nesillere tanıtması gerekiyor. Atatürk, "Türk evladı, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır" demişti ya, İbrahim Özkan da Deli Halid Paşa araştırmasını bu amaçla yapmış.
Kitapta "Bilenler Deli Halid Paşa'yı anlatıyor" başlıklı bölümde Susuz/Kars doğumlu Halis Ürün'ün sözlerine yer verilmiş:
"İki dedem de Halid Bey'in gönüllü askerlerindenmiş. Düşmana saldırırken ezberden Fetih suresini okurmuş. Her muharebede en önde gidermiş ama düşman kurşunu ona işlemezmiş. İki tabancası varmış. Birine 'namuslu' diğerine 'namussuz' dermiş. Namuslu ile düşmana, namussuz ile hainlere, bozgunculuk çıkaranlara, düşmandan kaçanlara sıkarmış. Bizim oraları hep o kurtarmış. Ne etsek borcumuzu ödeyemeyiz ama şimdiki gençler bunları bilmiyor maalesef.."
Deli Halid Paşa'nın unutturulması da hainlerin işi olsa gerek. Biri çıkar da savaştan kaçanlara ve hainlere Deli Halid Paşa gibi hesap sorar, cezalandırır diye herhalde..
*
"Düşmana hizmet" politikaları!
Hasan Çakıroğlu, "Ulusal Kanal'da, Anında Gazete'yi seyrederken" yazmış...
"Arslan Bey, tespitiniz çok önemli 'Büyük Ortadoğu Projesi' hiç de ölü doğmamıştır; ABD büyük güç olarak finansal ve lojistik desteğiyle bu projeyi sürdürmektedir.
ABD gibi büyük bir gücün 'Ah ben burada bir hata yaptım; hatanın neresinden dönersem kârdır!' diye düşünmeyeceği çok açık. ABD, farelerle deney yapan sonsuz kaynağa sahip bir bilim adamı gibi, her yolu deniyor, bakıyor olmadı, başka yolları açmaya çalışıyor, ta ki sonuca ulaşana kadar. Sonuca ulaşmak da önemli olmayabilir, yeter ki kaos çıksın ve bu kaos devam etsin ki bölgede bulunan ülkeler bellerini doğrultamasınlar, aralarında gelecek yıllara yönelik husumetler oluşsun ve tabii ki dışa daha çok bağımlı hale gelsinler.
Açık konuşayım, dünyayı yöneten liderler, sonsuz bir barışın olmayacağını biliyor. Ekonomik olarak da savaşlara ihtiyaçları var, savaşlardan besleniyorlar. Akıllı ülkeler ya da akıllı liderler savaşların kendi coğrafyaları dışında oluşmasını sağlıyor. Atatürk ve 2. Dünya Savaşı sırasında da İnönü bunu yaptı. Ancak bunu beceremeyen, çapsız, jeopolitikten anlamaz bir partinin iktidarı. Türk milletini canlı bombalarla tanıştırdı. Tabii ki suçu sadece AKP'ye atmak doğru olmayabilir ancak AKP katalizör gibi Türkiye'yi dibe vurdurdu.
Burada bölge ülkelerinin yapması gereken kendi aralarında bir bölgesel örgütlenme yapısı kurmaları ve de en önemlisi bölge halklarının düşmanın adını doğru bir şekilde koymaları. Ancak bu sayede emperyallerin çıkarttıkları savaşlar karşısında kendilerine koruma sağlayabilirler. Rusya ve Türkiye stratejik iş birliği bu açıdan çok önemli; böyle bir iş birliğinden sadece domates üreticileri ya da otelcilerin çıkarlarını anlamamalıyız. Bir de Türkiye'nin NATO'dan yavaş yavaş çıkması gerekir, hemen çıkması yanlış olabilir."
***
Şimdiye kadar uygulanan politikalardan 3 milyon vatandaşımız daha olacağı anlaşılıyor. Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Gaziantep ve Adana'nın nüfus yapısını değiştirdiler. Yarın bir gün Suriye, Hatay'da çıkarılacak bir isyan sonrası plebisit isteyebilir ve oylamadan Suriye tercihi çıkması için dünya ayağa kalkabilir!
Dolayısıyla yanlış politikaların üzerine, Türkiye'nin nüfus yapısını değiştirmek için hukuki adımlar da atılacağı anlaşılıyor. Bu adımlar doğrudan "Türkiye düşmanlarına hizmet etmek" anlamına gelmiyor mu?